Paylaş
Hatırlayacaksınız, Kemal Kılıçdaroğlu, CNN Türk’te Ahmet Hakan’ın programında cezaevlerindeki tutuklu ve mahkûmları ziyaret ettiklerini söyleyince kıyamet kopmuştu.
Cumhurbaşkanı, bu ziyaretlerde AKP’li milletvekillerinin de bulunduğunu öğrendikten sonra şu açıklamayı yaptı:
“Televizyondaki açıklamaları ben de dinledim. ‘Biz PKK’lı mahkûmları da ziyaret ederiz, DHKP-C’li mahkûmları da ziyaret ederiz’den kastedilenin, cezaevleri ile ilgili insan hakları komisyonu üyelerinin ziyareti olduğu iyi belirtilse, ifade yumuşatılmış olurdu. Ama parti olarak ziyaret ederiz ifadesini kullandığınız zaman olay tamamen provoke edildi. İfade provoke edildi. Mesela yardımcısı onu çeviriyor. Yani bu, o gece o yayını yapan TV’de de dinlendi. Daha sonra diğer TV’ler de aynen alıntı yapmak suretiyle bunu yayınlamış oldular. Burada, ana muhalefette istikametini kaybeden bir siyaset anlayışı olduğunu görüyoruz. Bu, tabii ki iyi bir gelişme değil. Temenni ederim ki toparlanırlar.”
Cumhurbaşkanı’nın sözlerinden anlıyoruz ki CHP Lideri’nin konuşması siyasi amaçlarla kullanılmış, çarpıtılmış.
Acaba bunu yapan kimdi? Kim Kılıçdaroğlu’nun açıklamasını siyasi olarak çarpıtarak kullandı?
Bakın bu aşağıda okuyacağınız sözler de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ait ve yukarıda okuduğunuz sözlerinden sadece iki gün önce söylendi:
“Bir siyasi partinin başındaki, ki bu siyasi parti ana muhalefet partisidir, ‘Biz yeri geliyor hastanelerdeki PKK’lıları ziyaret ettik’ diyor. Şu ifadeye bak ya, ne kadar da rahatlıkla bunu söylüyor. Böyle bir şey olabilir mi? Bu ülkede ana muhalefetin başı olacaksın, bölücü terör örgütü mensuplarını ziyaret edeceksin. Neymiş, yaralıymış. Ben milletin iradesine bunları havale ediyorum. Benim Mehmedimi şehit edenleri, benim polisimi şehit edenleri kalkıp da onlarla hastanede ziyaret ederek hasbıhal etmek kusura bakmasınlar bu milletin değerleriyle bir defa uyuşmaz”.
Nasıl ama?
HAVA DEĞİŞİMİ İYİ GELMİŞ
CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan’a uçak yolculuğu iyi geldi diye düşünüyorum.
Gerçi Amerika’da yaşanan tam bir skandaldı ama bir hava değişiminin de yararlı olduğu görülüyor.
Uçağa binmeden önce ana muhalefet liderini terör örgütü mensuplarını ziyaret etmekle suçluyordu, uçaktan indikten sonra Kılıçdaroğlu’nun sözlerinin provoke edildiğini söyledi.
Uçaktan indikten sonra katıldığı bir iftarda da şunu söyledi:
“Çevremizde sırtlanlar, üzerimizde akbabalar dolaşırken, biz kendi aramızda kavgaya tutuşamayız.”
Uzun jet uçuşlarının insanı etkilediğini biliyorum ama bu kadarını da beklemiyordum doğrusu.
Sırtlan ve akbaba meselesiyle ilgili tam bir fikrim yok ama zaten Cumhurbaşkanı’nın önceki konuşmalarına da bakacak olursak, Türkiye’ye karşı büyük bir cephe var.
Bir “üst akıl” bu cepheyi idare ediyor, Almanya’yı, İngiltere’yi, Amerika’yı, Rusya’yı da kontrol ediyor ve aynı zamanda hem IŞİD’çi, hem PKK’lı.
Yani ülkemizin durumu Cumhurbaşkanı’nın tarif ettiği gibiyse birbirimizle kavgayı bırakmamız lazım.
Herkes birbirinin varlığına saygılı olmalı. Siyasi fikir ayrılıkları bir kavgaya dönüştürülmemeli. Aykırı bir söz söyleyen olursa ona da kulak verilmeli.
Herkes birbirinin inancına saygılı olmalı. Memleket inananlar-inanmayanlar diye bölünmemeli.
Ne kadar sevindiğimi tahmin edemezsiniz.
Her gün televizyonlardan yüzümüze karşı bağırmayacak artık demek ki.
Ettiği yemine sadık olacak, milleti iki parçaymış gibi düşünmeyecek.
Kim bilir belki normal liselerin zorla imam hatiplere dönüştürülmesini de engeller.
Bakalım bir jet uçağı ile Atlantik’i kısa süre içinde iki kere geçmenin etkisi kaç gün sürecek?
PROFESÖR OLMUŞ AMA ADAM OLAMAMIŞ
İLAHİYAT profesörü Mustafa Aşkar, TRT’de yayınlanan “Ramazan Sevinci” isimli programda, namaz kılmayanların hayvan olduğunu söyledi.
“Alnı secdeye gelen bir varlık var mı insan dışında; yok. İnsan namaz ergonomik olarak yaratılmış. Secde eden tek varlık insan. O zaman ben düz söyleyeyim, ayette de bunu söylüyor. Ağır gelmesin. Yani namazı hayvanlar kılmaz, namaz kılmayan da hayvandır” dedi.
Bu adam bir ilahiyat profesörü! “Adam” diyorum ama başka kelime bulamadığımdan değil, lafın gelişi işte!
Hem de “tasavvuf” anabilim dalı öğretim üyesi!
“İnsan–ı kamil” olmanın yollarını arayıp bulacak filan falan!
Ama görüyorsunuz ki koskoca profesör olmuş, namaz kılmanın gerekliliğini anlatmak için, namaz kılmayan milyarlarca insana hakaret etmekten başka bir fikir gelmiyor aklına.
Bu tipin namaz kılmayanlara bakışı ile IŞİD’in bakışı arasında ne fark var?
IŞİD de inançlarını beğenmediği insanları “hayvan” gibi görüyor.
İnsanların kafalarını bıçaklarla keserek kurban etmelerinin, damlardan atmalarının nedeni bu.
Çok merak ediyorum, ilahiyat fakültelerinin diğer hocaları da bu “canlı” ile aynı kafada mı?
Paylaş