Paylaş
- NATO’nun ‘stratejik istikrarının risk altında olduğunu’ söyleyebilirim...
*
“Soğuk Savaş” dönemindeki dünyanın iki kutuplu düzenini hatırlatan Lovegrove:
- NATO ve SSCB’nin yekpare blokları ortak bir doktrin anlayışına ulaşabildiler.
- Bu bize nükleer savaşa giden yoldan dönüldüğü konusunda güven vermişti.
*
“Ancak bugün, durum farklı” diyen Lovegrove:
- Bizi tehdit edebilecek Çin gibi bir ülkeyle aynı temellere sahip değiliz!
Ne öneriyor?
Diyalog!
Nasıl bir diyalog?
Belli değil...
*
“Dinler arası diyalog” projesini hayata geçirmek isteyenler daha nükleer silahlarla ilgili bir diyalog oluşturamamışlar!
Çin’le bugüne kadar ticaret yapan, fabrikalarını bu ülkeye taşıyanlar şimdi nükleer silahlar konusunda diyalog kapısı arıyor...
Bugüne kadar Çin’le sadece para mı konuşuyorlardı?
*
Fransız düşünürlerinden Prof. Jean Baudrillard’ın nükleer silahlarla ilgili sözleri düşüyor aklımıza...
Diyor ki:
- Yok edici güçler mantık ötesi bir boyuta ulaştığında savaş meydanı diye bir şeyden söz edilemez...
*
“Yok etme potansiyeli ve yok etmenin amacı arasında yararlı bir ilişki kurabilmek imkânsızlaştığından, böyle bir güce başvurmak anlamsızlaşmaktadır” diyen Baudrillard:
- Çünkü bu yöntem sayesinde sistem kendiliğinden savaşmaktan vazgeçmektedir...
- İnsana saçma gelse bile ‘caydırma’ böyle olumlu bir sonuca yol açabilmektedir; başka bir deyişle artık savaş meydanı diye bir yer yoktur.
*
Oysa bugün yaşadıklarımız ile, nükleer silahların caydırıcı yanı olmadığını ve korkutucu tarafının daha ağır bastığına şahit oluyoruz...
“Tarihte ilk kez, olay çıkartmaktan kendi kendini alıkoyan bir insanlığı gerçekten kutlayabiliriz” diyen Prof. Baudrillard başka ne diyor?
Çarşamba günkü yazımızda...
Paylaş