Paylaş
Evde olmakla ilgili çok büyük bir sıkıntım olmadığını söylemiştim. Ancak bu evden çalışma konusunun bazı tuhaflıkları var. Tamam aslında bir yandan ofiste ne kadar fazla zaman geçirdiğimizi fark ettik. Yan toplarla profesyonelce vakit geçirdiğimiz sürelere artık ihtiyacımız yok. Çünkü nasıl olsa evdeyiz. Gerçi böyle olunca işi savsaklamanın da bir zevki kalmadı. Savsakladığımız her dakika ev işlerine gidecek süreden çalıyor. Ama asıl sorun başka yerde.
Mesela günlük iş yüküne çocuklar, onlar yoksa evcil hayvanları eyleme gibi bir kalem eklendi. Misal ben her saat başı kalkıp patili kardeşimizle bir beş dakika ip çekiştirmece oynamak durumundayım. Aksi takdirde bir online toplantının ortasına bomba gibi düşebiliyor. Siz tabii çocuklarınıza bazı küçük işleri kilitleyerek istihdam yaratıyorsunuzdur. Tüylü dostların o taraklarda bezi yok. “Bana bir su getirsen eline mi yapışır” deyince boş boş bakıp sonra tenis topu getiriyor. Bir kere geldi mi de elinden kurtuluş yok.
Çalışırken bu kadar toplanmıyorduk!
Sonra kafama takılan başka bir konu daha var. Biz ofiste çalışırken bu kadar çok toplantı yapıyor muyduk? Bana sanki yapmıyorduk gibi geliyor. Zoom’dan Skype’a, Skype’tan WhatsApp’a, WhatsApp’tan Jitsi’ye zıplayıp duruyorum. Bu toplantılar bir açıldı mı da kimsenin kapatası gelmiyor. Galiba toplantı da işe dahil olduğu ve oradan çıkarsak gerçekten çalışmamız gerekeceği için hepimiz artık bornozla katılma noktasına kadar gevşediğimiz bu internet görüşmelerinin bağımlısı olduk. Ofise döndüğümde iş arkadaşlarımı daha az göreceğim için şimdiden seviniyor, o günlerin hayaliyle yaşıyorum.
Aile içi konular da karıştı tabii. Geçen sosyal medyada gördüm, insanlar eşlerinin toplantılarına kulak misafiri olunca kullandıkları jargon çok canlarını sıkmış. Gerçekten de insanın eşini “Aksiyon alalım”, “Hepimiz aynı sayfada mıyız, onu anlamak için soruyorum” falan diye konuşurken, “Kapatmadan son bir kere daha notlarımızın üzerinden geçelim isterim” cümlesiyle toplantıları yarım saat uzatırken duyunca, büyük canı sıkılıyor. İş ortamlarında sinir olduğum, önümdeki deftere not alıyormuş gibi yaparken aslında ‘emekliliğe kaç yılım kaldıydı’ hesabına düşmeme sebep olan o kişi aslında benim karımmış hissi salgının kendisi kadar büyük bir şok. Ofis içi ilişkiyi yasaklayan şirketlere şimdi hak veriyorum. Bir bildikleri varmış.
Partner iş arkadaşı!
Ev ofiste herkes için yeterli metrekare yok. Birinin alt katta, birinin üst katta çalışması iyi olabilirdi ama bizimki gibi apartman dairelerinde bu ihtimal dışı. Biri mutfakta, biri salonda çalışabilir. Evde çocuk varsa çocuklar salonda olacak, biri mutfakta çalışacak, diğeri de yatak odasında boşanma evrakını dolduracak ki mahkemeye gidilebildiğinde vakit kaybı olmasın. Ayrıca insan partnerini gün boyu iş arkadaşı olarak algılayınca akşam yemeğini kimin hazırlayacağı gibi günlük konuları da normal akışında halledemiyor. “Çamaşırlarla ilgili bir toplantı set edelim” gibi şeyler söyleyesi geliyor.
Tabii insan her şeye alışıyor.
Biz de şu aralar ev halkı olarak oturduk ikinci çeyrek performans değerlendirmesi kapsamında birbirimize ne not vereceğimizi düşünüyoruz mesela...
Paylaş