Paylaş
22 Temmuz genel seçimlerinde merak ettiğimiz şey, hangi partinin kazanacağı değil, kimin başbakan olacağıdır. Çünkü bizim anayasal modelimiz “başbakanlık sistemi”ni şekillendiriyor.
Cumhurbaşkanını halk mı, parlamento mu seçsin tartışmaları belli ki bitmeyecek.
Hatta CHP Genel Başkanı Baykal’ın “Cumhurbaşkanı parlamento dışından olsun” önerisini daha ileri götüren Salih Memecan’ın Sabah’taki karikatüründeki gibi, cumhurbaşkanı uzay yaratıkları arasında da aranabilir.
Sistemi ve siyaseti ne kadar karmaşık hale getirirsek getirelim, 22 Temmuz’da bir başbakan seçilecek ve bu başbakan sadece yürütmenin değil, TBMM’deki çoğunluğu dolayısıyla yasamanın dahakimi olacak.
Başbakan olmak
Bu gerçeğin ışığında, bazı siyasetçilerin “Bizimle uyuşmazsanız cumhurbaşkanı seçilemez” teması üzerinden seçim kampanyalarını sürdürmeleri, aslında acıklıdır.
Çünkü Anayasa ne yetki verirse versin cumhurbaşkanlarının icra gücü de, yetkileri de yok. Bazı kurumlara atama yapmak, atamaları engellemek ve yasaları geri göndermek, iktidar sahibi olmak değildir.
Bir otomobilin motoru değil de freni olmak, vizyon sahibi bir politikacıyı tatmin edebilir mi? Politikacı demokrasiyi denetlemek için değil, demokrasiyi icra etmek için vardır.
Bu bakımdan politikacının “Ben cumhurbaşkanı seçtirmem” diyenini değil “Ben başbakan olacağım” diyenini arayıp seçmekte fayda var.
Bakanları o atayacak, bütçeleri o hazırlayacak, ekonomiye o yön verecek, icraatı o yapacaktır. Kim neyi engellerse engellesin dış politikaya o yön verecek, ülkesi adına dış ülkelerle anlaşmaları o yapacaktır.
Siyasetin gündemini başbakan belirleyecektir.
Demirel’den daha usta
Hiç unutmayalım… 22 Temmuz’da bir cumhurbaşkanı seçmek için değil bir başbakan seçmek için sandık başına gideceğiz.
Cumhurbaşkanı seçmek için kimin kiminle hangi konuda uzlaşması gerekeceği, seçim sonrasında oluşacak TBMM’nin sayısal yapısına bağlı olarak belirlenecek.
Yani önce başbakanı seçeceğiz.
Ayrıca şu anda bir cumhurbaşkanı var Çankaya’da. Üstelik Demirel’den daha usta çıktı Çankaya’nın şimdiki sakini Sezer. Neticede Demirel görev süresi bitince Çankaya’dan indi. Görev süresini uzattıramadı. Ama Ahmet Necdet Sezer, “Ben cumhurbaşkanını seçtirmem” diyenlerin sayesinde, belki sonsuza kadar Çankaya’da kalacak.
Kalsa ne olur, gitse ne olur?
Yetkisi var sorumluluğu yok.
Hem yetkili hem sorumlu olan kişi “başbakan”dır. 22 Temmuz’da onu seçeceğiz.
ŞAKA
Hem cansız hem de taze olunabilir…
Sibirya’da donmuş karkası bulunan 6 aylık mamut 10 bin yaşındaymış.
Yaşamak ve yaşamamak arasındaki bağlantının en çarpıcı örneği bu olabilir. 10 bin yaşındaki 6 aylık mamut, yaşlı canlılardan hem daha genç hem de 10 bin yıldan beri cansız.
Hani yaşlı kadın “Balık taze mi?” diye sorunca balıkçı “Taze ne kelime, balık canlı” diye cevap vermiş. Yaşlı kadın da “Evladım ben de canlıyım ama taze değilim” demiş ya.
Bu mamut da taze ama cansız işte.
Bu bir yazılı eylem denemesidir…
Yargımız yaratıcı kararlar vermeye devam ediyor.
Hatırlarsınız… TBMM’nin cumhurbaşkanı seçmek için oylama yapması, Anayasa Mahkemesi tarafından “Eylemli içtüzük değişikliği” olarak nitelenmişti.
Bu defa da Ankara 5. İdare Mahkemesi, Genelkurmay’ın internet sitesinde 27 Nisan gecesi yayınlanan e-muhtıra hakkında “İdari eylem niteliğinde basın açıklaması” tanımını getirdi. Bu tanıma neden olan davayı açan Ankaralı avukat Kemal Vuraldoğan “gece yarısı yapılan basın açıklamasının idari işlem niteliğinde olduğunu ve kendisini paniğe sevk ettiğini” öne sürmüş ve Milli Savunma Bakanlığı’ndan 1 YTL tazminat istemişti.
İdare Mahkemesi de bunun bir “İdari işlem” değil “İdari eylem niteliğinde basın açıklaması” olduğunu karar bağlayınca, Vuraldoğan’ın tazminat talebi reddedildi.
Bakarsınız bir Cumhuriyet Muhafızı da sonuçları beğenmezse 22 Temmuz seçimlerinin iptali için dava açar. Hangi yargı organından çıkacağını bilemediğimiz bu kararda, seçmenlerin oy kullanmaları “Eylemli demokrasi girişimi” olarak nitelenirse, herhalde hiç şaşırmayız.
Paylaş