Paylaş
Olayın üzerindeki perde hâlâ kaldırılabilmiş değil.
Söz konusu bombardıman emrinin “emirden kaynaklanan önlenemez bir hata sonucunda” verildiğini biliyoruz ama o hataya yol açan şeyin ne olduğu ısrarla gizleniyor.
Daha doğrusu gizlenmeye çalışılıyor demek lazım aslında.
Çünkü aslında hatanın, bir yanlış istihbarattan kaynaklandığını artık biliyoruz.
Söz konusu kaçakçı grubun içine PKK’nın üst düzey şeflerinden birinin de karıştığına ilişkin istihbarat Genelkurmay’a ulaşmamış olsaydı, o bombalama emri verilmezdi.
Hükümet, bugüne kadar bu konunun üzerini örtmek için çok gayret sarf etti.
TBMM komisyonunun gerçeğe ulaşmasını engelledi.
Bunu neden yaptıklarını biliyoruz.
Şu anda Türkiye Cumhuriyeti’nin “en ziyade müsamahaya mazhar” bürokratını korumak için!
Bu hatanın MİT’in verdiği yanlış istihbarattan kaynaklandığını itiraf etmek istemiyorlar, çünkü Hakan Fidan’a toz kondurmak istemiyorlar(dı).
Başbakan bu konudaki açıklamayı bizzat yapmış ve “istihbaratın MİT’ten gelmediğini” söylemişti.
Ancak geçen gün Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ağzından bir şey kaçırdı.
MİT kanunu ile ilgili bilgi verirken “Yurtiçinde ağırlıkla sınır ve sahil bölgelerinde TSK’nın bütün operasyonlarının istihbaratını MİT verir” dedi.
Uludere, tam da bu tanıma uyuyor: “Yurtiçinde, sınır bölgesinde”!
Böylece Uludere’deki vatandaşlarımızın, kimin hatası sonucunda kurban edildikleri ile ilgili en net resmi açıklamayı da almış bulunuyoruz.
CHP Ankara Milletvekili Levent Gök, Atalay’ın bu açıklamasının Uludere olayında devletin bütün kademelerinin elbirliğiyle örtmeye çalıştıkları bir suçu aydınlattığını söylüyor.
Müsrif Merkel’e benden bir hayat dersi
FEDERAL Almanya Başbakanı Angela Merkel, paskalya tatili için her zaman olduğu gibi yine İtalya’ya, Napoli’ye gitmiş.
Pompei kalıntılarını gezerken çekilmiş bir fotoğrafı gazetelerde yayımlandı.
Üzerinde kanvas bir pantolon, bir ceket ve beyaz tişört var.
Pompei müzesinin müdürü, gezisi sırasında kendisine eşlik etmek istemiş.
Merkel bu öneriyi “Resmi gezide değil, tatildeyim, sıradan bir turistim” diyerek geri çevirmiş.
Eşi, bir arkeolog arkadaşı ve iki korumasının 55 Euro tutan giriş biletlerini de kendisi satın almış ve ödemiş.
Zaten tatilini geçirdiği otelin oda ücretini de kendisi ödüyormuş. Tam pansiyon mu, oda-kahvaltı mı, onu öğrenemedim ama.
Bize ne kadar uzak bir durum!
Bir kere koskoca Başbakan iki koruma ile mi gezer?
Bunun ambulansı, önde iki araba, arkada üç araba koruması nerede?
Olur da sağdan soldan protesto gelirse, onları döverek karakola çekecek bir ekip daha gerek.
Ayrıca Başbakan dediğin, elini cebine atar mı? Elini parayla kirletir mi?
Merkel, meteliğe kurşun atarken, bizimkilerin evlerinden milyon Euro’lar taşmasının nedeni bu işte.
Bizimkiler tutumlu, Merkel müsrif!
55 Euro oraya, 750 Euro buraya dağıtırsan, elde para kalır mı?
Ondan sonra elde para kalmayınca gidip ucuz kanvas pantolonlar giyiyor tabii.
Almancada “kendi zenginini yaratmak” diye bir kavram da olmadığı için kendisine ne Hermes çanta hediye ediliyor, ne Chanel cüzdan. Bir Bottega bile alamıyor.
Bu işte Almanya da suçlu tabii! O kadar Alman’dan bir Rixos çıkmamış!
Oysa bak bizimkilere: Tutumlu davranıyorlar!
“Sıfırlamak için” bütün yakın akrabaların evi seyyar kasa gibi kullanılıyor ama elde “babacığımın” 30 milyon Euro’su kalakalıyor!
Sıfırlamak için mecburen gidip ev alıyorlar!
Ne oluyor, hop o evler de değer kazanıyor, al sana yeni para kaynağı!
Birisinin Merkel’e “Damlaya damlaya göl olur” atasözümüzü öğretmesi lazım.
Baskıyı durdurun! Aklıma başka atasözü geldi!
“Bal tutan parmağını yalar”ı öğrense acaba daha mı iyi olurdu?
Özür borcumu yerine getiriyorum
BUGÜN bir özür borcumu yerine getirmek istiyorum.
Hatırlayacaksınız, 17 Aralık Rüşvet ve Yolsuzluk Operasyonu sırasında Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın evinden ayakkabı kutularına doldurulmuş dolarlar, Euro’lar çıkmıştı.
O vakit bu paranın tutarı 4.5 milyon dolar olarak açıklanmıştı.
Ancak en son öğrendiğimiz bilgi Süleyman Aslan’ın evinden çıkan paranın 2.5 milyon dolar artı 2.5 milyon Euro olduğu.
Eldeki Euro’yu dolara dönecek olursak bu rakam aşağı yukarı 3 milyon 450 bin dolar ediyor.
Bu durumda ayakkabı kutularından çıkan paranın toplamı da 4.5 milyon dolar değil, 5 milyon 950 bin dolar ediyor.
Süleyman Aslan gibi mümtaz bir bankacının, ki yeni görevinde başarılar dilemeyi de ihmal etmiştim, onu da bu vesileyle yerine getireyim, 4.5 milyon dolar ile yetinmeyeceğini tahmin etmeliydim.
Süleyman Bey’in evinden çıkan parayı eksik olarak yazdığım için siz değerli okuyucularımdan da, Süleyman Bey’den de, evdeki paraları harcayıp çarçur etmeyen, bütün ev hanımlarına örnek olacak bu davranışıyla tutumlu olmanın önemini bizlere bir kez daha hatırlatan değerli hanımefendiden de özür dilerim.
Paylaş