Akdenizli Baykal neden Karadenizli Temel gibi davranıyor?

Sözel mizahımızdaki “Temel” hikayelerinin çok tutulmasının nedeni, belki hepimizin Temel gibi düşünmeye yatkın olmamızdır.

Haberin Devamı

Örnek verelim.

Temel İstanbul’da ağır cezalık bir suç işlemiş ve yakalanıp mahkemeye çıkartılmış. Hakim suçu neden ve nasıl işlediğini anlatmasını isteyince Temel anlatmaya başlamış:
- Soğuk bir kış günü Rize’de doğmuşum. O kadar soğukmuş ki, Karadeniz hamsileri donup karaya vuruyorlarmış. Anam beni doğururken ebe bulamamışlar, komşu kadın doğurtmuş beni. İlk defa yaylaya çıktığımda 6 aylıkmışım…
Uzun uzun hayat hikayesini anlatmaya başlamış Temel. Sonunda hakimin sabrı tükenmiş,
- Bebekliğini ve çocukluğunu geç, İstanbul’a gel, demiş
Temel bunu duyunca gülmüş,
- İstanbul’a geleyim de beni mahkum et değil mi, diyerek hakime göz kırpmış.

Bir cinlik örneği

Bu Temel tarzı cinliğin benzerlerine siyasette de rastlamıyor muyuz?
Örneğin 22 Temmuz’da bir seçim olmuş ve TBMM’de bir parti tek başına çoğunluğu ezici oy farkı ile kazanmış.
İktidara tek başına geleceğini iddia eden parti de dramatik bir yenilgiye uğramış.
O partinin seçmen kitlesinin de, tabanının gündeminde de öncelikli konu “Yenilginin sorumlularının hesap vermesi”dir şu anda… Fakat partiyi yenilgiye götüren lider ve kadrolar, bu gündem yerine “Cumhurbaşkanı seçilmesi için bizimle uzlaşılması gerekir” içerikli eski söylemlerini sürdürmekteler.
Örneğin CHP’nin önceki günkü MKY toplantısında konuşan Genel Başkan Baykal, özetle  “Cumhurbaşkanlığı seçiminin bir partinin iç işi olmadığını vurgulayarak, bunun bütün Türkiye'yi aynı derecede ilgilendiren bir konu olduğunu” söylemiş.
Oysa biliyoruz ki CHP’ye oy verenler için öncelikli konu “partinin iç işi”dir ve kimin cumhurbaşkanı olacağına dönük spekülasyonlardan çok, Baykal ve ekibinin bundan sonra da iş başında kalıp kalmayacakları konuşulmaktadır.

Oyun bozuldu

Haberin Devamı

Ama bu çok açık biçimde bilindiği için, Baykal ve ekibi seçim sonuçlarına konuyu getirmek yerine, kaldıkları eski yerden siyasete devam ederek, sanki onlar hayır derlerse cumhurbaşkanı seçilemez gibi davranmaktadırlar.
Ancak bu oyun da MHP tarafından bozulmuştur. MHP yeni bir krizi ve bir yeni erken seçimi zorlamamak için, bir 367 sorununun çıkmayacağına dair topluma güvence vermiştir.
Bu durumda hoşnutsuz CHP’liler Baykal’a “Cumhurbaşkanı seçimini geç, genel seçim sonuçlarına gel artık” demektedirler. Baykal da, Antalyalı olmasına rağmen Temel gibi davranmakta ve cumhurbaşkanı seçiminden genel seçimin sonuçlarına gelmekten kaçınmaktadır.

Haberin Devamı

Ciddi bir yorum

Bu arada bazı CHP’liler de şöyle diyor:
- Eğer Genelkurmay internet sitesinden 27 Nisan e-muhtırası verildiğinde Baykal Erdoğan’ın yanına gidip, “Siyasete asker müdahalesi hepimizi hedef almıştır” deseydi ve bunu kamuoyuna açıklasaydı, 12 Mart 1971 muhtırası ile Demirel devrildiğinde “Bu muhtıra bana karşı verilmiştir” diyen Ecevit gibi, ilk seçimde rakibini geçerdi. Ama Baykal bunu kavramadığı için, hala 27 Nisan’da kaldı. Daha da dibe sürüklüyor CHP’yi. Cumhurbaşkanı seçimini adliyeye taşımanın bedelini erken seçim yenilgisi ile CHP’ye ödetti. Adamları ise, bunu tahlil edecek yerde yaz günü dağıtılan kömürler yüzünden oy alamadıklarını söylüyorlar.
Ne dersiniz? Temel hikayelerindeki bakış açısı gerçekten bütün coğrafyaların düşünce tarzını yansıtmıyor mu? Mesela Baykal’a “Neden CHP seçimi kazanamadı?” diye sorsalar ve o da  “Bunun nedenini bilseydim seçimi kazanırdım” diye cevap verse, bu Temel fıkrası gibi olmaz mıydı?
 
ŞAKA
Sürümden kazanmanın bir türü…
Adamı zincirleme cinayetlerin faili olarak hakim önüne çıkarmışlar. Hakim sormuş:
- Neden adam öldürüyorsun?
Katil boynunu büküp, cevap vermiş:
- Para için öldürüyorum hakim bey. Ben kiralık katilim…
Hakim öfkelenmiş, bağırmış:
- Para için insan canına kıyılır mı be adam!... Kaç lira alıyorsun cinayet işlemek için?
Katil “Cinayet başına 5 lira alıyorum” diye cevap verince, hakim deliye dönmüş,
- Ne?... 5 lira için mi adam öldürüyorsun? Utanmıyor musun yaptığına, diye bağırmış.
Bunun üzerine katil mahcup mahcup gülümseyerek şöyle cevap vermiş:
- 5 oradan 5 buradan, geçinip gidiyoruz işte hakim bey…
Kıssadan hisse- Kanaatkar olmak her zaman erdemli olmak anlamına gelmez.

Yazarın Tüm Yazıları