Paylaş
Çünkü yapmak istedikleri değişiklik, büyük ölçüde bir değişikliğe uğramadan halkoyuna sunulacak. Ve referandumun sonucunda istediği sonuca ulaşması da mümkün görülüyor.
Bu gerçekleştiğinde de Türkiye’de yargının, hükümetlerin denetimine gireceğini göreceğiz.
Böylece Türkiye 12 Eylül tarihinde sonuçlanacak bir tür “seçim kampanyasına” tanık olacak.
Kişisel görüşüm, referandumun Anayasa değişikliğini oylamaktan daha çok hükümet için bir güven oylaması şeklinde geçeceğidir.
Muhalefet referandum kampanyasını hükümet için güven oylamasına dönüştürmeyi başarabilirse sonuç alabilecektir diye düşünüyorum.
En iyimser anketler bile hükümetin bugünkü halk desteğinin yüzde 37’ler civarında olduğunu gösteriyor.
Böyle bir oy gücüyle referandumdan galip çıkabilmek, ancak muhalefetin referandum kampanyasında uygulayacağı stratejide hatalar yapması ile mümkün olabilir.
Tartışma, Anayasa değişikliklerinin olası sonuçlarından çok yaşanılan günlük somut gerçekler üzerine çekilebilirse hükümetin kazanabilme olanağı görülmüyor.
Elbette BDP’nin daha önce aldığı “boykot” kararının da olası sonuçlarını hesaba katmak gerek.
Boykot, esasen referandumdan hükümetin galip çıkmasına olanak verecek bir sonuç yaratabilir. Katılım ne kadar düşerse, hükümetin geçerli oyların yarısından bir fazla oy alabilmesi mümkün olacaktır.
Öte yandan bugün yaşadığımız terör ortamında, BDP’nin bu tavrının referandumun güvenliği üzerinde yaratacağı sonuçları da hesaba katmak gerekir.
Sağlıklı bir referandumun, özellikle Güneydoğu illerinde yapılabilmesi, hükümetin terörü durdurabilmesi ile mümkün olacak.
Yanıtını bildiği soruyu sormuş
YÖK, Giresun Üniversitesi rektörlüğü için adaylarını Çankaya Köşkü’ne bildirirken, en çok oy alan iki profesörün ismini listeye koymadı. Cumhurbaşkanlığı’na gönderilen üç kişilik listede yer alanlardan birisi üniversitede yapılan oylamada sadece iki oy alan bir profesör!
Gazetelerde bu haberin yayımlanmasının ardından Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, YÖK’ten bilgi istemiş.
YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, durumu “Biz burada oylama yapıyoruz, bilerek değiştirmiyoruz, herkes hür iradesiyle oy veriyor” diye açıklıyor.
Cumhurbaşkanı’nın “bilgi istemesine” şaşırdığımı söylemeliyim.
Bu ilk kez olmuyor ve daha önce YÖK’ün yaptığı benzer uygulamalarda bilgi isteme ihtiyacını hiç hissetmeden, daha az oy alan adayları rektör olarak atamakta bir sakınca görmemişti.
AKP iktidarının, “12 Eylül Anayasası” konusundaki samimiyetini gösteren bir örnek YÖK’ün bu durumu.
Hesapta 12 Eylül Anayasası’na karşılar ama o Anayasa’nın yarattığı kurumlardan “ele geçirebildiklerine” itirazları yok.
Tam tersine o olanakları kadrolaşmak için sonuna kadar kullandıkları da bir gerçek. Cumhurbaşkanı, bunun için YÖK’ten bilgi istemek yerine, atamalarını yaparken üniversitelerin tercihlerine uysa, YÖK sorunu değilse bile rektör atamalarındaki sorun kısmen çözülebilir.
Ve elbette esas bilgiyi de yürütmenin başı olarak hükümetten istemeli. “Anayasa’da YÖK ile ilgili değişiklik neden yapılmıyor” diye!
Dünyanın bütün denizleri Haliç’e akacak
VOLVO Gençler Yelken ISAF Dünya Şampiyonası’nın kırkıncısı bu yıl İstanbul’da düzenleniyor. Bu yıl şampiyonaya 63 ülkeden 253 tekne ve 19 yaşın altında 348 sporcu katılıyor. Son yılların en geniş katılımlı yarışmasını izleyeceğiz.
Gazetelerimizin spor sayfaları ve televizyonlarımızın spor programları, futbol dışındaki sporlara pek yüz vermedikleri için yarışmaya Türkiye adına katılacak sporcuları da kimse tanımıyor. Ben bu eksikliği gidermek için hiç olmazsa Türkiye’yi temsil edecek sporcuların isimlerini bilmenizi istedim: Ülkemizi 420 sınıfında Cem Aydın, Volkan Turan, Deniz Gökmeral ile İpeknaz Özden, Laser Radial’de Levent Ahıskalı ve Ecem Güzel, RS:X sınıfında Korhan Ezer ve Simla Çilingiroğlu, SL16’da İlber Gündüz ile Teoman Ünlü temsil edecek. Genç sporcularımıza başarılar diliyorum. Bu yarışmaları kazanmak elbette önemlidir ama katılıp, centilmence yarışmak da en az onun kadar önemlidir, unutmayalım. Şampiyonanın açılış töreni bu akşam, Haliç Kongre ve Kültür Merkezi’nde yapılacak. Açılışta Suların Karışımı Töreni de düzenlenecek. Katılımcıların ülkelerinden getirdikleri suları birleştirip bulundukları ülkenin denizine döktükleri bu tören, sporun birleştirici gücünü simgeliyor.
Türkiye’de düzenlenmiş en kapsamlı yelken organizasyonu olacak tarihe geçecek şampiyonaya, yurtdışından gelecek kafileler 1700 kişiye ulaşıyor. 25 yabancı medya kuruluşu da yarışmayı İstanbul’dan aktarmak için burada olacak. Türkiye’nin ve özellikle İstanbul’un turistik tanıtımı için çok güzel bir fırsat.
Yarışmayı CNN Türk’ten izleyebilirsiniz, Yacht Türkiye dergisi de yarışmanın sponsorlarından biri olarak gelecek sayısında geniş yer ayıracak.
Bu yarışma vesilesiyle Türkiye’nin üç tarafı denizlerle çevrili bir ülke olduğunu belki hatırlarız diye ümit ediyorum!
Paylaş