Ölen için zaman durur ve onlar artık karar veremezler…

Siz sayın okurlardan çok sık gelen bir soru tarzı var.

Haberin Devamı

Diyelim ki Türkiye’nin terörle mücadelesi uluslararası bir krize kaynak olmuş. PKK’nın üslenip beslendiği Kuzey Irak topraklarına askeri operasyon söz konusu.

Hemen okur mesajları yağmaya başlıyor ve şu sorulara cevap verilmesi isteniliyor:

- Atatürk bugün yaşasaydı, Irak’a hemen girilmesi kararını verir miydi?

- Turgut Özal yaşasaydı, bu kriz karşısında hangi tür politikalar izlerdi?

Bu soru tarzı sade son kriz konusunda geçerli değil. Anayasa tartışmaları, özelleştirmeler ve her çeşit politik ve ekonomik tartışma konularında, geçmişte yaşamış şahsiyetlerin bugün sağ olmaları halinde ne yapacakları merak ediliyor.

Öncelikle bilmemiz gereken bir ebedigerçek var.

Ölüm ölen için zamanın durması ve karar alabilme sürecinin sona ermesidir.

Haberin Devamı

Ölenin bedeni de, düşünceleri de artık yaşayanların iradelerine teslim edilmiştir.

 

Atatürk Irak’a girer miydi?

 

Dileyen mesela Atatürk’ü istediği gibi sunar, onun sağlığında seslendirdiği düşüncelerinin ve davranışlarının bir bölümünden, kendine uyan bir ideoloji bile üretir.

Oysa yaşanılan alemde ölenin sağlığındaki koşullar değişmiştir. Bunları ancak yaşayanlar izleyebilir ve güncel koşullara uygun yeni çözümleri sadece canlılar üretir.

Geçenlerde deneyimli bir diplomatla son gelişmelerikonuşuyorduk. Şöyle dedi:

- Atatürk Misak-ı Milli sınırlarını Musul’a kadar bilinçli olarak uzatmıştı. Bu şekilde yeni kurulacak Cumhuriyet’in içindeki Kürtlerin de bütünlüğünü amaçlamıştı. Biz 1 Mart tezkeresini reddederek, Misak-ı Milli’deki tarihi iddiamızdan da vazgeçtik.

Bu bir yorumdu neticede.

Bu yorumdan giderek, “Atatürk yaşasaydı, Amerika ile birlikte Irak’a girerdi” denilebilir mi?

Vefat etmiş önemli kişilerin mal varlıkları ve hatıraları ailelerine, yakınlarına intikal eder. Ama onlar adına siyaset üretmek ve “Rahmetli sağ olsaydı böyle yapardı” demek, akla pek sığmaz.

 

Haberin Devamı

Pembe Köşk’e gelmek yasak

 

Örneğin Atatürk’ün sağlığında susturulup hapsedilen Nazım Hikmet’in şimdi “büyük şair” olarak kabul edilmesini, “Atatürk yaşasaydı ne derdi?” şeklinde tartışabilir miyiz?

Veya Atatürk’e suikast iddiasıyla tutuklanıp idamları istenilen Kurtuluş Savaşı paşalarının, İsmet İnönü döneminde bakan olmalarına, “Atatürk ne derdi?” şeklinde yaklaşıyor muyuz?

Kaybından toplum olarak büyük üzüntü duyduğumuz Erdal İnönü Ailesi’ni Cumhurbaşkanı Gül eşi ile ziyaret edip baş sağlığı dilemek istemiş. Milliyet’te Derya Sazak’ın yazdığına göre olay şöyle gelişmiş:

- Baş sağlığı mesajlarını Erdal Bey'in kız kardeşi Özden Toker ile Özden Hanım'ın kızı, eski CHP Milletvekili Gülsün Bilgehan Toker kabul ediyorlar. Çankaya’dan gelen telefondaCumhurbaşkanı Gül'ün, eşi Hayrünnisa Gül ile birlikte İnönü Ailesi’ne taziye ziyaretine yapma istekleri iletiliyordu. Ancak telefondaki yetkililere, Pembe Köşk açısından taziyeyi telefonda kabul etmenin daha uygun olacağı anlatıldı. İnönü Ailesi açısından, Pembe Köşk, cumhuriyetin kurucu önderi Atatürk'ün silah arkadaşı İsmet Paşa'nın evi olduğu kadar "laikliğin" de sembolü bir yerdi. 29 Ekim'de Köşk'te verilen resepsiyon, Türkiye'nin "türbanlı first lady"ye alışmaya başladığının görüntülerini yansıtıyor olsa da İnönü Ailesi Pembe Köşk'ü bu ziyarete açmaya hazır değildi. Cumhurbaşkanı'nın baş sağlığı dileği telefonda alındı. Teşekkür edildi.

 

Haberin Devamı

Erdal İnönü ne derdi?

 

Yazının başında “Ölüm ölen için zamanın durması ve karar alabilme sürecinin sona ermesidir. Ölenin bedeni de, düşünceleri de artık yaşayanların iradelerine teslim edilmiştir” demiştik ya.

İşte bu da böyle bir durumu yansıtıyor.

Erdal İnönü’nün ölümü başı açık ve kapalı herkesi üzdü.

Erdal İnönü sağ olsaydı, kendisi için baş sağlığı dilemek isteyen bir aileyi“Bu eve giremezsiniz” diye geri çevirir miydi bilemiyoruz.

Ama bu kararı Erdal İnönü değil yaşayanlar aldı. Çünkü siyasi tavırları ve hesapları ile onlar yaşıyorlar.

ŞAKA

Barzani haline şükretsin…

Türk basının çeşitli köşeleri birbirleri ile son yılların en gergin ilişkilerini yaşıyor.

Haberin Devamı

Bazı köşeler arasında, Türk-Irak sınırındakinden daha gergin durumlar var.

Barzani bunları da izliyorsa, Ertuğrul Özkök’ün kendisi hakkında yazdıklarının ne kadar hafif kaldığını görür ve haline şükrederdi.

Yazarın Tüm Yazıları