Paylaş
Eğer piyasanın gülü popçulardansanız ve yeni albümünüzle paçozluğun sınırlarını yeniden zorladıysanız, “Bunlar sanatçı değil tüccar tüccar, kaale almayınız!” derler.
Ama eğer Tarkan’sanız ve müzik hayatınızın en ‘silik’ albümünü çıkardıysanız, “Tarkan şarkıları zamanla sevilir, sabret inci tanem; SEVECEKSİN!” derler.
Oysa pop şarkıları zamanla sevilmez… Sevdirilir.
Arabada radyoyu açtığında illa ki onu duyarsın, televizyonu açtığında klibi döner, magazin programlarının VTR’lerinin fon müziği olur, Spotify’ın ilk 50 listesine girer; haftalık keşif listene sızar, Youtube “Öneriyoruz, mutlaka dinlemelisin bebeğim” diye gözüne gözüne sokar.
Olmadı mı? Senden daha zevkli olduğuna inandığın biri “Saçmalama be! Mis gibi şarkı işte” der. Bir bakmışın, sevmişin…
İyi de neden bu albümü bize sevdirmek için bu kadar uğraşsınlar ki?
Y kuşağının Tarkan’ın yeni albümünü haddinden fazla olumlama sebepleri gayet anlaşılabilir aslında... Mirgün Cabas’ın son kitabında verdiği “Eski Türkiye’nin son yılı: 2001” tarihi, tam da Tarkan’ın ellerinde ziller; tozu dumana kattığı tarihti mesela. Ve evet, hala ‘Kuzu Kuzu’nun olmadığı bir düğün, bir Türkçe pop gecesi yapayalnızdır.
Tarkan, sekstir; seksten ‘legal’ olarak bahsedebilme özgürlüğüdür. Bu albümde kesinlikle olmayan –belki biraz ‘Kedi Gibi’de - ama aslında sadece onun bir şarkıya yerleştirebileceği ‘sözleri’ vardır Tarkan’ın… Kimse bu ülkede kolay kolay “Gel gel gel güzelim, gel hiç acımayacak!” diyemez. Başkası olsa feministi ayrı, muhafazakârı ayrı döver. Ama söz Tarkan’ın ağzından çıkıyorsa, pekâlâ “Yatakta ayıp olmaz”a varabilir genel kanı.
Tarkan, cesaretiyle, orijinalliğiyle ve duyarlılığıyla 90’lar sonu 2000’ler başı romantizminin ideallerini temsil ederken, son albümüyle günümüz vasatlığına yakışıyor.
Ve sırf ‘kötü’den daha ‘iyi olduğu için vasatı yüceltme eğilimi, ‘Ölürüm Sana’nın, ‘Karma’nın ve ‘Adımı Kalbine Yaz’ın hatıralarını hırpalıyor.
Paylaş