Paylaş
Okulların açılmasına bir ay kaldı ve şimdi yarattıkları kaos karşısında yapabildikleri tek şey susup oturmaktan ibaret.
Bu yıl beş yaşındaki çocuklar, yedi yaşındaki çocuklarla aynı sınıflarda okuyacaklar.
Çocuğu olan herkesin bildiği bir şey şu ki o yaşlarda iki yıllık fark, çok önemli. Her şeyi bir yana bırakın, o yaşlardaki çocukların aynı anda teneffüse çıkıp koşarak merdivenlerden inmeye kalkışmaları bile ciddi bir tehlike.
Geçenlerde Milliyet’te bir haber yayımlandı. Okulların tuvaletlerinin, 5 yaşındaki çocuklara göre de düzenlenmesi gerekiyor ve bu sadece bazı okullarda yapılabilmiş, çünkü ödenek yok.
Bu değişikliklerin yapıldığı okullarda da lavabolar çivilerle gelişigüzel duvarlara tutturulmuş. Böyle gelişigüzel yapılmış bir lavabonun minicik bir çocuğu öldürmesinin üzerinden daha bir yıl geçmedi. Gazete de mi okumuyorsunuz, yaptığınız işin ne sonuçlar doğurabileceğini düşünmüyorsanız bile?
İstanbul’da 80’e yakın okul, imam hatip ortaokuluna dönüştürüldü. O okullarda okuyan ve imam hatibe gitmek istemeyen çocukların nereye gidecekleri meçhul. Bazı okullar velilere haber vermiş, “Burası imam hatip oldu, istemiyorsanız çocuğunu buradan alın” diyerekten.
İyi de o çocuk nereye gidecek?
Beşinci sınıflar artık ortaokulun birinci sınıfı olduğu için sınıf öğretmeninin yerine derslere branş öğretmenleri girecek. 29 bin sınıf öğretmeni bu nedenle bulundukları okulda fazlalık haline geldi. Kaynaklarımız bu kadar bol mu?
İmam hatiplerin ve devlet okullarının dışında ortaokul açılamayacak. Yabancı okulların vakıflar aracılığıyla açtıkları ilköğretim okullarında bu yıl beşinci sınıfı okuyacak olan çocuklar ortada kalıyor. Yabancı dil öğrenmek için harcadıkları ilk dört yıllarında öğrendiklerini de gidecekleri devlet ortaokullarında unutacaklar.
Günah değil mi?
İstediğiniz kadar oruç tutun, nafile namazlar kılın. Bu günahın, çocukların geleceklerini karartmanın hesabını verebileceğinizi mi zannediyorsunuz?
Bahar, kışa dönerken
ARAP Baharı’nın başladığı Tunus’ta hava yine kışa dönüyor.
23 yıllık diktatörlükten sonra yapılan ilk serbest seçimde iktidara gelen Ennahda Partisi, yeni hazırlanan anayasaya “Kadınlar, erkeklerin tamamlayıcısıdır” ifadesini koymak istiyor.
Tunus’ta 1956 yılından bu yana çokeşlilik yasak, resmi nikâh mecburi ve bu sayede Tunus, kadınların önemli haklara sahip olduğu tek Arap ülkesiydi.
İktidardaki “ılımlı İslamcılar” şimdi bunu tersine çevirmek için anayasaya hükümler koymaya çalışıyorlar.
İslamcıların iktidara geldiği Arap Baharı ülkelerinin hepsinde benzeri gelişmelerin olacağını göreceğiz.
Bugün Tunus’ta, yarın Mısır’da, bir düzen kurulabilirse yakında Suriye’de.
Çünkü dini siyasetinin temel ekseni haline getiren her partinin, iktidara geldiğinde yapacağı bundan ibarettir.
Bizim ülkemizde henüz bu kadarına cesaret edemiyorlar tabii ama “dişlerini, yumruklarını sıkıp beklemeye alışkın olduklarını” liderleri söylemişti, hatırlayacaksınız.
Şimdilik eğitimi dinselleştirmekle yetiniyorlar, bunun meyveleri alınmaya başladığında neler yapmak isteyeceklerini göreceğiz.
Paylaş