Paylaş
Metaverse...
Yani arttırılmış gerçeklik...
Yalan ama gerçeğe yatkın olduğu söyleniyor...
Sanal evren veya varsayımsal...
Tek amaç, insanların birikimlerini farklı yöntemlerle çekip almak...
*
Kurgulanmış bir hayatın içinde aşı, savaş, virüs, varyant, dijital para diye diye sonuçta vardığımız yer Metaverse...
Sayısız yalan sözler, vaatler duyuyor, okuyoruz...
Yalan yüzleri tanıyamıyoruz...
Yalandan gülüp ağlıyoruz...
Anlayamıyoruz...
Kim ne söylese inanıyoruz...
*
Sufi diyor ya:
Cebimden parayı çaldığın gün her şeyi bırakıp gitmeliydim...
*
Düzelir diye bekliyoruz ama bekledikçe yanılıyoruz...
Kurgulanmış hayatları yeni arayışlara sürükleyenlerin kim oldukları da belli değil...
Büyük kalabalıkların cebinden parayı çalma oyunlarına her gün bir yenisi ekleniyor...
Bir günde milyarlarca dolar kazananlar, bir günde hepsini kaybedebiliyor...
Hangi gerekçeyle olduğunu dahi kimse bilmiyor...
*
Aya benziyor yüzleri...
Bir yanı karanlık...
Diğer yanı aydınlık...
Dijital cüzdanlardaki birikimler bir gecenin yarısında sıfırlanabiliyor...
Çekip gittiği, güneş doğunca anlaşılıyor...
*
Düşünüyoruz...
Resmin tüm parçalarını birleştirmeye çalışıyoruz...
İhanete uğrayan büyük kalabalıklar, avuçlarındaki resimleri kentlerin duvarlarına asıp da gidiyor...
Üretmeden büyük paralar kazanmaya alıştırılan genç kuşaklar şimdi sanal evrende arsa, saray, kule, köprü, gökdelen topluyor...
Ve bunları kiralayarak para kazanabiliyor...
Virüs gerekçesiyle milyarlarca insan evlerinde yaşamaya mecbur bırakılırken, çalıştırılırken birileri de sanal evreni planladı...
Bu durum nereye gidiyor?
Çarşamba günkü yazımızda...
Paylaş