Paylaş
Ve özetle tezinde şu görüşleri ileri sürüyordu:
Soğuk Savaş sonrası dönemde uluslararası ittifak veya ihtilaflarda belirleyici ve öncelikli unsurlar politik, ekonomik ve siyasi ideolojiler olmayacak...
Kültürel ve dini nedenlerden, yani medeniyetlerin farklılığından çatışmalar kaynaklanacak...
*
Tunus’ta bir seyyar satıcının kendini yakmasıyla başlatılan Arap Baharı’nın üzerinden dokuz yıl geçti.
Ve hâlâ demokrasi gelecek bu ülkelere...
Maksatları Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerini kaosa sürükleyip liderleri değiştirip kendilerine bağlı iktidar yönetimlerini oluşturmaktı.
Siyasi vizyonlar arasında uzlaşıyı aramak yerine daima çatışmaları körükleyenler yüzünden içsavaşlarla yıkıma uğramış kentlere bahar yerine kış masalları anlatılır oldu...
*
‘Ali Baba ve Kırk Haramiler’ masalının geçtiği Bağdat’ın caddelerindeki dükkânların nasıl yağmalandığını dün gibi hatırlıyoruz.
Ve Saddam’ın heykellerinin terlikle dövüldüğünü...
Irak, Tunus, Yemen, Cezayir, Libya, Suriye, Mısır özgürleşiyordu güya...
Demokrasi yağma özgürlüğüyle başlatılıyordu...
İşte o günlerde yaşanan bu çelişkiyi anlatan bir İtalyan gazetesindeki karikatür dünyayı gülerken düşündürüyordu...
Sırtına televizyonu yükleyen yağmacılardan biri ara sokaklara kaçıp saklanmaya çalışırken, televizyonun üzerindeki yazı durumu özetliyordu:
Özgürleştirilmiş televizyon!
*
Irak’a ‘Demokrasi götürüyoruz’ diyerek silahlarla girenler çareyi de ülkeyi üçe bölmekte buldu.
Kan gövdeyi götürüyordu Ortadoğu ülkelerinde.
“Kurşunların adres sormadığı” kentlerde halk birbirini vuruyordu.
Savaşın fırsatçıları ise kurulan yeni Irak ve diğer ülkelerin zengin sınıfı olmuştu bile.
*
Dicle Nehri’nin kenarındaki yağmalanmış kentlerde barut kokusuna rağmen hayat kör topal ve yoksullukla devam ediyordu.
Savaşların ortasında dahi para kazanabilmek için fırsatçı portreler de kol geziyordu.
Bağdat, Şam, Halep, Kahire gibi bir zamanlar İslam medeniyetinin simgesi sayılan şehirlerde başkalarına ait arabalar, eşyalar ve dükkânlar yağmalanıyordu.
*
Ve o günden beri kim kimlere hangi nasihatte bulunuyordu bilemiyoruz.
Ve kimler hangi masalı çocuklarına anlatarak uyutuyorlardı...
‘Kırk Haramiler’in maceralarını mı?
*
Kırk yıldan beri Ortadoğu’da savaş bitmiyor.
Silahlar susmuyor.
Bu mübarek aylarda dahi...
İşte bu yüzden birlik ve beraberliğimizin değerini bilelim diyoruz...
Paylaş