Kendini arayanlar

Bize göre Fransızlar diyasporayı kurup yönlendiriyor...

Ve üzerimize saldırtıyor...

*

Devletlerin klasik pis oyunlarından bir kaçı şöyle:

Ya terör örgütü,

Ya siyasal oluşum,

Ya medya dizaynı,

Veya devletin kritik kurumları içerisine sızarak güç koridorlarında gizli oyunlar planlamak...

Her oyunun bir sonu var ama bizler suların çekilmesiyle her şeyin ne olduğunu anlayabiliyoruz.

*

Bizi soykırımla suçlayan Fransızların kanlı izlerini yazmıştık.

Oysa kendi tarihi soykırımlar ile dolu...

Çok eskilere gitmeye de gerek yok...

Ruanda’daki soykırımı bile hatırlatmak yeterli.

*

Ve 1994 Ruanda katliamı.

BM, Fransa’nın Ruanda’da yapılan soykırıma katıldığına dair iddiaları doğrulayan raporu yayınladı.

Araştırma Komisyonu raporuna göre:

1994 yılının haziran-ağustos döneminde 800 bin Tutsi ve ılımlı Hutu’nun ölümüyle sonuçlanan soykırım hazırlıklarından haberi olduğu, cinayetlerde ise aktif rol oynadığı tespit edildi.

Bölgedeki “insani yardım operasyonlarına” katılan Fransız askeri birimlerinin, soykırıma doğrudan destek verdiği belirtiliyordu.

Dünya böylesine bir vahşetin üzerine beyaz bir örtü seriyordu...

*

Fransızlar bunu her yerde yapıyor ve yaptı da.

Tarihi sömürgeler, katliamlar ve işgallerle dolu.

Birileri dünyaya ve Fransa’ya haykırarak:

Gaziantep, Hatay, Şanlıurfa ve Kahramanmaraş’ta ne işiniz vardı?

Bu soruyu dünyaya sorabildik mi?

Ve kim cevaplandırabildi ki?

Bize göre hayır...

*

1917 yılında Çad’da dini bir sempozyuma 400 kadar bilim adamı katılmıştı...

Ve salonu basan silahlı Fransız kuvvetleri içeride bulunan bilim adamlarının hepsini katletmişti...

Bizleri kendimizi arayan adamlara dönüştürdüler...

Sürekli başa döndürülüyoruz, yalan ve iftiralarla meşgul ediliyoruz.

Bizi suçlayarak kendimizi sürekli bir savunmaya zorluyorlar...

Bu arada kendileri de tarihlerindeki kanlı ayak izlerini silmekle meşgul oluyorlar...