Paylaş
Savcılık Dündar ve Gül için bir kez ağırlaştırılmış müebbet, bir kez müebbet ve 30 yıla kadar da hapis cezası istedi.
Dosya, 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmiş ki Dündar ve Gül, Selam Tevhid davası diye de bilinen ve Fethullah Gülen cemaatinden isimlerin yargılandığı dava ile birleştirilebilsin.
İlginç olan şey, savcılığın Dündar’ın bazı yazılarını da delil olarak dosyaya koymuş olması.
Gazetede yazarak, izini belli eden bir casus!
Bu kadarı Austin Powers senaristlerinin bile aklına gelmezdi doğrusu.
Bir de yeni suç icat edilmiş: “17-25 Aralık soruşturmalarını meşrulaştırmak!”
Bu bana Ergenekon davaları zamanında bugün kaçak olarak yurtdışında bulunan savcıların icat ettiği “davayı itibarsızlaştırma suçunu” hatırlattı.
Savcılık bütün bu suçları nasıl ispat edecek merak ediyorum.
Ama diyeceksiniz ki “İspata ne gerek var, eski ortaklarından öğrendiklerini yaparlar, savunmayı filan dikkate almadan mahkûmiyet kararlarını verirler”.
Size haksızsınız diyemeyeceğim.
Bunu yapabilirler gerçekten. Ergenekon, Balyoz ve casusluk davalarında örneklerini şimdi kaçak olan Fethullahçı hâkim ve savcılar gayet güzel vermişlerdi.
Savcılık, Dündar ve Gül’ün “devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal ve askeri casusluk amacıyla temin ettiklerini, açıkladıklarını” iddia ediyor.
İyi de MİT TIR’larında silah taşındığını bilmeyen kalmış mıydı?
Zaten aleni olan bir bilgiydi, çok önceden gazetelerde yayınlanmıştı.
Dündar ve Gül, “cebir ve şiddet kullanarak darbe yapmaya kalkışmakla” da suçlanıyor.
İki gazeteci böyle bir şey yapmak için nasıl bir ordu kurmuşlar, silahları filan nasıl temin etmişler?
Savcı belki dosyaya silah depolarının fotoğraflarını da koyar!
Dündar ve Gül ayrıca “Fethullah Gülen örgütüne üye olmaksızın bilerek ve isteyerek yardım etmek” ile de suçlanıyor.
Gülen örgütüne bilerek ve isteyerek yardım eden, ne istedilerse veren, bütün devlet kurumlarının içinde yapılanıp örgütlenmelerine göz yuman neden bu davanın sanığı olmamış, işte bunu da hiç ama hiç anlayamadım!
Bak sen şu Putin’in yaptıklarına
ABD Hazine Bakanlığı’nın terörizm ve finansal istihbarattan sorumlu Müsteşar Vekili Adam Szubin, BBC’de katıldığı bir programda Rusya Federasyonu
Devlet Başkanı Putin’in yolsuzluklara karıştığını ve gizli malvarlıkları olduğunu söyledi.
Szubin’in açıklamalarına göre Putin’in yolsuzluk yaptığının göstergeleri şunlar:
-Devlet kaynaklarını kullanarak dostlarını ve yakın çevresini zenginleştirmek.
-Devlet ihalelerini kendisine hizmet edeceğini düşündüğü kişilere yönlendirmek.
-Böyle olmayan kişilere devlet ihalesi vermemek.
-Dost olarak görmediklerini ötekileştirerek ülke zenginliklerinden yararlanmalarını önlemek.
Demek ki her şey tek bir adamın dudakları arasında olup bitiyorsa, onu dengeleyecek mekanizmalar yoksa, kamu kesiminde olup bitenler şeffaf olarak herkesin gözünün önünde gerçekleşmiyorsa böyle oluyormuş! Çok ilginç, gerçekten çok ilginç.
Bonkör Suudiler!
İBRETLİK bir rüşvet-yolsuzluk hikâyesi de Malezya’dan.
Gazetede okudum, Malezya Başbakanı, banka hesabında görünen 681 milyon dolar nedeniyle soruşturmaya uğramış.
Malezya Başsavcısı da olayı incelemiş ve bunun rüşvet parası olmadığını anlamış, Başbakan’ı aklamış.
Meğerse banka hesabında görünen 681 milyon dolar, Suudi Arabistan Kraliyet ailesinin Başbakan’a verdiği bir “hediye” imiş!
Başbakan Necip Rezak, kendisine hediye edilen bu paranın 620 milyon dolarını daha sonra Suudilere iade etmiş. Yoksa bu bir hediye değil de “borç” muydu?
Geri kalan 61 milyon doların ne olduğunu kimse bilmiyor tabii, savcı bunu açıklamaya gerek görmemiş çünkü.
Hep diyorum ya bu Suudiler gönlü çok zengin insanlar ama sadece bazı kişilere!
Mesela ülkelerine bir tane bile Suriyeli mülteci almıyorlar ama bol keseden hediye dağıtmakta üstlerine yok.
Biliyorsunuz bu köşede yıllardır sorup duruyorum Suudi Kralı’nın devlet büyüklerimize verdiği hediyelerin akıbetini ama hiçbir yanıt alamadım bugüne kadar.
Not: Bir yolculuk nedeniyle bir süre yazamayacağım. Önümüzdeki çarşamba günü yeniden buluşmak üzere izninizi rica ediyorum.
Paylaş