Paylaş
Dün seçkinci bir toplulukta duyduğum bazı cümlelerden aklımda kalanları aktarayım:
- Bu sigara yasağından ötürü çok mutluyum. İşsiz ve bunalmış insanların tek tesellisi bir sigara yakmaktı. Şimdi onu yasakladığı için, ne Tayyip Erdoğan’a, ne de AK Parti’ye oy verir bu insanlar…
- Bunlar Avrupa’nın kurallarına çok meraklılar ama, sadece yasaklarla ilgili olan kurallara meraklılar. Ceza Yasası’nın 301’inci maddesini değiştiremiyorlar, sadece sigara yasağını reform diye sunuyorlar.
- Hem sigara üretimini teşvik edip daha fazla vergi almaya çalışıyorlar, hem de sigarayı yasaklıyorlar. Madem insan sağlığına bu kadar meraklılar, TEKEL’in sigara bölümünü özelleştireceklerine toptan kapatsalar ya...
Bakalım sırada hangi yasak var
- Önce alkollü içkileri belediyelerin işlettiği lokallerde yasakladılar. Şimdi bütün lokantalarda sigarayı yasaklıyorlar. Bakarsınız sonunda “sigara olmadan içkinin de tadı olmaz” diye, her yerde alkollü içkileri de yasaklarlar.
Bunları tabii ki gülümseyerek dinledim. Daha önce sigara yasağı getirilen bütün ülkelerde bunlara benzer tepkilerin seslendirildiğini biliyordum çünkü.
Artık herkesin bildiği özdeyişi yine tekrarlayayım:
- Hayatta zevk aldığım ne varsa, ya sağlığa zararlıdır, ya yasa veya ahlak dışıdır, ya da şişmanlatır!
1 Ocak itibarıyla Almanya ve Fransa’da barlarda da sigara yasaklandı. Avrupa Birliği’ne üye 27 ülkeden altısında bu çeşit katı sigara yasaklamaları var. Amerika ise bu konuda en katı rejime sahip. New York’ta sokakta ve parkta sigara içmek bile, suç kapsamına giriyor.
Dün Almanya ve Fransa’da yürürlüğe giren sigara içme yasaklarına karşı, bu ülkelerin yerel yönetimleri farklı tutumlar izliyormuş. Örneğin Berlin’in de aralarında bulunduğu sekiz Alman eyaleti, bar ve lokantalar için yasağı altı ayla bir yıl arasında ertelemişler.
İlk kez Hitler yasaklamış
Almanya’da daha önce sigara Hitler döneminde yasaklandığı için, yeni yasağa karşı tepkilersiyasal içerik de taşıyormuş.
Örneğin Portekiz’de de sigara yasağı varmış ama 100 metrekareden küçük bar ve lokantalar yasak kapsamı dışındaymış.
Bizim yasaklar yasalaşırsa bakalım ne gibi durumlar çıkacak ortaya.
Aslında tarihimizde nikotin, kafein ve alkol gibi alışkanlık yapan ve keyif veren maddelerin yasaklanması ilk kez olmuyor. Mesela Osmanlı Padişahı 4’üncü Murad’ın (1623-40) bu konudaki yasakçılığı, yasağı çiğneyenlerin boyunlarının kesilmesi ile efsane olmamış mıdır? Onun bir vezirinin alkol yasağına rağmen Divan’a hep sarhoş katılması ve buna karşı ağzının kokmaması üzerine yapılan soruşturmada, adamın alkolü damardan aldığı anlaşılmıştır.
Buyrun cenaze namazına
4’üncü Murad tanınmamak için derviş kıyafetinde İstanbul’u dolaşırken, Zindankapı’daki bir kahveye girip oturmuş. Kahvedekiler nargilelerinden nefesler çekip, köpüklü kahvelerini höpürdeterek içiyorlarmış. Padişah’ın yanında oturan bir Bektaşi babası, nargilesinden bir nefes çekip, peyke komşusuna “Erenlar, ne canipten gelirsiniz” diye sormuş. Daha sonra sorusunu ilerletip, “İsm-i aliniz ne” demiş. Padşah “İsmim Murad” diye cevap verince Bektaşi kuşkulanmış,
- Bu Murad’ın Hanlığı da var mı, diye sormuş.
Padişah “Evet” cevabını verince, durumun ciddiyetini anlamış. Kahvedekilere dönüp bağırmış:
- Ağalar, buyrun cenaze namazına!
Alkollü içki yasağı
Bu keyif verici maddelerin yasaklanması konusundaki bir başka örnek de, TBMM’nin 14 Eylül 1920’de her tür alkollü içkinin üretimini, ithalini, satın alınması ve kullanılmasını bir kanunla yasaklamasıdır. Buna göre alenen içenlerin veya gizlice içip de sarhoşluğu belli olanların 50 liradan 200 liraya kadar para cezası, 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacakları hükme bağlanıyordu. Memurlar içki içerlerse hem cezalandırılacaklar, hem de memuriyetlerinden olacaklardı; bu cezalar temyiz de edilmeyecekti.
Yasak cumhuriyetin ilanından sonra 5 ay 11 gün daha yürürlükte kaldı. TBMM, "beklenen neticelerin elde edilmediği" gerekçesiyle 9 Nisan 1924’te bu kanunu yürürlükten kaldırdı.
Paylaş