Erdoğan’a teşekkür etmesi gerekenler neden ona karşı?

Başkan Kennedy’nin söylediği gibi “Artık ülkemin bana ne vereceğini değil, benim ülkeme ne verebileceğimi” düşünmenin zamanı gelmiştir.

Bir başka neden de iktidar sahibi olmakla birlikte gelecek şöhret, servet, güç ve itibar gibi nimetlere kavuşmak olabilir. İktidar olmak, hizmet etmeden de şöhret, servet, güç ve itibar getirebilir.

Kısacası siyasette her çeşit nedene sahip portreleri görebiliriz.

Farklı partilerden, farklı ideolojilerden olabiliriz. İktidardaki kişiyi ve partiyi, hiç beğenmeyebilir ve hatta çeşitli nedenlerle onlardan nefret de edebiliriz.

Ama eğer bu kişi ve kadro, siyasetin yüksek ideali olan “hizmet” konusunda kararlı ve başarılı iseler, en azından bir “teşekkür”ü de onlardan esirgememeliyiz.

Teşekkür etmek

Örneğin İsmet İnönü Türkiye’yi 2’nci Dünya Savaşı cehenneminin dışında tutmayı başarmıştır. Ayrıca çok partili demokrasiye geçerek, kendi isteği ile “tek başına iktidar”dan feragat edebilmiştir. Bütün eleştirilecek ve hatta kınanacak uygulamalarına rağmen, İnönü Türk tarihinde bir teşekkürü fazlasıyla hak etmiştir.

Adnan Menderes “halk”ı hem siyasette, hem ekonomide devreye sokmuştur. Türkiye’de bir girişim gücünün varlığı, Demokrat Parti döneminde anlaşılmıştır. Koçlar, Sabancılar, Eczacıbaşılar, o dönemde Türk sermaye kesiminin öncüleri olarak sanayi yatırımlarına başlamıştır. Menderes’in ve Demokrat Parti’nin bütün eleştirilecek ve hatta kınanacak uygulamalarına karşın, onlara da teşekkür borcumuz var.

Süleyman Demirel, siyaset yaşamımızın ihtiyaç duyduğu teknokrat-politikacı (Politokrat) portresi ile barajların, elektrifikasyonun, rakamların önemini topluma benimsetmiştir. O da girişimcinin önünü açmıştır.

Turgut Özal, “değişim mühendisi” figürünü Türk siyasetine tanıtmış, “vizyon” kavramını benimsetmiş, her alanda dünya ile rekabet edilebileceğine hepimizi inandırmıştır.

Recep Tayyip Erdoğan’ı da bu açıdan değerlendirmeyi denememiz gerekiyor.

Kriz sona erdi

Onun başbakanlığı döneminde ekonomik kriz geride kaldı. Ekonomide “yatırım” denilince artık devlet değil özel sermaye yatırımları düşünülüyor. Erdoğan’ın çalışkan olmadığını da kimse söyleyemez.

Ama önce Özal, sonra da Erdoğan döneminde ekonomik güce kavuşan kentli “orta sınıf”, Erdoğan’ın ve AK Parti’nin kimliğinde kendilerini bulamıyorlar. Canan Barlas’ın “Eğreti Burjuvalar” kitabında vurguladığı gibi “meydanlarda Türk bayrağı sallayıp”, kendilerine bir çözüm arıyorlar.

Düşünün ki 2001 krizinde 40 bin bankacı işsiz kalmış, 24 banka batmıştı. Bugün ise Türk bankaları altın değerinde ve bankacılık yükselen değer. Ama bunun için Erdoğan’a teşekkür eden yok. Çünkü Erdoğan ve AK Parti, “herkese açık” değil gibi bir görüntü vermekte.�Toplumda AB’ye üyelik projesinin içeriğinin (Liberallik, laiklik, sivillik, dünyalılık, vb.) yürekten benimsendiğinin kanıtlanması bekleniliyor.

Evet… Erdoğan’a da teşekkür borçluyuz. Ama Erdoğan da, bunca hizmetine rağmen, bu hizmetten yararlananların bile kendisine karşı neden ürküntülü yaklaştığını herhalde düşünmelidir.

ŞAKA

İyi ki doğdun Çetin Altan

Hepimizin ustası Çetin Altan, bir yaşına daha bastı.

Aslında bu coğrafyada yazarlığı meslek olarak seçtiği için, geride kalan 81 yılın her gününde bir yaşına daha bastığı kesindir.

Dileriz daha uzun yıllar üzerlerine basa basa nice yılları aşar ve biz okurlarına da, her gün “Bir yaşıma daha bastım” dedirtir yazdıkları ile.

Bağlan Beyoğlu

Beyoğlu’nun genç ve dinamik Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan yeni bir hizmetin açılışını yaptı önceki gün. Artık "Bağlan Beyoğlu" projesiyle İstiklal Caddesi'nde ücretsiz, kesintisiz, kablosuz internet bağlantısı sağlanıyor…

Hizmet tabii ki güzel ama bunun açılış töreni de, Fellinilik bir güzellikteydi. Tünel Meydanı’ndaki platformda belediye bandosu internet için�“10’uncu Yıl Marşı” çaldı. Bereket sonra Dixie müziğine geçtiler ve töreni izleyen turistleri de “When The Saints Go Marching In” ile coşturdular.