Mağrip’teki hayata dair - I

- İmparatorlukların tasfiyesi ile başlayan süreci örgütleyen güçler, özellikle halkları örgütleyip isyan ettirerek yeni bir dünya düzeni kurmuş...

- Bu yeni düzenin sürecine kimileri “Rönesans”, kimileri “Demokrasi” ve kimileri “Reform” demiş ama yüz elli yıllık bu yönetim serüveninde ise kimin elinin kimlerin cebinde olduğu belli değil...

Kontrollü gibi gözüken ama kontrolsüz bir sistem dünyanın her yerine hâkim olmuş...

*

Roma’nın tarihi binaları arasındaki taşlı yolları ve dar sokakları gezdikçe havasındaki ağır bir kokuyu içimize çekmekten bunalıyoruz...

Havasına dün geceden kalan biraz alkol, biraz yemek ve de parfüm kokusu karışmış...

- Ara sokaklarında geceden kalmış çöp yığınları ise restoranların önünde toplanmayı bekliyor...

Belediye sanki çöp toplamaktan bile acze düşmüş gibi...

*

Ve eski binalar, tarihi yapılar...

Rengârenk tahta panjurlu evler, meydanlar, parklar, müzeler ise Roma’nın güzel yanlarından biri...

- Dünyanın en ünlü markalarının ev sahibi olan İtalya, dünyanın her yerinde, herkesin evinde, işyerinde veya yanı başında bir yerde...

*

Ve Pantheon Tapınağı...

“Tüm tanrıların tapınağı” diye ilan edilen yer...

Binayı görmek isteyen yerli veya yabancı turistler uzun kuyruklar oluşturmuş...

Kuyrukta bekleyen insanlara musallat olan yedi düvelden gelmiş ve avuç açan dilenciler kime elini uzatsa herkes elindeki telefona kilitleniyor...

- Bir kuruşu bile dilencilere vermeyenler, Pantheon’un içindeki tanrılardan kim bilir “paha biçilemeyen ne dünyalıklar” isteyecekler diye düşünüyor insan...

*

Roma’nın şehir merkezindeki çok sayıdaki belediye otobüsleri, taksiler ise şehrin trafiğini çekilmez hale getirmiş...

- Korna seslerinden anlıyoruz ki trafiği İstanbul gibi olmuş...

Metroları ise yetersiz...

- Roma, Milano, Vatikan, Como ve Lugano’da maskeler neden hâlâ kalkmamış?

Pazartesi günkü yazımızda...