Terörist kocanın varlığı gerçekten yeni bir bilgi mi?

İnsanların her alanda güvenlik denetiminden geçtiği bir ülkedir Türkiye.

Haberin Devamı

Örneğin her askere celp döneminde, askerlik şubelerine başvuranların dosyaları MİT’e gönderilir. Kamuda işe alınacaklar için de aynı soruşturma yapılır.

TRT’de çalışırken, önüme böyle dosyalar gelir ve işe alınacak kişinin soyunun sopunun ve çevresinin incelendiğini görüp, şaşırırdım.

Bu durum herhalde milletvekili adayları için de geçerli ki, mesela Liberal Demokrat Parti adaylarından bazılarının kimlik bilgileri eksik diye, bazı bölgelerde parti seçime katılamadı.

Ama bu arada garip durumlar da var.

Şimdi hangi gazeteyi açsam ve hangi haber sitesine girsem, bir DTP’li kadın milletvekilinin eşinin aranan kanun kaçağı olduğu ve halen bölücü örgüt kadroları arasında bulunduğu, fotoğrafları ile haber yapılıyor.

Bu bilgiler ve fotoğraflar herhalde bu hanım aday olduğu sırada da istihbarat örgütlerinin elinde vardı. Bunlar o zaman medyaya verilseydi, bu hanım belki aday olamayacaktı.

Haberin Devamı

Herhalde “terörist koca”ya ait istihbarat, Erdoğan-Bush uzlaşması ertesinde Amerikan uydu gözlemesi sayesinde aktarılmadı bize.

Neden beklenildi?

“Zamanlama”yı kim, hangi hesaplarla belirliyor?

Hatırlayın… Bir dönemde de Tayyip Erdoğan’ın eski video bant kayıtları bir anda televizyon kanallarını nasıl sarıvermişti.

ŞAKA

Ya gerçek değil ya da başkasının gerçeği…

Otomobiline çok düşkün ve malı çok kıymetli bir arkadaşımız, araca bineceklerin kilolarını sorar ve bineceklerin toplam kilosu aracın el kitabındaki azami yük taşıma rakamını geçmişse, “Binemezsiniz” derdi.

Bir gece eğlence dönüşü onu beklemeden araca doluştuk. Aramızdan biri şakacıydı:

- Herhalde otomobil “acaba sahibim beni başkasına mı sattı” diye düşünüyordur, dedi.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın Kürt realitesine ilişki yeni açılımını duyan kulakları da, belki “sahibimiz bizi başkasına mı ödünç verdi” diye kuşkuya düşmüşlerdir.

Kağnıdan inip kent trafiğine uyum göstermek zaman alacaktır…

Kentli yaşamın en ağırlıklı olgularından biri de trafik.

Köylülükten kentliliğe geçilirken insanların en zorlandığı alanlardan biri de trafik kurallarına uyum göstermektir. Neticede boş bir kır yolunda saatte 3 kilometre hızla giden bir kağnı arabasından inip, dolu bir trafikte saatte 100 kilometre ile giden 2 tonluk bir aracın durabilme mesafesini kestirmek veya diğer araçların varlığına anlık reflekslerle uyma becerisini gösterebilmek, kolay değildir.

Haberin Devamı

Araç sayısı hızla artarken yolların aynı hızla artmadığı İstanbul’da, köylü sürücüler trafiği gerçekten zorluyor.

Örneğin araçların tampon tampona ilerlediği bir yolda, önünüzdeki aracın sürücüsü yanındaki veya arka koltuklardakiler ile konuşurken onlara bakıyor ve bu sırada araç ya duruyor ya da sürücü hangi yöne bakıyorsa o tarafa doğru yöneliyor. Bu kişi bir kağnıyı sürse, herhalde bu davranışı sorun yaratmaz. Çünkü yola hakimiyeti zaten kağnıyı çeken öküze bırakmıştır sürücü.

Oysa otomobil kullanmayı o anda ikincil bir uğraş gibi gören sürücünün diğer araçların hızına uyumsuzluğu yüzünden önündeki araçlarla arasında en az iki araçlık mesafe oluşuyor.

Haberin Devamı

Her araç bu şekilde önünde boşluklar bırakarak ilerlese,bir kilometrelik yoldaki sıkışıklık, herhalde 4-5 kilometrelik bir mesafeye uzayacaktır.

 

Ehliyet değil nüfus kağıdı...

 

Nitekim mesela Fatih Köprüsü gişelerine uzanan alandaki dar boğaz cehenneminden geçip köprünün şeritlerine girebildiğinizde, araçların sanki biraz evvel o sıkışıklığı yaşamamış gibi ağır ağır gittiklerini görüyorsunuz.

Tabii trafikten sorumlu kamu kuruluşları da, bu tür durumları tribünden seyrediyor bu arada.

Maslak’taki oto sanayi sitesinden geri dönüşü sağlayan bir alt geçitli kavşak geçen yıl bir ayda yapıldı. Sonra bu kavşağın bir ucu kapatıldı. Şimdi dört koldan gelip iki yönde Büyükdere Caddesi’ne çıkmak isteyen araçlar, her akşamüstü, 300 metrelik mesafeyi bir saatte geçebiliyor. Ne belediye var ne de trafik polisi var burada.

Haberin Devamı

Düz vitesli araçta cep telefonu ile konuşarak viraja girenler, oto-yolda sinyal kullanmadan sürekli şerit değiştirip “joy-driving” yapan sörfçüler, aklına gelen yerde durup aracını park edenler, siz trafik akışını izlerken yanınızdan güvenlik şeridini kullanarak hızla geçenler günlük yaşamın parçaları.

Birkaç kuşak sonra bu durumlar herhalde değişecektir.

Kentliliğe geçiş bir kuşakta olamıyor neticede. Bazıları için sorunun kaynağı sürücü ehliyetinde değil nüfus kağıdındadır.

Yazarın Tüm Yazıları