Paylaş
Atatürk’ün naaşının 1953’te Demokrat Parti iktidarı tarafından yapımı tamamlanan Anıtkabir’e taşınmasından beri, “Özel Defter”e yaşanılan günlerin bazen bilgi notu bazen de yakınma biçiminde rapor edilmesi, sosyo-politik yaşamımızın vazgeçilmez bir geleneğidir.
Yakın tarihe ilgi duyanlar, O’nun sağlığında yaverleri tarafından tutulan “Atatürk’ün Nöbet Defteri”nin, ölümünden sonra “Özel Defter” ile devam ettiğini fark etmişlerdir. Bu defterden sade tayinleri, terfileri, güven oylamalarını ve darbeleri izlemezsiniz. Aynı zamanda Türkiye’de hangi siyasal eğilimlerin yükseldiğini de görürsünüz.
Cavit Kavak anlatmıştı.. Sol-sağ kamplaşmasının tırmandığı ve Demirel’in Adalet PartisiHükümetinin Başbakanı olduğu 1960’ların sonunda, solcu fikir kulüpleri üyesi gençler, 19 Mayıs’ta Samsun’da başlayan yürüyüşlerini, Anıtkabir’de bitirirler.
Senin polisin ve senin gençliğin
Gençler adına bir sözcü Anıtkabir Defteri’ne sağcı hükümeti Atatürk’e şikayet eden yazıyı yazmaya çalışırken, Toplum Polisi yürüyüşçü gençlere saldırır. Coplar inip kalkmaya başlar.
Defter’in başındaki genç bir yandan polislere direnirken, bir yandan da “Atam, senin polislerin senin gençliğini dövüyor” diye yaşanılan durumu Ata’ya yansıtır.
Anıtkabir’in son olarak CHP’nin kuruluş yıldönümünde yine güncel siyasetin merkezi olduğunu gördük. Mustafa Sarıgül’ün “999”cuları Baykal’ı CHP Genel Merkezi önünde istifaya çağırırlarken, Baykal da partili taraftarları ile Anıtkabir’e gidip, özel deftere şunları yazdı:
- Aziz Atatürk, Sevgili Genel Başkanım, ikinci büyük eserin olan Cumhuriyet Halk Partisi'nin 84. yıldönümünde huzurundayız... Cumhuriyete karşı dışarıdan yöneltilen saldırılar karşısında hep birlikte dirençle durarak bunları etkisiz kılmayı başardık. Bugün yeni bir dönemin içindeyiz. Cumhuriyetimiz içeriden kaynaklanan saldırılara, kuşatmalara karşı da savunulmak durumundadır. Yozlaşmış, içeriği boşaltılmış, biçimsel bir kalıba dönüştürülmüş bir demokrasi anlayışıyla cumhuriyetimiz ve ulusal birliğimiz tehdit altındadır...
Senli-benli ve sizli-bizli
Geçen gün Yeni Şafak’taki yazısında Kürşat Bumin bu “senli-benli” hitaptan hareket ederek, kimlerin Ata’ya ne kadar yakın olduklarını irdelemeye çalışmıştı. Bumin özetle şunları saptamıştı:
- “Özel Defter”e bir şeyler karalamak durumunda olanların bir bölümü Atatürk'e “siz” diyerek hitap ederken, bir bölümü bayağı “senli-benli” sesleniyor. Çok kısa bir araştırma yapınca, Deniz Baykal (“Sana ve eserine..”) ve komutanların (“Asla şüphen olmasın ki...” / “Sana ve eserine...”) Atatürk'e “siz”li hitabı tercih etmediklerini gördüm. (Unutmadan, Arınç da bu kategoriye girenler arasında: “Bize bıraktığın...”) Öte yandan Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan (ve de Ahmet Necdet Sezer) Atatürk ile her zaman “siz”li konuşmuşlar. Ne dersiniz, bu tarz seçimi de tek başına anlamlı mıdır?
Demirel ve Özal
Tabii bir de Atatürk’e nelerin şikayet edildiği konusu da var. Mesela Milliyet’te Can Dündar Baykal’ın Ata’ya demokrasiyi şikayet etmesine değinip, buna karşı Erdal İnönü’nün SODEP kurulurken Defter’e "Türkiye Cumhuriyeti'ni ve demokrasisini sonsuza kadar yaşatma azmini" yazmasını hatırlatmıştı.
Defter’e 12 Eylül'den bir ay önce dönemin Başbakanı Süleyman Demirel’in "Müsterih ol demeye geldik. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ebediyete kadar var olacaktır" ve 1983'te Başbakan seçilen Turgut Özal’ınise "Dün demokrasi tarihimizde yeni bir sayfa açıldı. Demokrasiye geçişte emeği geçenleri milletimiz unutmayacaktır. Senin de dediğin gibi Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir” diye yazdıklarını da okuyabilirsiniz.
ŞAKA
Uzun yaşamak meğer çok kolaymış…
Uzmanlar, daha uzun yaşamak için yapılması gereken 10 önemli maddeyi şöyle sıralamış.
- Çok fazla uyumayın/İyimser olun / Daha fazla seks yapın/Evcil hayvan besleyin/ Kolesterolünüzü ölçtürün/Zengin olun/Sigara içmeyin/ Sakinleşin/Antioksidan alın/ İyi bir evlilik yapın.
Evet. Daha uzun yaşamanın ne kadar kolay olduğunu artık biliyorsunuz.
Yukarıdaki maddelerden birinden, mesela “Zengin olun” maddesinden işe başlayabilirsiniz.
Paylaş