Paylaş
- E buraya çakıl dökmüşler, nerede ateş?
- Ne ateşi?
- Deniz kenarına böyle bir alan yapılmışsa orada hemen ateş yakıp tek gitarla müzik yapmak icap eder. Az dur, yarın öbür gün görürsün.
Yürüyüşümüzde eşbaşkanım gerçekten haklı bir noktaya parmak basıyor. Ateş başında tek gitar yıllar boyunca türlü türlü şakaya malzeme olmuş, buna rağmen üreticisi bol olan geleneksel bir kültür faaliyetimizdir. Biliyorsunuz işte, ‘Akdeniz akşamları bir başka oluyor’ şekli... Kalabalık ortamlarda kendi müziğini başkasına dinletme meselesi bana hep biraz sıkıntılı gelir. İstemezsen dinlemezsin, “Amatör sanata ters gitmeye gerek yok” diyeceksiniz. Ama o işler öyle olmuyor işte. Misal ben istemediğim halde yan komşumun müziğini gecenin ilerleyen saatlerine kadar dinliyorum, karşı çaprazda bir apartman var, orada da müziğine güvenen bir kardeşimiz var. Onunkini de el mahkûm dinliyorum... Yürüyüşe çıkıyorum, arkamdan gelen bisikletine hoparlör takmış vatandaşın müziğine de yakalanıyorum. İki nefes alalım, deniz kenarında biraz oturalım dersem sahil mahalline hoparlörüyle gelmiş arkadaşların müziğini dinliyorum… Ben sizin müziğinizin neden zorunlu ve aralıksız muhatabı oluyorum?
Özellikle bluetooth hoparlör işi bu oyunu tam anlamıyla değiştiren bir keşif oldu. Eskiden çayırda, çimende, sahilde oturduğunuzda, müzik dinlemek istemiyorsanız en azından sadece gitar çalabilenlerden kaçınmanız gerekiyordu. Gitarı ve ateşi uzaktan görebiliyor, mesafenizi ayarlayabiliyordunuz. Şimdi kimin cebinden hop diye bir hoparlör çıkacağını öngöremiyor ve “Bu akşam dolunay varmış, görebileceğimiz bir yere gidip baksak mı?” diye çıktığınız yolda kendinizi Duman’ın eski albümlerini dinlerken bulabiliyorsunuz. Ayrıca denkleme taşınabilir sehpa ve sandalyeler de eklenirse iş de müzik de rakı masasına dönebiliyor. Açık havada sessiz sakin iki dakika oturayım derken bir anda Müzeyyen Senar...
‘Müşteriler böyle istiyor’ diyorlar
Daha bunun kapının önünden telefonla çaldığı müziğe yüksek sesle eşlik ederek geçeni var, aynı telefonu mekân masasında, mekânın müziğinden bağımsız müzik yapmak için kullananı var, arabasından yayın yapan var, tek müşteri olduğun mekânda arkadaşını duyamayıp “Biraz kısabilir miyiz?” deyince “Müşteriler böyle istiyor” cevabını aldığın mekâncısı var, var oğlu var...
Peki bu kadar sıkılmışım, hiç muhatabına bir şey diyor muyum? Genelde demiyorum. Çünkü müziğine laf etmek insanları genelde kızdırıyor gördüğüm kadarıyla. En son bindiğim takside “Radyoyu kıssak olur mu?” soruma “20 lira veren kendini arabanın sahibi sanıyor, Allah belasını versin böyle mesleğin” diye cevap gelince buna kanaat getirdim. İnip yürüdüm yolun gerisini. En azından yüksek müzik yayını yapan varsa da yanından geçip gidebiliyorsun öyle olunca.
Paylaş