Dinler arasındaki gerçek ve ortak esas: Tevhid

KUR'AN'ın üzerinde yoğunlaştığı en önemli ve öncelikli konu hiç şüphesiz ‘‘Allah'ın varlığını ve birliğini’’ yani ‘‘Tevhid’’i anlatmaktır. Kur'an, Allah'ın varlığını ve birliğini anlamakla başlar ve onunla son bulur.

Yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim, Allah'ın birliği inancına gerçek anlamını yüklemiş ve her peygamberin bu itikadı öğrettiğini ve bütün dinlerin bu esaslı itikada dayandığını bildirmiştir. Her peygamberin gönderildiği millete ilk sözü, ‘‘Allah'tan başkasına kulluk etmeyin, çünkü ben sizin elem verici bir günün azabına uğramanızdan korkuyorum’’ (Hud, 26, 84) demek olmuştur. Bunun anlamı da ‘‘Tevhid’’dir.

Yani bütün peygamberler evrensel bir akide olarak insanlara bu inancı tebliğ ve telkin etmişlerdir. Bu vakıa Kur'an-ı Kerim'de şöyle açıklanmıştır: ‘‘Ey Muhammed, senden önce, hiçbir peygamber göndermedik ki, 'Benden başka Tanrı yoktur, o halde bana kulluk ediniz' diye vahyetmiş olmayalım.’’ (Enbiya, 25) Fakat yine Kur'an, bu itikada her dinde şirk karıştığını haber vererek, İslam'ın bu itikada asıl saffetini vermiş olduğunu ve bütün insanların bu esas itikada sarılmaları gerektiğini, insanların ancak bu tertemiz itikada sarılmak sayesinde anlaşılabileceklerini ve kurtuluşa erebileceklerini beyan etmiştir.

* * *

‘‘De ki: Ey kitap ehli, gelin aramızdaki ortak bir sözde birleşelim: Yalnız Allah'a kulluk edelim, O'na hiçbir şeyi ortak koşmayalım. Allah'ın dışında kimimiz kimimizi Rab edinmesin.’’ Eğer yüz çevirirlerse, ‘‘Bizim Müslüman olduğumuza şahit olun deyin.’’
(Al-i İmran, 64). Bu ayet yeryüzünde bütün milletlerin çeşitli dinlerdeki ortak esasları bularak anlaşmalarını istiyor ve asıl ortak esasın, insanlık álemi tarafından kabul olunacak dinin başlıca itikadı olduğunu ifade ediyor. Dinler arasındaki gerçek ve ortak esas, bütün peygamberler tarafından bildirilen tevhid itikadıdır. Onun için Kur'an-ı Kerim her şeyden önce, bu itikadı tüm berraklığıyla ihya etmiş ve onu bütün kemali ile yaşatmıştır.

Tevhid (Allah'ın birliği) akidesi, yeryüzündeki bütün dinler arasında ortak esas ve insanlar arasında anlaşmayı sağlayacak en sağlam temeldir. Bu temel bütün ruhani bilgilerin ana kaynağı ve ruhani gerçekleri kavrayışın esas dayanağıdır. Bütün ahlaki erdemlerin ve yararlı faaliyetlerin temel taşıdır. Bu itikada sarılanlar, yanılabilirler ve birtakım suçlar işleyebilirler. Fakat yargılayıcı ve esirgeyici kudretin kendilerini muhafaza ettiğini ve kurtardığını, onları af ve mağfiretiyle her zaman destekleyip ayağa kaldırdığını ruhlarının derinliklerinde hissederler. Yeter ki, bu itikat, ruhlarında bütün netlik ve samimiyetiyle yaşasın ve içlerini aydınlatsın.

* * *

Kur'an-ı Kerim'in tevhid inancını yaymaya başladığı dönemde dünya türlü türlü karanlıklar, sapıklıklar ve şirk içinde yüzüyordu. Şirk bütün dünyayı kaplamış ve insanlığın ruhunu bozup çürümeye uğratmıştı. Bu yüzden Hz. Peygamber (s.a.s.) her şeyden önce şirke karşı amansız bir savaş açmış ve onun kökünü kurutmak için mücadele vermiştir. Nitekim O'nun Mekke'de yaşadığı on üç yıl içinde bütün gaye ve hedefi şirke karşı açtığı savaşı tamamlamak ve bu yolda insanların kurtuluşu anlamına gelecek nihai neticeyi almaktı. İnsanlığın en büyük kurtuluş savaşı bu savaştı. Çünkü O'nun alacağı bu önemli sonuç, ruhları körelten, dimağları çürüten, ayakları zincirleyen, kısaca insanlığı geriliğe mahkûm eden bütün engelleri ortadan kaldıracak ve insanlık gerçek anlamda hürriyete kavuşacaktı.

SORALIM ÖĞRENELİM

Adak kurbanının etinden adak dileyen kişi yiyebilir mi?

Halil Acar-Artvin

Adak kurbanının etinden, adağı yapan kişinin yemesi caiz olmadığı gibi, babası, nineleri, dedeleri, çocukları ve dinen zengin sayılan kimseler yiyemezler. Adak kurbanının etini bu sayılanlar dışında kalan ve fakir olan kimseler yiyebilirler.

Kutup bölgesinde namaz nasıl kılınır?

Yusuf Gülmez-İngiltere

Namaz vakitlerinin tamamının veya birkaçının teşekkül etmediği kutup bölgelerinde namaz, oruç gibi vakte bağlı ibadetler, o bölgelere en yakın ülkelerin vakitlerine göre takvim ve saatle takdir edilmek suretiyle kılınabilir.

Borç para alarak umreye gitmenin bir sakıncası var mıdır?

Ahmet Uğuroğlu-Hollanda

Umre nafile bir ibadettir. Borç para alarak umreye gitmek doğru olmaz.

Kardeş çocuklarının evlenmesinde dinimizce bir sakınca var mıdır?

Gülbahar Serten-Diyarbakır

Kardeş çocuklarının (dayı, hala, amca) birbirleriyle evlenmeleri dinen caiz olmakla birlikte, uygun olan yakın akraba ile evlenmemektir.
Yazarın Tüm Yazıları