TERAZİ adaletin sembolü, gördüğü iş tartmak. Hákim ise o teraziye -hangi cinsten olursa olsun- konulan ağırlığı şahsi his ve temayüllerine yer vermeden tartmayı ilke edinmiş, meslek haysiyetine sahip adalet tatbikçisi.
Goethe diyor ki: ‘‘Kim yargıç olacak? Yalnız daha iyi olan mı? Hayır, en iyinin üstünde iyiye önem veren. İşte o yargıç olmak için yaratılmıştır.’’
Evet, adil bir yargıç olmak, sanıldığından daha güçtür. Bundan bir asır önce Ziya Paşa,‘‘Kadı (Hákim) ola davacı ve muhzir (mübaşir) dahi şahit/Ol mahkemenin hükmüne derler mi adalet’’ mısralarıyla bu acı gerçeği dile getirmiştir. Hákimin davacı, mübaşirin şahit olduğu bir mahkemeden adalet çıkmaz, çıksa çıksa zulüm çıkar.
* * *
Tarihimizin çeşitli dönemlerinde görülen yükseliş ve alçalışın temelinde adalet anlayışımız ve onun ne ölçüde tatbik edildiği yatmaktadır. Hele sosyal bünyeyi tahrip eden rüşvet, bir ülkenin yok olmasına yeter de artar da.
Kanuni Sultan Süleyman Bağdat'a girince, devrin en büyük şairi Fuzuli ona bir kaside takdim etmiş, bu yüzden Bağdat Vakıf İdaresi'nden kendisine günde dokuz akçe verilmesi için eline bir de berat verilmiş, fakat memurlara rüşvet vermediği için bir türlü tahsisatını alamamış. Şair nihayet Nişancı Celalzade Mustafa Çelebi'ye ‘‘Şikáyetname’’ diye yazdığı mektubunda özetle,
‘‘Selam verdim rüşvet değildir deyu almadılar,
Hüküm gösterdim faydasızdır deyu mültefit olmadılar’’ demiştir. Osmanlı Devleti'nin en parlak ve en ihtişamlı döneminde bizzat sultan tarafından kendisine tahsisat bağlanan ve bu maksatla eline bir de berat verilen Fuzuli'nin karşılaştığı bu zorluk, o dönemde rüşvetin Osmanlı Devleti'ni içten içe nasıl kemirdiğini gözler önüne sermektedir.
Koçi Bey 1631'de Dördüncü Murad'a sunduğu, devlet idaresine ve teşkilatına dair ilmi ve resmi rapor mahiyetindeki risalesinde, açıktan açığa ve hiç çekinilmeden devlet dairelerinde rüşvet alındığını, ilmi, dini ve hukuki makamların para ile alınıp satıldığını yana yakıla anlatır.
* * *
Halkın ve resmi memuriyetlerde bulunanların iliklerine kadar işlemiş olan rüşveti önlemek için birtakım tedbirler alınmış, fakat buna rağmen bu hastalığın toplumdaki yıkımı etkisiz hale getirilememiştir. Günümüz hayatında çoğu kez ikili ilişkiler çerçevesinde kalan ve haricen muttali olunması hemen hemen imkánsız olan rüşvet salgınını önlemenin yolu eğitim, sorumluluk duygusu ve hepsinin başında Allah korkusudur.
‘‘Adalet mülkün temelidir’’ yaftasını arkasına asan hákimin, bir gün onu karşısında bulacağını unutmamalıdır.
Çok şükür ülkemizde adaleti ikame eden değerli hákimlerimiz var.
Onlara minnettarız.
SORALIM ÖĞRENELİM
Tüyleri almak için epilasyon caiz midir?
Zeynep KONAK İSTANBUL
Epilasyon, iğne vb. ile tüy diplerinin yakılması ve tüylerin tekrar çıkmasının önlenmesi operasyonuna verilen addır. Özellikle yüzlerde ve hormon bozukluğu gibi sebeplerle anormal olarak biten kıllarda uygulanıyor. Kadının yüzünde anormal olarak biten, onun tabii görünümünü bozan kılları yolmak ve onu normal fıtratına getirmek için yapılmasında bir sakınca yoktur. Nitekim güzelleşmeyi (makyajı) seven genç bir kadın, Hz. Aişe'ye gelerek ‘‘Alnımdaki tüyleri yolabilir miyim’’ diye sordu. O da, ‘‘Seni rahatsız eden şeyleri giderebildiğin kadar gider’’ dedi. (Nevevi XIV/354; İbn Hacer, X/378)
Abdestsiz kelime-i şahadet getirebilir miyim?
Macit TÜRÜN
İZMİR
Abdestsiz kelime-i şahadet getirebileceğiniz gibi, Kuran da okuyabilirsiniz.
Ayağım sakat, cuma namazına gitmesem olur mu?
Satılmış YILMAZ
ADANA
Camiye gidemeyecek derecede ayağı sakat olan, gözü görmeyen kimseye cuma namazı farz olmaz. Şayet kılarsa o günün öğle namazı düşer.
Çok şişmanım. Namazda oturup kalkamıyorum. Namazımı oturarak kılıyorum, bir mahzuru var mı?
Aytaç ÜZER
İSTANBUL
Oturarak namazınızı kılabilirsiniz, çünkü mazeretli sayılırsınız. Bir mahzuru yoktur. Ayrıca dinimiz kolaylık dinidir.
Anne ve babanın razı olmamasına rağmen kızları sevdiği erkeğe kaçar ve dini nikáh kıydırırsa bu nikáh geçerli olur mu?
Ahmet ÖZKÖSEMEN ANKARA
Kız ergin değilse, nikáhı geçerli olmaz. Ama kız erginse ve nikáhlandığı erkek dengi ise, baba ya da veli izin vermese ve nikáhı onaylamasa da nikáh geçerlidir. Fakat Şafii mezhebine göre velinin bizzat bulunup onaylamadığı nikáh geçerli değildir. Resmi nikáhı da yapmanız lazım.
Bir TV kanalında ilahiyat profesörü, ‘‘Camilerde yer alan minber ve kürsü geleneğinin katmerli bidat’’ olduğunu söyledi, bu doğru mu?
Nurettin YEŞİLYURTOĞLU
ANKARA
İslam kültüründe önemli bir yere sahip olan sahih hadis kaynaklarında Hz. Peygamberin konuşmalarını yapmak üzere önceleri hurma kütüğünü, daha sonra da basamakları olan mescit yüzeyinden birazca yüksek bir mekánı minber olarak kullandığı rivayet edilmektedir. Bu örnek cami mimarisinde minber uygulamasının temelini teşkil edecek nitelikte bir argümandır. Dolayısıyla kürsü ve minberi bidat olarak nitelendirmek doğru değildir.