Kuran ve yorum üzerine

KURAN’ı yorumlamanın sakıncalarından söz eden değerli okuyucuma diyorum ki; Kuran, üzerinde sürekli düşünülmek için gönderilmiş ilahi mesajları içeren Allah’ın kelamıdır.

O’nun üzerinde düşünme faaliyetinin sonu yoktur. Kuran üzerinde düşünmenin dondurulması demek, hayatın dondurulması demektir ki, bu mümkün değildir.

Kuran-ı Kerim’de yer alan bir ayette, ‘Andolsun ki, biz Kuran’ı anlaşılıp öğüt alınması için kolaylaştırdık. O halde düşünüp öğüt alan yok mu?’ denilmektedir. Kuran, kendi mesajları hakkında kafa yormayan kişileri tenkit ederek, bu kişilerin kalplerinin mühürlü olduğu ifadesini kullanmaktadır. Demek ki, Müslümanlar Kuran üzerinde sürekli düşünmekle görevlidirler.

Madem ki Kuran, bütün insanlık álemine kıyamete kadar hidayet kaynağı olmak üzere gönderilmiştir; o halde Müslümanlar da ondan kendilerini hidayete ulaştıracak, yani dünyada başarıya ve mutluluğa ulaştıracak ilkeleri çıkarmak mecburiyetindedirler.

* * *

Kuran ve sahih sünnet, dinin iki ana kaynağıdır. Bu şu anlama gelmektedir: Kuran ve sünnet, Müslümanlara dünya ve ahiret saadeti temin edecek olan İslam’a ait mutluluk projesinin ana çizgilerini belirleyen, çerçevesini çizen temel kaynaklardır. Bu genel çerçeveler doğrultusunda mutluluk yolunun ayrıntılarını şekillendirecek olan Müslümanlardır.

Nasıl helva yapmak için şeker, irmik ve su gerekliyse, İslam için de Kuran ve sünnet gereklidir. Helva yapmak için nasıl usta bir helvacıya ihtiyaç varsa, Kuran’dan ve Hz. Peygamber’in sünnetinden hareketle insanların önüne saadet projesi koyacak olanlara da ihtiyaç vardır.

Çağın problemlerine çözüm getirmek amacıyla Kuran’a yeni yorum getirememek, Kuran’ın ruhundan ve felsefesinden uzaklaşmak demektir. Kuran, insanlık áleminin her an bir oluş halinde bulunduğunu, tıpkı nehirler gibi geleceğe doğru akıp gittiğini belirtmektedir. Sürekli bir oluş ve değişim halinde olan insanlar ve meydana getirdikleri toplumların değişen ihtiyaçlarını karşılamak üzere Kuran’ın mesajını yeniden anlamaya çalışmak, gelinen bu noktada Kuran bize neler söylüyor demek, neden sakıncalı olsun veya neden İslam’ın ruhunu zedeleyici bir tavır olsun?

Kuran’da öyle ayetler vardır ki, onu ancak zaman içerisinde ortaya çıkan bilgiler sayesinde doğru bir şekilde anlayabiliriz. Kuran’da birtakım tabiat hadiselerinden bahsediliyor. Bunları bugün modern bilimin sayesinde elde ettiğimiz bilgiler yardımıyla daha iyi anlayabiliyoruz.

* * *

İslam dünyasında oldukça şöhret bulmuş eski tefsir kitaplarında birtakım ayetlerin dünyanın düz olduğuna işaret ettiğini ileri süren bilginler bile vardır. Bu yorum belki o çağın bilgi seviyesi bakımından insanlara makul gelebiliyordu; ancak bunun günümüzde hiçbir geçerliliği kalmamıştır.

Şunu da ifade ederim ki, şüphesiz Kuran ayetlerini yorumlamak için belli bir bilgi birikimine ihtiyaç vardır. Kuran’ın nazil olduğu dönemin sosyal bağlamıyla ilgili Kuran’ın dili ve mahiyeti hakkında yeterli bilgi ister. Bu çok önemli. Kuran’ın dili, din dilidir. Kendine özgü yapısı vardır. Kuran’ın bütünlüğü vardır vs... Kısaca söylemek gerekirse, ancak bunların hepsini bir araya getirerek Kuran’ın çağdaş bir yorumunu yapabilmek mümkün olabilir.

İnsanın eline bir meal alıp Kuran’ı yorumlaması mümkün değildir. Bizler en basit ifadelerle söyleyecek olursak, Kuran’ın bugünün insanına neler söylediğini insanımızın anlayacağı bir dille açıklamaya, ortaya koymaya çalışmalıyız.

SORALIM ÖĞRENELİM

Boy abdesti alması gereken bir bayan, ağlayan çocuğunu emzirebilir mi?

Leyla HACIOĞLU/İZMİR

Boy abdesti alması gereken kişilerin yapamayacağı işler, namaz, tavaf gibi ibadetlerdir. Çocuk emzirmek bir ibadet olmadığına göre bir bayanın yıkanmadan çocuğunu emzirmesinde dini açıdan bir sakınca bulunmamaktadır.

Cenaze namazında ezan ve kamet neden okunmuyor?

Ahmet ERİŞ/İZMİR

Cenaze namazı vakit namazları gibi kámil yani rükulu ve secdeli bir namaz değildir. Niyetinde de Allah için namaza, ölü için duaya denilmektedir. Yani dua ağırlıklıdır. Dolayısıyla her yönüyle tam bir namaz olmadığından ezan ve kamete gerek duyulmamıştır.

Üzerinde devlet malı bulunan kimse ne yapmalı?

F.N./İSTANBUL

Devlet malı gerçekte bütün milletin malıdır. Onun için bütün vatandaşların hakkı vardır. Bu açıdan kul hakkı niteliği taşır. Devlet malını zimmetine geçiren kimse, onu hazineye yatırarak ödemelidir.

Şahsıma ait mektupları bir başkasının okuması doğru mudur?

Selma E./ANKARA

Başkasına ait mektup, hatıra defteri, notlar vb. yazılı metinleri sahibinden izin almadan okumak, dinimizde önemli bir yeri bulunan ‘özel hayatın gizliliği’ prensibini ihlal olduğundan yasaklanmıştır. Kuran’da, ‘İnsanların kusurlarını, ayıplarını ve her türlü hallerini araştırmayınız’ buyurulmuştur. Peygamberimiz de ‘Kim izinsiz başkasına ait olan yazıya bakarsa ateşe bakmış olur’ demektedir.

Yaklaşık 100 yıldan beri ölü defnedilmemiş bir mezarlığa bina yapabilir miyiz?

Ebuzer ÇAĞIL/ADANA

Yapabilirsiniz. Şayet kemik çıkarsa onları temiz bir yere nakletmelisiniz.

Bir erkeğin gözlerine sürme çekmesi sakıncalı mıdır?

Perihan/BURSA

Erkeğin gözlerine sürme çekmesinde bir sakınca yoktur. Çünkü, Peygamberimiz de gözlerine sürme çekerdi.
Yazarın Tüm Yazıları