Komedya

Dünyanın en iyi ilaç şirketleri, sağlık laboratuvarları, üniversiteleri ve bilim adamlarına sahip oluşu yüzünden herkes aşıyı ABD’nin bulmasını bekliyor...

Lakin her kafadan bir ses çıkıyor...     

*

Amerika’yı kim yönetiyor?

Bu soruya yıllardan beri farklı cevaplar veriliyor...

Efsaneleşen hikâyelerin sayısı o kadar çok ki...

Kimileri de karanlık güçlerden söz ediyor...

Zengin aileler, farklı şirketler ve kuruluşlar sıralıyor...

Dünya kamuoyu ise Beyaz Saray’ın yönettiğini biliyor...     

*

Bugüne kadar bildiklerimizin tam tersini ise yine bir Amerikalı söyleyerek ezberleri bozuyor...

Eski CIA ajanı, eski Amerika Ulusal Güvenlik Ajansı (NSA) çalışanı ve bilgisayar uzmanı olan Edward Snowden, 7 yıl önce Moskova’ya kaçmış ve orada yaşamaya başlamıştı..

ABD’nin kamu aleyhine faaliyetlerini deşifre eden Snowden, “Kral çıplak” diyerek bilinen tüm efsaneleri yıkıyor...

Ve ABD’yi kimlerin yönettiğini açıklıyor...     

*

ABD’nin derin devletinin “kariyeri boyunca hükümette görev yapan isimler olduğunu” söyleyen Snowden, bürokrasiyi işaret ediyor...

Yani kendilerini “hancı”, seçilen siyasileri de “yolcu” görmeye alışkın olan bürokrasinin ABD’nin derin devleti olduğunu açıkça belirtiyor...

Sistemin ve kanunların kurdu haline gelen bürokrasinin belki de bin defa dünyanın her yerinde sahnelediği aynı oyunu izlemekten kimse yorulmadı...

Çünkü kuyular bir delinin attığı taşla değil, binlerce delinin attığı taşlarla doldurulmuş...

Kuyuları temizlemek ve kuyuları halkın istifadesine sunabilmek o kadar zor ki...     

* 

İşte o zorluğu bürokrasinin içinden gelen rahmetli Özal da biliyor ve siyasi kadrolarına sürekli diyordu ki:

- Bürokrasiyle iyi geçinin, yoksa yer...

Bürokrasinin çarkları arasında büyük eziyetler çeken Menderes, Özal, Erbakan, Demirel ve Ecevit’in yaşadıklarını unutmadık...

Darbeleri de...

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yıllardan beri yaşadıklarını yazmaya kalkışsak hiç bitiremeyiz...     

*

Lakin delilerin kuyulara attığı bütün taşları bazen Snowden gibi akıllı birileri çıkıp temizleyebiliyor...

Geçen günlerde komedyen ve sunucu Joe Rogan’a konuşan Snowden, ABD’yi yöneten “derin devlet” hakkında diyor ki:

- En basit haliyle derin devlet, kariyeri boyunca hükümette görev yapanlardır.

- Başkanlardan daha uzun süre makamlarda kalanlardır.

- Cumhuriyetçilerle çalışmışlardır, Demokratlarla çalışmışlardır.

- Çok da umurlarında olmaz, aynı brifingi defalarca verirler ve kendilerini bu konuda geliştirirler.

Eski NSA çalışanı, bu bürokratların her yeni başkana “aslında talep olan ricalarını” gerçekleştirmeleri için baskı yaptığını da ifade ediyor.     

*

Yani “Gelene ağam, gidene paşam” diyen bürokrasi, çarklarını dünyanın her yerinde hep aynı metotla döndürüyor...

Snowden, Trump’a açılan azil soruşturması sonrası ABD’de yeniden gündeme gelen “derin devlet” tartışmaları ve yazılıp çizilen komplo teorileriyle alay etmiş ve demişti ki:

- Aslında gerçek daha basit...

*

Otoriteye, ikiyüzlülüğe ve baskıcı sisteme başkaldırının sembolü haline gelen Snowden, Kennedy’den bugüne kadar bütün ABD başkanlarının kendi istihbarat servislerinden korktuğunu belirtiyor ve diyor ki:

- Çünkü istihbarat servisleri ve çalışanları, başkanlar için sıkıntı olabilecek şeyleri ortaya çıkarabilecek güce sahip...

*

Başkan Trump ise Florida’da düzenlediği bir mitingde ilk kez doğrudan “derin devlet” çıkışında bulunarak diyordu ki:

- Derin devlete karşı üç büyük savaşçının yanında durdum.

Kısacası, derin devlet denilen o bürokratik sistemin içindeki tüm oyuncular kaos, savaş, yalan, dedikodu ve komplo teorileriyle çarkı döndürüyor...

*

Cemil Meriç diyor ki:

- Tarih rolünü iki defa oynar... İlkinde trajedi, ikincisinde komedi!

Kuyuların taşla doldurulduğu bir dünyada artık her şeye gülüşümüz bundan galiba...

Snowden gibi biz de artık “derin devlet” adlı komedi oyunlarına gülüyoruz...