Paylaş
Buna göre sağcı- muhafazakar"Americanthinker.com” internet sitesi yazarı James Lewis, 9 Ağustos günü yayınlanan“Irak’ta Türk Çözümü mü?” başlıklı makalesinde, Türk ordusununsiyasi sistemin yürümediği zaman ülkenin yönetimini ele aldığını, ardından da kışlasına geri döndüğünü belirtiyordu.
Yazıda şu tezler seslendiriliyordu:
-Irak'ta muhteşem demokrasi için alternatif bir plan var. O da, başka ülkelerde olumlu sonuçlar veren, Mustafa Kemal Atatürk'ün 1923'teki agresif reformları ile başlayan Türk çözümü. Bu da, ordunun seçilmiş hükümetlerin garantörü haline gelmesidir. Soru, Amerikalılar tarafından yeniden yapılandırılan yeni Irak Ordusu'nun yeni Irak'ta modernist ve birleştirici bir güç olup olamayacağıdır. Bu belki kabul edilir tek çözüm olabilir. Zira şimdiye kadar Iraklı siyasetçiler parlamenter sistemlerini çalıştıramadılar
Uzun bir makaleden bir bölüm aktardık.
Askeri demokrasi
Bu Amerikalı “Askeri demokrasi”yi Irak’a model olarak gösterirken buna kolayca “Türk çözümü” diyebilmiş. Belli ki ne Türkiye’yi, ne Ortadoğu’yu ve ne de bugünkü dünyayı derinine incelemeye gerek görmüş yazısını yazarken.
Birincisi “Türk çözümü” diye sunduğu model sadece “Askeri demokrasi” veya “Modernleşme”den ibaret değil. Bunun içeriğinde “Kültür ihtilali” benzeri bir olgu da var.
Cumhuriyet’i kuran kadrolar, tarihi, sosyolojisi ve demografik yapısıyla “Yeni bir toplum” modelinin mühendisliğini yapmayı denediler. Bu modelin, toplumun her hücresini değiştireceği varsayıldı.
Ama aradan geçen yılların sonunda, çeşitli farklılıklar içeren tüm öğeleri (din, mezhepler, etnisiteler, ideolojiler, v.b) ile Anadolu mozayiğinin eski yapısını koruduğu anlaşıldı. Örneğin başı örtülü olmak hep vardı ama “Merkez” bunu yok sayıyordu.
Gerek demokrasi, gerek değişim ile dünyanın her köşesindeki gibi siyasal merkez- kaç kuvvetlerinin etkili olması sonucu, bu yapı yeniden kaçınılmaz gerçek olarak gündeme geldi. Bu yapı ithal edilmedi. Hep vardı ama yok sayılıyordu.
Şimdi elimizde “Türk çözümü”nden “Modernleşme” var, “Demokrasi” var, bir ölçüde de “Askeri demokrasi” var. Eğer bundan sonraki gelişmelerde “Askeri demokrasi” ön plana çıkarsa, Irak’ın Türkiye’ye benzemesi beklenilirken, Türkiye Irak’a benzeyebilir. Çünkü demokrasi ile gelen uzlaşma kültürü, artık toplumun birleştirici öğesi.
Irak çözümü
“Türk çözümü”nün Irak’a model olması ise çok zor.
Birincisi “Türk çözümü”nü işgalciler üretmedi.
İkincisi yıl 2007… Bu tarihte Irak’a geçmişini yok saydırmak, Şii ve Sünni gerçeğini, Kürt realitesini belirli süre unutturmak mümkün değil.
En önemlisi de, her ülkenin kendine özgü yapısı olduğunu anlamaları gerekiyor Amerikalı toplum mühendislerinin. Neticede Almanya’da Amerikan işgali demokrasiyi getirdi, Irak’ta iç savaşı getiriyor.
“Türk çözümü”ne kadar “askeri demokrasi” içeriği taşısa da, neticede 1946’dan beri bir ölçüde “sivil demokrasi” de var Türkiye’de. Bunu askerler de özenle korumak zorunda hissediyorlar. Çünkü demokrasi de “Resmi ideoloji”nin ayrılmaz parçası oldu geçen yıllar sonunda.
Hiçbir Türk askeri bu zamanda, Türkiye’de “Irak çözümü”nün yolunu açmak sorumluluğunu üstlenemez artık.
Şaka
Artık sen uyuma!...
Nasereddin Hoca borcunu ödeyemediği için gecelerdir uyuyamıyormuş.
Sonunda bir gün alacaklısına gitmiş ve “Borcumu ödemeyeceğim, artık sen uyuma” demiş.
Kıssadan Hisse: Yapması beklenileni yapamayacak olan herkesin, uykuyu kaçırmak yerine “Bu söyleneni yapmayacağım” demesi aklın ve sağlığın gereğidir.
Yone Minagawa bile öldü…
Dünyanın en yaşlı insanı ve kadını olarak bilinen, 4 Ocak 1893 doğumlu 114 yaşındaki Japon Yone Minagawa ölmüş.
Sonundaherkesin “mutlaka” öleceği gerçeğini vurgulayan bir haber bu. Ama yine de bazıları hiç ölmeyeceklermiş gibi, aç gözlülükten, doyumsuzluktan, hırstan ve kavgadan vazgeçmiyorlar. İlahi piyangonun “Yaşamak” denilen büyük ikramiyesini, har vurup harman savuruyorlar.
Evet. Bildiğimiz evrende hayat olan tek mekan dünya…İnsana tanınan en uzun hayat süresi de şimdilik 114 yıl.
Kamil insan, şairin “asude bahar ülkesi” diye tanımladığı ölümün yerine yaşamı geçirebilendir. Çünkü kefenin cebi olmadığı gibi, musalla taşından daha öteye de bir makam yoktur.
Paylaş