Biz zaten normal değildik!

Normalleşmeye hiçbir itirazım yok ama farkı kapatmak için iki kat ‘normal’leşmeye çalışıyoruz gibi geliyor bana. Kaldı ki manzaraya bakınca ‘Eski normalimizde bazı sorunlar vardı tabii’ diye de düşünmeden edemiyorum.

Haberin Devamı

Biz zaten normal değildik
Biraz kafam karışmaya başladı. Sağlık Bakanı’nı dinliyorum “Maske takın, sosyal mesafeyi koruyun” diyor. Markette maskeyi çenesine takmış amcaya soruyorum, “Çok sıcak, bu havada takılmaz” diyor. Sağda solda “İsveç bir şey yapmadı işte” diyen de var, “İnsanlar psikolojik olarak çok zor bir dönem geçirdi. Toplumsal konularda büyük fedakârlıklar bekleyemezsin” diyen de...

Kendimizi, milletimizin İsveç konusundaki bilgisine ve “Bırakınız yapsınlar” yaklaşımına mı bırakacağız, Sayın Bakan’ın ısrarlı uyarılarına mı? İsveç konusundan pek anlamıyorum ama başkentlerinin nüfusunun aşağı yukarı Yenikapı kadar olması ve “Şunlara dikkat edin” denildiğinde dinlemeye meyilli bir ulus izlenimi yaratmaları bu teze olan güvenimi güçleştiriyor.

Haberin Devamı

Bir de şöyle bir şey var: Normalleşiyoruz; iyi güzel de bizim normalimizde de bazı sıkıntılar vardı. Kamusal alan kullanımında bencilliğimizden taviz vermiyorduk. Şimdi sadece ona dönmekle kalmayıp arada bunları yapamadığımız dönemin açığını da kapatmamız gerekiyormuş gibi davranıyoruz. Normalleşirken normalimizi yakalayıp geçtik, ‘yeni anormal’ diye tanımlanabilecek bir yere gidiyoruz gibi.

Örneğin, sahillerde akşamları halay, parti, bir şeyler oluyormuş, ben onu bilmem. İnternetin yalancısıyım. Ben sabah sahilcisiyim. Bu aralar, her sabah, akşam sahilcilerinin arkalarında bıraktıklarının üzerinden atlaya atlaya yürümeye çalışırken “İnsanlar çok sıkıldı, tabii ki kırık şişelerini, midye kabuklarını ve muhtelif çöplerini çimenlerde bırakacaklar. İki ay yapamadılar bunları, sonuçta kolay değil psikolojik olarak” diye söyleniyorum. Midye dolma kabuğu bırakmış arkasında bir torba, normalini sevdiğim!

Sahil normalleşmeleri bu durumda. Mangal da dönmüş, ki kendisi aslında salgından önce yasaklanmıştı hesapta, gerçi tutmayacağı belliydi. Beni asıl şaşırtan mangala normalde bu kadar düşkün olmayanların bile delirmesi oldu. Bir arkadaşımı aradım ne yapıyorsun diye, “Sahile mangala gittim, oradan dönüyorum” dedi. Telefonda bir süre sessizlik olunca ona da bir saçma geldi yaptığı muhtemelen. “Vallaha ben de bilmiyorum, bir an gaza geldim” diye ekledi.

Haberin Devamı

Bu arada geldiğimiz noktada da onun sahilde dip dibe mangal yapması değil, benim bunu yadırgamam tuhaf oluyor. Haftada üç ocakbaşı daveti alıyorum. Reddedince “Aşırı huylusun” diyorlar. 

Hayatın sahiller dışında kalan alanlarında da maske işini de sosyal mesafe işini de iyice yalan ettik gibi görünüyor. En fazla koltuğun arkasından dolaşıp bağlıymış gibi görünen emniyet kemeri kadar ciddiye alıyoruz.

Korona polisi olmak istemem ama...

Şimdi aslında bu kadar lafın sonunda burada kimsenin başına ‘korona polisi’ kesilmek istemiyorum. Bakan ve uzmanlar ‘normalleşirken abartmayın’ demese ben de “Aman herkes ne yaparsa yapsın, bana ne!” diyeceğim. Ama bakan her gün tweet atıyor, hatta son zamanlarda “Gençler beni anlamıyor, ‘boomer’ gibi görünmeyeyim” diye esprili bir dil kullanıyor ama o ne derse desin çocukların, insanların, hayvanların gezdiği yerde kırık şişe bırakmamayı akıl edemeyen adama halay da çekmeyiver kısmını anlatabileceğimizden zaten ümitli değilim.

 

Yazarın Tüm Yazıları