Otobüste herhangi bir kadın

Toplu taşıma kullanırken ayakta kalmışsam olabildiğince az yer kaplamak için elimden gelen her şeyi yapıyorum. İriyim çünkü biraz. Dikkat çekiyorum bu tür kalabalık ortamlarda… Sanki herkes o sırada “Ulan şu herife bak; üç çocukluk yer kaplıyor. O olmasa bu kadar sıkışmayacağız” der gibi bakıyor bana.

Haberin Devamı

Tek elimle tutunmaya çalışıyorum nereye tutunacaksam ki iki kolum birden ortada olmasın; alan açılsın. Sırt çantamı bacaklarımın arasına koyuyorum, iyice sıkıştırıyorum.

Geçen gün yine o günlerden biriydi. Otobüsteydim ve trafik lambası sarısı montumla yine delice varlık gösteriyordum dar alanlarda.

Tutunduğum yerin hemen yanında oturan genç bir kadın, ikide bir elime bakıyordu.

Çözemedim bir türlü.

Sonra fark ettim ki elim “DUR” butonunun üstünde. Oradan elimi çekmemi bekliyor olmalıydı. Tam bunu fark etmişken ve rahatsızlığını sonlandırmak adına elimi çekmeye niyetlenmişken; gitti kendine oldukça uzak başka bir “DUR” butonuna basmayı tercih etti.

Oysa benimle iletişime geçebilirdi; elimi oradan çekmemi isteyebilirdi.

Veya rica edebilirdi; “Basabilir misiniz?” diyebilirdi.

Haberin Devamı

Bunların hiçbirini tercih etmedi, uzun uzun oradan elimi çekmemi bekledi.

Ben bir türlü anlamadığım için de kadınların yoğunlukta olduğu bir kalabalığa dalıp diğer “DUR” butonunu tercih etti.

***

Bu ülkede kadın olmanın ne kadar zor olduğunu anlamamak için aptal olmak gerek.

Anlamak için dünya kadar şey olup bitiyor ama bana en çok almak zorunda kaldıkları bu basit önlemler koyuyor.

Kalabalık caddelerde bile yalnız yürürken sadece yere bakmaları…

Kimseyle göz göze gelmemek için verdikleri o gayret…

Gece bir saatten sonra evde yalnızlarsa yemek siparişi verememeleri...

Gündüz evde yalnızlarsa siparişi getiren kurye gelmeden kapının önüne erkek ayakkabısı koymaları, evde bir erkek varmış gibi davranmak zorunda kalmaları…

Taksi uygulamalarını evlerinin önünde değil de, sokağın başında açmayı kanıksamaları…

Karanlık bir sokaktan geçmeye cesaret edemedikleri için gidecekleri yolları uzattıkça uzatmaları…

Bineceği otobüsün ne çok kalabalık ne de çok tenha olmamasına özen göstermeleri…

Eve bir tamirci veya kurulum için birisi gelecekse yakın arkadaşlarını haberdar etmek zorunda kalmaları… Hatta içlerinden birine ‘eşlik’ etmesi için rica etmeleri…

Her an her dakika nereden geleceği belli olmayan tehlikelere karşı bizim hiç bilmediğimiz, aklımızın ucundan geçmeyecek silahlarla her cephede savaşmaya hazır durumda olmaları…

***

Haberin Devamı

Çözüm, koca bir süreç. Nereden başlanması gerektiğini herkes gayet iyi biliyor. Başlayacak yerleri ağrıyor ama başlatacakların.

O güne kadar bizim, bu durumdan samimi şekilde rahatsız olan karşı cins mensupları olarak yapacağımız çok basit şeyler de var.

Esasen ilkokulda öğrendik bunları. Baya oldu.

Kibar olmak! 

İnsan olmanın gereği olarak yani... Bir insan bir insana nasıl davranırsa öyle davranmak…

Yanlışlıkla çarptığında “Affedersiniz!” demek…

Bir şey isteyeceksek suratımıza bir zahmet insani bir gülümseme yerleştirmek…

Otururken öyle bacakları ayırmamak…

Öyle yani.

Ekstra çabaya gerek yok.

Kadınlar ‘çiçek’ filan olduğundan değil bunlar; insan olduklarından.

Haberin Devamı

Ha bir de benim gibi herkesin kolaylıkla erişmesi gereken “DUR” butonlarına çılgınca sarılmazsanız fena olmaz.

Yazarın Tüm Yazıları