Paylaş
Ahmet Topal’ın bu haberini Sabah’ta okudum, giriş spotunu da oradan aynen aktardım.
Olay şöyle gelişmiş: Bazı milletvekilleri, özellikle büyükşehir belediyelerinin gereksiz harcamalar yaptığını söylemişler.
Gereksiz yere lüks makam araçları satın alındığını, personel ihtiyacı olmamasına rağmen işe yeni insanlar alınarak personel giderlerinde önemli artışlara yol açıldığını, kaynakların projeler yerine belediyelerin günlük harcamalarında kullanıldığını şikâyet etmişler.
Şişirilmiş faturaları denetleyecek bir sistem de yokmuş!
Milletvekilleri, belediye başkanlarının, harcamalarının hesabını parti genel merkezine vermeleri gerektiği kanısındaymış.
Başbakan Ahmet Davutoğlu da milletvekillerinin bu düşüncelerini ve önerilerini çok yerinde bulmuş ve hemen çalışmalara başlanması talimatını vermiş.
Amaç şeffaf belediye kurmak olarak açıklanıyor. Bunun için bir etik kurulu kurulacak, bu kurulda tecrübeli isimlere yer verilecekmiş.
Hatta Davutoğlu, “Binali Yıldırım gibi tecrübeli isimlerin” bu etik kurulda yer almasını da istemiş.
Haberi okuyunca “Başbakan Davutoğlu yine ateşle oynuyor” diye düşündüm.
Daha geçenlerde açıkladığı “kamuda şeffaflık paketi”ne Cumhurbaşkanı’nın gösterdiği tepkiyi anlamamış mıydı, yoksa hiç okumamış mıydı diye merak ettim.
Hatırlarsınız Cumhurbaşkanı Erdoğan, sarayında AKP’li grup başkanvekilleri ve yönetim kurulu üyelerine bir yemek vermiş ve “Şeffaflık konusunda açıklanan pakette yer alan düzenlemelerin bir kısmını, 2010 yılında yayınladığımız Başbakanlık genelgesiyle zaten hayata geçirdik. Diğer konular gündeme getirilirken çok dikkatli olunmalı. Böyle bir düzenlemenin zamanlaması ve içeriği çok önemli. Seçim öncesinde doğru gelmiyor” demişti.
Hatta “Böyle giderse görev alacak il ve ilçe başkanı bulamazsınız” dediği de ileri sürülmüştü.
Hürriyet’te yayınlanan bu haberin üzerinden iki haftadan fazla zaman geçti ve yalanlanmadı.
Ve şimdi Başbakan, Cumhurbaşkanı sanki bunları hiç söylememiş gibi bu kez de belediye başkanlarının canını çok sıkacak bir etik kurul kurma peşinde!
Bunun da Saray’dan yakın zamanda geri döneceğini tahmin etmek zor değil.
Başbakan, yine Cumhurbaşkanı’nın sinirine dokunacak bir işe kalkışıyor, haberi olsun!
Şehrin parka ihtiyacı var
İSTANBUL’da Emirgan Korusu’na komşu 158 dönümlük arazi, Emlak Konut tarafından 3 Mart’ta ihaleye çıkarılacak.
Emlak Konut, araziye Boğaziçi öngörünüm kurallarına uygun şekilde yaklaşık 108 dönümlük bir inşaat yapılmasını planlıyor.
Bunlar otel olacak ve açıklık alan da alışveriş sokağı olarak değerlendirilecekmiş.
İstanbul’un elbette daha çok sayıda otele ve turistik yatağa ihtiyacı var, buna kuşku yok.
Ama İstanbul’un bir ihtiyacı da yeşil alan.
Şehir, gökdelenler ve alışveriş merkezleriyle bir beton yığınına dönüştürüldü, nefes alacak yer kalmadı.
Emirgan Korusu, şu anda park olarak kullanılıyor ve bir hafta sonu o parka gidecek olursanız iğne atılsa yere düşmeyecek kadar da kalabalık.
Onun için akıllı bir şehircilik politikası, koruya komşu bu araziyi parka katarak değerlendirmek olmalıydı.
İstanbul Belediyesi, bu araziyi Emlak Konut’tan satın alarak Koru’ya katabilir ve İstanbul halkının tümünün hizmetine sokabilir.
Her boş araziye otel ya da alışveriş merkezi yapmak zorunda mısınız?
Biraz da bu kentin insanlarını, çocuklarını düşünmek, size bu kadar zor mu geliyor?
Bu “kupon arazide yapılacak inşaatlara” gözünü dikmiş, “havuz” müteahhitlerine kâr elde edibelecekleri başka bir yer bulamaz mısınız?
Bu ne yaman çelişki anne!
TÜRKİYE, günlerdir başkanlık sistemi tartışmalarıyla meşgul.
Haber televizyonlarını açın, şu sıra en gözde konu bu.
Gazeteleri açın, yorumcuların yazılarında da konu bu.
Çünkü Cumhurbaşkanı, bulduğu her fırsatta bu sistemi övüyor, yeni Meclis’in bu konuda bir Anayasa değişikliği yapmasının doğru olacağını savunuyor.
Topladığı AKP milletvekillerine bu konuda telkinlerde bulunuyor, Anayasa’yı değiştirecek bir çoğunlukla seçimin kazanılması gerektiğinden söz ediyor.
Politikacılar, muhalefet liderleri de aynı konu üzerine görüşlerini açıklıyorlar.
Deyim yerindeyse ağzı olan herkes konuşuyor, bir kişi hariç!
O kişi de iktidar partisinin genel başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’ndan başkası değil.
Bu konuda henüz bir şey söylediğini duymadık.
Sadece Cumhurbaşkanı’nın “Ahmet Bey de aynı fikirde” dediğini biliyoruz ama bunu kendi ağzından duymak kısmet olmadı.
Davutoğlu sanki bir başka dünyada yaşıyor gibi, Türkiye’de çok tartışılan bu konuya girmiyor.
Cumhurbaşkanı böyle söylediğine göre onun da başkanlık sisteminden yana olduğunu kabul etmemizde bir sakınca yok.
Sanıyorum esas sakınca, bunu seçmenin karşısına çıkıp “yeniden iktidara gelmek için oy isteyecek olan” Başbakan’ın seslendirmesinde!
Şöyle mi diyecek: “Bana oy verin, Başbakan yapın, ben de Anayasa’yı değiştirip, bu görevden kurtulayım!”
Tuhaf bir durum ortaya çıkıyor tabii.
Başbakan olmak için oy isteyecek ama oyu alınca da başbakanlık yapmaktan vazgeçerek, devleti götürüp Erdoğan’a teslim edecek!
Gel de Ahmet Kaya’yı anma: Bu ne yaman çelişki anne!
Paylaş