Telafisiz savaşlar

Savaşlar gittikçe kızışıyor...

İnsanlar kızgın bir tava üzerinde yaşamaya çalışıyor...

Çelişkilerin odağından bir türlü kendini kurtaramayan Ortadoğu, kaynayan kazan misali...

İslam coğrafyasında hiçbir ülke birbiriyle dost değil ve her birinin arkasında Batılı bir devlet var...

*

İranlı General Kasım Süleymani’yi Bağdat’ta suikastla öldüren ABD, yeni bir savaşın daha kapılarını araladı...

Irak’ta İranlı bir generalin ne işi vardı?

ABD’nin de Irak’ta ne işi var?

İran için bir “kahraman” sayılan Kasım Süleymani’nin Türkiye aleyhinde faaliyet gösteren PKK/PYD/YPG ve Hizbullah terör örgütleriyle ne pis oyunlar çeviren biri olduğunu da biliyoruz ama ABD’nin bu suikastla Ortadoğu’daki yangını daha da büyüttüğünün de farkındayız...

Ki İran ve ABD’den yapılan açıklamalara göre vurulacak hedefler bile belli imiş...

Trump ise yeni silahlara 2 trilyon dolar harcadıklarını da vurgulayarak dünyayı tehdit etmeye devam ediyor.

Böylece yeni savaşların fitilini ateşleyerek kaç milyon Müslümanın ölümüne neden olunacağını da bilmiyoruz...

Ve olan yine Müslüman halklara olacak...

*

Sayısız terör örgütleriyle ilişkisi olan Ortadoğu devletlerinin istihbarat servisleri, İslam coğrafyasını mayın tarlasına dönüştürmüş durumda...

Bir araya gelinmiyor bir türlü...

Günlük yaşamaya mahkûm edilen halka iki dakika düşüneceği bir alan dahi bırakılmamış...

Din adına konuşan âlimler ise yönetimlerin politikalarına göre fetva vermekle meşgul...

Mezhep çatışmalarının mağduriyetlerini milyonlarca insan ülkelerini terk ederek yaşıyor...

Daha iki gün önce Fethiye açıklarında batan tekneyle birlikte 8 göçmen sularda kaybolup gitti...

Karaya vurmuş bir insanlık trajedisi yaşıyoruz.

*

İran, Irak, Yemen, Suriye, Libya diken üzerinde...

Filistin halkının yüzyıllık mağduriyetine dünyayı alıştıran İsrail, şimdi de doğu Akdeniz’de Rumlarla stratejik ortaklık geliştiriyor...

Yunanistan yönetimi ise sürekli Türkiye’yi tehdit eden açıklamalar yapıyor...

Neler oluyor sahi?

Belli değil.

*

Diğer yandan yığınla komedi olayı yaşıyoruz.

İsimleri önemli değil ama biri çıkıp “Hz. İsa’yım” diyor...

Başka biri çıkıp “peygamber” olduğunu söylüyor...

Ve öldüğünde ise cenaze namazına binlerce kişi katılıyor...

Ve birileri de çıkıp kendisini “Mehdi” ilan edebiliyor.

Kendilerini evliya, din âlimi, şeyh ilan edenler milyonlarca Müslümanı ateşe atıyor...

Velhasıl, aklını ve imanını yitirmiş bir İslam coğrafyası bu hale nasıl geldi?

Öyle çok nedenleri var ki...

Yazarak bitiremeyiz...

*

“Dünya derdi olanın, dünya kadar derdi olur” diyen Hz. Mevlânâ’ya rağmen hiç kimse kendini dünya derdinden kurtarmayı başaramıyor...

Dünyada iken dahi dünyayı unutmuş olan Eyüp Sultan ve Hz. Yuşa’nın kabrine giden kalabalıkların dualarına baktığımızda ise hepsinin dünyalık istediğine şahit oluyoruz...

Oysa onlar dünyada iken dünyayı unutmuş manevi kişiliklerdi...

*

Ve bir kez daha anlıyoruz ki bir yerde makam, mevki, para, saltanat, iktidar varsa orada güç savaşları hiç bitmeyecek ve hiç kimse de kendini düzeltmeyecek...

Fitne, dedikodu, yalan, entrika, terör, iftira, para ve güç savaşları İslam coğrafyasında bir rüzgâr gibi dolaşıyor...

Bu telafisiz savaşların tüm faturasını halklar ödüyor...