Paylaş
Son olarak Erdoğan kendisini "Barzani ağzıyla konuşuyor" diye suçlayan Baykal’ı, "Karakterinin gereğini yerine getiriyor” diye cevapladı. Baykal da , "Beni bırakın herhangi bir vatandaşımızın karakteri, ahlakı, dürüstlüğü konusunda söz söyleyemeyecek olanların başında bizzat Başbakan vardır” sözleriyle cevabını iletti.
Türkiye’de yazılı hafıza olmadığı için, yeni kuşaklar bu tür atışmaların ilk kez olduğunu düşünüyor ve herhalde karamsarlığa kapılıyorlardır. Oysa yaşı 30 civarındaki Türkler bile, “Biz bu filmi defalarca gördük” diyerek, bu tür atışmaları yarım kulakla dinliyorlardır.
Biz bugün yeni kuşakların karamsarlığını gidermeye yardımcı olur ümidiyle, yakın geçmişteki bir seçim öncesinde (1979’un 14 Ekim seçimleri) siyasi liderlerin birbirleri hakkında neler söylediklerini hatırlatalım.
Hükümetin başı
- Hükümetin başı bölücülük yaptı. Türk devletini ülkeye sadakatle bağlı Doğu’daki vatandaşlara jurnal etti. Bölücü maceracılara cesaret, cüret ve gerekçe verdi. Adalet Partisi Genel Başkanı Süleyman Demirel
- Kanlı elleri ve faşist militanları ile bu hükümeti yıkmaya çalışıyorlar. Başbakan ve CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit
- CHP’nin sınırsız ihtirası ülkeyi bir maceranın eşiğine getirmiştir.Tetik çeken parmakların manevi sorumlusu, memleketin her köşesine kan sıçramasına sebep olan laf ebeleridir. Süleyman Demirel
- Bazı kişiler gençleri cinayete teşvik ediyor. Bu kişilerin cezaevine girenlere “Siz korkmayın, bu hükümet düşecek siz kurtulacaksınız” şeklindeki mektupları elimizdedir. Bülent Ecevit
- Hem gidecekler, hem de kırıp döktüklerinin hesabını verecekler. Millet bunların kötülüklerini unutmayacaktır. Süleyman Demirel
- Bazı siyasi kesimler ve iş çevreleri hükümet bunalımı çıkarmak, hükümet bunalımını rejim bunalımına çevirmek tertip ve çabası içindedirler. Bülent Ecevit
Zalimin uşağı
- Yolsuzluklar ayyuka çıkmış, milletin geleceğine olan güveni sarsılmıştır. Zalimin uşağı olanlardan hesap sorulacaktır. Bu hükümet Türk milli eğitimini her vicdan sahibini dehşete sevk edecek hazin ve elim bir duruma düşürmüştür. Süleyman Demirel
- Bunlar CHP’yi hükümetten indirebilmek uğruna demokrasiyi yıkmayı bile göze almaktadırlar. Vurguncu yazıhanelerinde, otel lobilerinde hazırlanan tezgahları, Türk halkı tarlalarda, fabrikalarda bozacaktır ve 14 Ekim seçimlerinden CHP de, hükümet de, halk da güçlenerek çıkacaktır. Bülent Ecevit
Görüldüğü gibi Türk demokratik siyasetinin eğitim sistemi “Benin oğlum bina okur; döner döner yine okur” çizgisi ve “Dön baba dönelim, hacılara gidelim” felsefesi üzerindeki süreçte ilerliyor.
Siyasi atışmaları karamsarlığa düşerek izlemek yerine, 1990’larda Demirel’in cumhurbaşkanı ve Ecevit’in başbakan olduklarını hatırlayalım. Ve siyasetin profesyonellerinin birbirlerini yıpratma çabaları arasında biz de yıpranmayalım.
ŞAKA
Yıldızların altında…
Hava Harp Okulu Komutanlığı Havacılık ve Uzay Teknolojileri Enstitüsü (HUTEN) tarafından düzenlenen "Uluslararası Uzay Teknolojilerindeki Son Gelişmeler Konferansı-RAST 2007" başlıklı konferansın açılışında, Harbiye Askeri Müze Mehter Bölüğü de bir gösteri sunmuş.
Bari sonra da Devlet Klasik Korosu “Biz Heybeli’de her gece mehtaba çıkardık”ı seslendirerek, Uzay Konferansı’na yumuşak geçişi sağlasalardı.
Küçük değil derin parti
Emre Aköz de, Bülent Orakoğlu’nun Timaş Yayınları’ndan çıkan “Ankara’da Gölge Oyunları”na takıldığını yazmış Sabah’ta.
Kitaptan alıntıladığı bölümde“küçük bir partinin genel başkanı” Orakoğlu’nu yemeğe davet ediyor. Amaçlarının hükümeti devirmek olduğunu ve yakın bir zamanda harekete geçeceklerini söyledikten sonra şöyle diyor:
- Ben bir iki ay sonra başbakanım. Şu andan itibaren bizim dediklerimizi kabul ederseniz size devlet içinde önemli görevler verebiliriz...
Biz de şunu söyleyelim. İki ay içinde başbakan olacak zat, “küçük bir partinin” değil, olsa olsa “derin” bir partinin genel başkanıdır.
Paylaş