Paylaş
İslam coğrafyasındaki ülkelerde bayram kutlanıyor, kurbanlar kesiliyor...
Birbirine sarılıyor, ellerini sıkıyor, öpüyor ve kucaklaşıyor milyarlarca Müslüman...
Bağdat’ta, Şam’da ve Halep’te ise çocuklar öldürülüyor.
Alevli ateşlere odun hamallığı yapılıyor bıkıp usanmadan...
Kentleri bombalanmış, yıkık dökük evlerin önünde yapılan bayramlaşmaların, kesilen kurbanların görüntülerini izledikçe “Bu ne yaman çelişki” diyerek gözyaşlarıyla kendimize mırıldanıyoruz...
İçinden nehir geçen kentlerde kurşunlar susmuyor...
Oysa nehirlerin sularından kanlar akıyor hâlâ...
Hayvanların kanıyla değil, kendi insanlarının kanıyla akıp gidiyor zaman...
*
Kurban, farz değil, vacip...
İmkânı olanın kurbanını keserek imkânı olmayanlara dağıtması...
Yoksa Allah’ın kurbana ihtiyacı yok...
Bir dayanışma günü yani...
*
Yüreğine kilit vurmuşların dünyasına dönüşen İslam coğrafyasında yaşayanların ağızları açık, dişleri kanlı ve dilleri paslı.
Kurbanlarını kesip evlerine, saraylarına, barakalarına, çiftliklerine dönen kaç kişi yaşadıklarını düşünerek, günahlarını hatırlayarak kendini acımasızca hesaba çekti bilmiyoruz ama yapmak gerekiyor artık...
Kaç insanı diliyle, yüreğiyle kestiğini sayabilen var mı?
Paranın, ağaçların, petrolün, suyun muhasebesini yaptığı ve tuttuğu kasa defterleri gibi katliamlarının içindeki defterlerin sayfalarına bakabildi mi?
*
Defterdeki kazanılan paraların rakamları kaç insanın ölümüne denk düşüyor, hesaplayabildi mi?
Kaç insanı ağzıyla, aklıyla, yüreğiyle ve diliyle boğup da sokaklara atıldığını...
Canlarını kurtarmak uğruna kaç kişinin denizlerde boğulduğunu, cesetlerinin karaya vurduğunu...
Kaç kişinin kurbanlık hayvan gibi boğazlanıp katledildiğini...
Ve kaç kişiyi kazanmak uğruna kurban edildiğini...
*
Biz bir arada barış ve huzur içerisinde yaşamaktan bahsettikçe, suçluyu dışarıda aramak yerine içimizde biriktirdiğimiz suçlardan kendimizi kurtarmanın gerektiğini söyledikçe taşlanıyoruz.
Gerçekler yürek yakıyor çünkü.
Kimse kendini muhasebeye çekmiyor, aynalara bakmıyor...
Suçlamayı gelenekselleştirmişler.
Kendine bile yalan söylemeyi başarmış bir coğrafyanın çocuklarıyız.
Bu hale nasıl geldik, bilmiyoruz...
*
Ve bugün Kurban Bayramı...
Vatan, bayrak, millet için kurban olalım ama başkalarını ağzımızla, dilimizle, aklımızla, yüreğimizle, ellerimizle kesmeyi artık bırakalım.
Kendi menfaatimiz için insanları kurbanlık bir koyun gibi görmeyi ve kesmeyi de...
Yoksa iki yakamızı bir araya -milyonlarca hayvanı kurban olarak kesmiş olsak da- getiremeyeceğiz.
Çelişkileri biriktirdiğimiz dağlarda gezinmeye devam ettikçe, insanlar kurban edildikçe İslam coğrafyasında hiçbir bayram kutlu olmayacak.
İyi bayramlar.
Paylaş