Paylaş
Amerika kıtası Kristof Kolomb onu keşfetmeden önce de vardı. Ama onun var olduğu bilindikten sonra, bu kıtaya dönük oluşumlar başladı.
Galiba bilmek kadar “algılamak” da önemli.
Var olup olmadıkları bilinmeyenleri ifade eden kavramları, bazen insanlar var olanlardan daha fazla benimsemez mi?
Kişiliklerinin ve kaderlerinin yıldız falında, burçlarda bulunduğuna inanlara hiç rastlamadınız mı?
Bunun gibi aynı bilgi ve bulguları elde edenlerin, bunları farklı yorumlaması olayı da var.
Bakın işte… Türbanlıların üniversite eğitimi almaları bazılarına göre eğitim hakkının kullanımında eşitliği sağlıyor, bazılarına göre de laikliği tehdit ediyor.
“Tarih”in yorumlanması da herkese göre farklı değerlendirmelere dayanmıyor mu?
Mesela “28 Şubat post-modern” darbesinin laik rejimi kurtardığını hala söyleyip, savunanlar var. Buna karşı bu darbenin Türkiye’deki siyasi dengeleri bozduğunu, merkez partileri yok ettiğini ve AK Parti’yi iktidara getirdiğini öne sürenler de var.
Farklı yorumlar
Gerçeğin, bilginin, bilmenin ve algılamanın böylesine dalgalandığı bir denizde, üniversite gibi evrensele dönük sınırsız düşüncelerin birbirleri ile çatıştığı bir ortamdan tek ses çıkartabilmekmümkün olabilir mi?
Türkiye’de olabiliyor bu.
Prof. Dr. Eser Karakaş da, “Star”daki yazısında bu duruma takılıp, şöyle demişti:
- Geçtiğimiz hafta sonu çok özel bir gündemle, türban yasağının kaldırılmasına tepki vermek için toplanan Üniversitelerarası Kurul (ÜAK) toplantısının sonunda beklenen açıklamasını Sayın Başkan aracılığıyla yaptı, bilinen söylem ve gerekçelerini tekrarladı ve yine alışmaya başladığımız bir ilginçlikle kararın OYBİRLİĞİYLE alındığını duyurdu… Üniversitelerin asli görevi kuşkuculuğa yakın durmak ve tam da bu nedenden, kuşkuculuğun egemen olabilmesi için de özgürlüklere kayıtsız şartsız destek vermektir… İki kere iki dört eder konusunda dahi uzlaşma zorluğu çekebilecek yüz küsur profesörün türban meselesi gibi çok tartışmalı bir konuda OYBİRLİĞİYLE karar almış olması doğrusu üniversite kurumumuza ne kadar itibar getirdi, ileride daha net göreceğiz.
“Siyaset”in ne kadar esneklikve faydacılık gerektiren bir meslek olduğunu biliyoruz.
Ama siyaset alemi de üniversitelerden farksız.
Farklı Deniz’ler
Dünkü Milliyet’te Devrim Sevimay’a konuşan MHP’nin Deniz Bölükbaşı’sı, AK Parti ile hem cumhurbaşkanının seçimi hem de türban konusundaki işbirliğinin gerekçesini şöyle anlatıyordu:
- …Ama yaptıklarımızın sonucu şudur: 22 Temmuz'dan bugüne büyük bir değişiklik olmuştur. AKP bundan sonra "Müslüman cumhurbaşkanı seçtirmediler" diyemeyecektir. "Türbanı yasaklıyorlar" diyemeyecektir. Hiçbir istismar edici bahaneleri kalmamıştır. Mağdur ve mazlum edebiyatıyla bugüne kadar gelen AKP artık Türkiye'nin gerçek sorunlarıyla, gündemiyle yüzleşecektir.
Deniz Bölükbaşı’nın farklı açıdan bakabildiği tabloya, nedense Deniz Baykal kendi dar açısı dışında yaklaşamıyor.
“Türban”ın çözümünde MHP yerine CHP öncelikli yeri alsaydı, şimdi durum daha farklı olmaz mıydı?
Ama olmuyor işte.
CHP ile ÜAK, ufku gören pencerelerden değil,avluya bakan mazgallardan dünyayı algılıyorlar.
Sanki türbanlılar yokmuş gibi davranıyorlar.
Bugünün ‘Süper Salı’ olduğunu unutmayalım…
Bugünün Amerika’daki adı “Süper Salı”… 20’den fazla eyalette yapılacak ön seçimler sonucunda, iki ana partinin başkan adaylarının kimler olacağı bugün anlaşılacak.
BBC’nin değerlendirdiği son anketlere göre, Demokrat Parti'de Hillary Clinton ile Barack Obama arasında büyük çekişme yaşanırken, Cumhuriyetçi Parti'de John McCain önde gidiyor.
Cihan Haber Ajansı da, dünyanın Amerikalı başkan aday adaylarına nasıl baktığını şöyle özetlemişti:
- Amerika dışındaki dünyanın en fazla ilgi gösterdiği aday Barack Obama. Almanlar, "Der schwarze Kennedy (siyah JFK)" olarak andıkları Obama'ya büyük sevgi gösteriyor. Japonların da, Hillary Clinton'a sempatileriyle beraber favorileri Obama.
- Rusya liderleri Demokratlardan çok Cumhuriyetçi bir başkan istiyor. Ruslara göre "Cumhuriyetçiler daha pragmatik ve beraber çalışılabilir" liderler.Iraklı liderler de, Cumhuriyetçi bir başkan tercih ediyor.
- İsrailliler, pek tanımadıkları Obama yerine, Hillary Clinton'ın kazanmasını tercih ediyor. Bill Clinton'ın 8 yıllık başkanlığı döneminde İsrail'e verdiği destek de, İsraillilerin Clinton tercihine etki ediyor. Birçok Avrupa ülkesinde de Clinton'a ilgi daha büyük.
Paylaş