Paylaş
Oysa bırakın gazeteci olmayı, kamuoyunun nabzını yoklama uzmanı olsanız bile, seçimin sonucunu önceden bilebilmeniz pek mümkün değildir. Olsa olsa kendi çevrenizdeki insanların hangi partilere oy verebileceğini bilirsiniz.
En yanıltıcı durum ise, bu yakın çevreye kulak vererek seçim sonucunu önceden bildiğini sanmaktır.
Örneğin kentin merkezinde, Şişli, Nişantaşı gibi semtlerden birinde oturuyorsunuz. Semt camiine ancak cenazeler vesilesiyle gitmektesiniz. Vaktinizin önemli bölümü Kanyon veya Akmerkez gibi mekanlarda geçiyor.
Bu çevrede seçim sonucunu tahmin etmeye çalıştığınızda, AK Parti’nin barajı geçme ihtimalinin çok zayıf olduğu kanısına varabilirsiniz.
Hatırlayın “bu çevre”nin 2002 seçimleri öncesindeki öngörülerini… Kimse AK Parti’nin tek başına iktidar olacağını görebilmiş miydi?
Dalan-Sözen
Aslında gazetelerin başlıklarını atan yazı işleri kadrolarının durumu da aynı. Ben 1960’larda çalıştığım gazetelerde yayınlanan seçim anketlerinde ve yorumlarda, Adalet Partisi’nin kazanacağı ihtimalinin pek az değerlendirildiğini hatırlarım. Anketlerde ve yorumlarda hep CHP kazanırdı. Seçimlerden ise Adalet Partisi galip çıkardı.
Yani çevrenizin eğilimlerine bakarak seçim tahmini yapmayı denediğinizde, öncelikle “Geçen seçimde aranızda AK Parti’ye oy veren var mıydı” diye sormayı unutmayın.
İstanbul’un unutulmaz Belediye Başkanı Bedrettin Dalan’ın 1989 yerel seçimlerdeki yenilgisi, seçim tahminleri tarihinin en büyük fiyaskosu değil midir? Bütün kamuoyu nabzını yoklama şirketleri de, gazeteler de Dalan’ı çok büyük farkla seçimin galibi ilan etmişlerdi. Bir anlamda seçim yapılmasa da olur gibi bir anlayış vardı kamuoyunda.
Seçime bir hafta kala aracıma benzin alırken, pompadaki görevliye “Kim kazanır belediye başkanlığını?” diye sordum. Adam “Dalan dışında herkes kazanır, çünkü ANAP’ın nefesi tükendi” dedi.
Düşünün ki o seçimde Bedrettin Dalan kaybetti ve Nurettin Sözen Belediye Başkanı oldu.
Bölenler fazla
22 Temmuz seçimlerinde AK Parti ve CHP’nin barajı geçecekleri kesin. Bu tahmini seslendirdiğinizde, seçim sonuçlarını tahmin etmekonusunda hata yapmamış olursunuz.
Seçim kampanyalarının yaşandığı bu dönemde Genç Parti’nin çok konuşulduğunu, MHP’nin ise yükselen milliyetçiliğin rüzgarına yelken açtığını gözlemlemeniz gerekir. Ama aynı zamanda bu iki partinin birbirlerinin böleni olduklarını da unutmamalısınız.
Aynı şekilde bağımsızlar CHP’nin, Saadet Partisi de AK Parti’nin böleni olacaklardır.
Bir de bu seçime AK Parti’nin “iktidardaki muhalefet” konumunda girdiğini unutmayın. Bu konumun, geçen seçimde AK Parti’ye oy veren tabanı kilitlemiş olması ihtimali fazladır.
Ne diyebiliriz ki? Seçmen en doğru kararı verecek ve herkes de bu karara saygılı olacaktır sonuçta.
ŞAKA
Al birini vur ötekine…
Şimdi siyasi moda, Bülent Arınç’a vurmak ve Abdüllatif Şener’i övmek çizgisine oturdu. Cumhurbaşkanı Sezer de, kendisi ile görüşmek isteyen Şener’e 20 dakika içinde randevu vermiş.
Ama bu da bir modadır neticede.
Modanın yeni çizgilerini 23 Temmuz günü göreceğimizi hiç unutmayalım.
Her şeyin fiyatı artıyor…
Antepli efsanevi sinemacı Nakıp Ali bilete zam yapınca belediye zabıtası gelmiş, “Koltukları maroken mi yaptın, sinemaya kalorifer mi koydu?” diye zammın gerekçesini sormuş. Nakıp Ali de “Domatese maroken mi kapladılar, patlıcana kalorifer mi koydular?” diye her şeyin fiyatının arttığını hatırlatmış.
Türk bankalarının yüksek fiyatlarla yabancı müşteri bulmalarını kendi başarılarına bağlayan yöneticilere de Başbakan Erdoğan Nakıp Ali gibi şöyle dokundurdu dün:
- Bakınız Oyak Bank satıldı. Realist bir değerlendirme Türkiye'nin nereden nereye geldiğini gösterir. Beyefendi övünüyor, diyor ki “Biz burayı 37 milyona satamıyorduk ben göreve geldiğimde, şimdi görün bak hangi fiyata satıldı” diyor. Şimdi buradan da kendine pay çıkarmaya çalışıyor. Sen kendine bir şey çıkarma, bu ülkenin iktidarının ekonomik şartları nereden nereye getirdiğine bak, onun bereketidir bu.
Paylaş