Paylaş
Dengesizliklerin yurduna dönüşüyor hemen her yer.
Uç noktalarda dolaşıyoruz, dolaştırılıyoruz.
Akıl çizgisi sınırsızlaşıyor.
Ve toplum terörize ediliyor sürekli...
*
Öyle tezat dolu günlerden geçiyoruz ki...
Kim doğru kim yalan söylüyor belli değil.
Anlayamıyoruz...
Devletin kurumları da çıkıp anlatmıyor doğrusunu.
*
Prof. Dr. Ahmet Ağırakça yazıyor ki:
Sosyal demokratlar kâfirdir, eğer tövbe etmezse öldürülmelidir!
Bunu yazan aynı zamanda Artuklu Üniversitesi Rektörü’ydü...
Bu durum ortaya çıkınca ve kamuoyunda büyük tepkiye neden olunca görevden alınıp yerine başka rektör ataması yapıldı...
*
Emekli Amiral Mustafa Özbey ise geçtiğimiz günlerde “Bomba ihbarı yapıyorum” diyerek Twitter hesabında şunları yazıyordu:
Marmara Denizi’nin dibinde, zaman ayarlı bir nükleer bomba faaldir. Benzer bomba 20 yıl önce Gölcük’te patlamış, Türkiye 2001 krizine sürüklenmiş, iktidar siyasal İslamın kontrolüne girmiştir. Bu kez Marmara nükleer bombasının tik takları duyulmaktadır.
*
Prof. Sencer İmer ise bir televizyon programında diyor ki:
ABD, Türkiye’ye fiili bir saldırıda bulunabilir!
*
Dışımızdaki dünyada Türkiye için yazılan ve çizilenleri ise yazmaya kalksak ansiklopedi olur...
Öyle uç senaryolar dolaşıyor ki...
Bu kâbus senaryolarından birini de Amerikalı neo-con yazarlardan Michael Rubin yazdı, diyor ki:
Türkiye parçalara ayrılmış durumdadır.
Sınırları yakında değişecek. Tek mesele, bölünme iki ayrı devlet şeklinde mi olacak yoksa Türkiye’ye dahil bir federasyon mu henüz belli değil.
*
İçimizdeki bir kesim çevre, doğal afetler, ekonomi, siyasi ve savaş krizleriyle toplumun moralini, yaşam enerjisini terörize ediyor...
Dışımızdaki büyük bir muhalif koro ise felaket rüzgârlarıyla bizleri uçurumların kenarlarına sürüklüyor...
Ezber bozan kişiler olma uğruna mı, yoksa gizli gündemleriyle bilmediğimiz, belki de hiç bilemeyeceğimiz saklı oyunların bir stratejisini mi hayata geçiriyorlar belli değil...
Bize göre toplumun aklı kirletiliyor ve büyük bir korkuya yönlendirilmek isteniyor...
*
Lakin tüm fay hatlarımızın kırılma noktalarını keşfetmişler gibi krizlere giden yol haritaları çiziliyor sanki...
Karışıklık çıkartarak siyasi iktidara karşı toplumun desteğini ve güvenini bitirmek istedikleri açıkça belli.
Devlet kurumları bu tarz açıklamalarda bulunanlar hakkında yasal işlem yapmalı ve bu ülkenin Cumhuriyet savcıları da gerekli soruşturmaları açmalı.
Ağzı olanın konuştuğu bir ülke haline dönüşmemeliyiz...
Çünkü konuşanlar deli değil...
Ülkenin makul aydınları, siyasileri, gazeteci ve yazarları toplumu kaosa sürüklemek isteyenleri sorgulayıp tüm pis oyunların arkasındaki gerçekleri ortaya çıkartmalıdır...
Paylaş