Tersine çevirebilmek

Lakin herkesin bir şeyleri çok farklı...

Kavuşmak, olmak, varmak, gitmek istediği...

Her sabah barış umutlarıyla kalkıyoruz ama olasılıktan gerçekliğe geçiş bir türlü gerçekleşmiyor...

Çünkü, herkesin farklı gizli bir gündemi var...

Barışarak değil, savaşarak kazanılan zaferlere son verilmedikçe barış bir hayal olarak kalacak...

*

Barışı sürekli dinamitleyenler var...

İçimizi karıştırıp savaş çıkarmak isteyenler var...

Bizi birbirimize düşürmek isteyenler var...

Irk, mezhep, izm, düşünce, güç ve inanç kavgalarını körükleyenler var...

Siyaset meydanını bir hesaplaşma yarışına sokmak isteyenler var...

Ve biz bin yıldan beri aynı oyunu seyrediyoruz...

Her defasında da hep aynı kör kuyulara düşüyoruz...

*

Ayasofya hakkında sürekli açıklamalarda bulunan ABD başkan adayı Biden, her sabah Türkiye ile kalkıyor...

“Darbeyle devirmeliyiz” stratejileri boşa çıkınca “Muhalefeti desteklemeliyiz” demeye başlıyor...

Türkiye’nin seçilmiş siyasi iradesine karşı sürekli ters açıklamalarda bulunan Biden, birkaç gün önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a Ayasofya’nın cami kararını tersine çevirmesi çağrısında bulunuyor.

*

Ve Biden diyor ki:

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, Ayasofya’yı camiye dönüştürme kararını tersine çevirmesi ve bu değerli eseri eskiden olduğu gibi müze statüsüne döndürerek Ortodokslar da dahil herkes için eşit erişim sağlaması için çağrıda bulunuyorum.

*

“Değerli eser” diyor...

Sanki, camiye çevrilince “değersiz” olmuş gibi...

Bunu söyleyen Biden, Yunanistan’da müzeye çevrilen, kapatılan, yıkılan camiler için bir şey demiyor...

Değersiz miydi?

İspanya’daki Endülüs medeniyetinin ve UNESCO tarafından dünya mirası listesine alınan Kurtuba Camisi’nin katedrale çevrilmesine de bir şey dememiştir...

Değersiz miydi?

*

Anlıyoruz ki, kendi inanç pencerelerinden hayata bakmaya devam ediyorlar...

Adil değiller...

Çifte standart dağlarının zirvelerinde çığlık atıyorlar...

Ya bizler?

Kendi ortak değerlerimizde bizler buluşamayınca halimiz böyle oluyor...

Kırk parçaya bölünen İslam coğrafyası kendi değerlerine düşman olanlarla birlikte hareket ediyor...

Bir araya gelemeyen İslam coğrafyasında olan mazlum milletlere oluyor...

*

Dünyanın içindeki bu halimizi bize göre özetleyen İsmet Özel bir zamanlar “Toparlanın Gidiyoruz” diyordu:

Gitmek için toparlanmak gerekiyor. Yanınıza alacağınız şeyler sahip olduklarınızın hepsi değil. Sizin için neler vazgeçilmez ise onları tanıma durumundasınız.

Kirlilik içinde rahat edemeyen biriyseniz neyin güzel, neyin doğru, neyin haklı, neyin faydalı, neyin sahici olduğu konusundaki kararınızı gözden geçirmek zorundasınız.

Tazelenmek her zaman gereklidir ama bilhassa tazelenme gereğinin öne çıktığı zamanlar da vardır. Bugün böyle bir tazelenmeyi kalabalıkların kabalıklarına taviz vermeden ve hoşgörüsüz bir tarzda başarmanın günüdür.

*

Daha sonra toplanıp toplanıp dağılmakta olan halimizi görünce ‘Oturun oturduğunuz yerde’ der gibi “Toparlanın Gitmiyoruz!” başlıklı bir kitap yazdı...

Biden’ın kabalıklarına büyük kalabalıkların itirazı olmayınca bir şeyleri tersine çeviremeyeceğiz...

Evet, sabahları uğruna kalkacağımız şey kendi geleceğimiz, beklentilerimiz, istikbalimiz olmamalı...

Bu ülke olmalı...

Ve inadına barış diyerek toparlanmalıyız!