Washington’da suratlar asıldı

Bush yönetiminin moral bozukluğu ilk defa açıkça ortaya çıktı. Yine ilk defa, savaşın aylarca süreceği kabul ediliyor. Tehlikeli bir inatlaşma başlıyor.

Bu savaşın haklılığına kimse inanmamıştı. Kimse, Başkan Bush’un 12 yıl aradan sonra Saddam’ı devirmeye kalkmasını anlamamıştı.

Herkesin –özellikle Amerikan yönetiminin- beklentisi, savaşın kısa süreceği idi. Ayrıca, bu savaşın ne kadar riskli olduğu da apaçık görülüyordu.

“Şok ve dehşet harekatı” kısa sürede çöl kumuna gömüldü. Hesaplar tutmamaya, stratejiler tartışılmaya başlandı ve Perşembe günü akşamı asık suratlı iki lider (Başkan Bush ve Başbakan Blair) işlerin iyi gitmediğini kabul eden bir hava içinde konuştular. Harekatın çok zor ve çok uzun süreceği izlenimi giderek yaygınlaşıyor. Hele önümüzdeki dönemde başlayacak olan kızgın sıcaklar, koalisyon güçlerinin işini daha zorlaştıracak.

Bush-Blair ikilisi bu savaşın ucunu bırakmayacaklar ve Saddam’ı devirebilmek için de ellerinden geleni yapacaklar. Ancak bunu gerçekleştirebilmek için de ekstra risk alacaklar.

Uzmanlara sorulduğu zaman, ABD-İngiliz koalisyonunun zorda olsa bu işin altından kalkabilmek için daha sert vuracaklarını söylüyorlar. Tabii bunun karşılığında da dünya kamuoyunu ve kendi kamuoylarını ayaklandıracaklar.

Bu olasılık Türkiye’yi de çok rahatsız edecek. Özellikle ekonomik yönden sıkışma artacak.

İşin başından bu yana en çok korkulan da buydu. Harekatın uzaması, çok insanın hayatını kaybetmesi, belirsizliklerin artmasına da yol açacak.

Sonunda Saddam belki devrilecek, ancak ABD’de bu savaş kararını çok pahalıya ödeyecek...

61 YAŞ MÜZELERİ VURDU

Emeklilik yaşının 61’e çekilmesi birçok kesimde huzursuzluk yarattı. En çok düşündüren de Kültür Bakanlığının Anıtlar ve Müzeler müdürlüğü. Buraya 10-15 yılda doğru dürüst eleman alınmadı, Maliye kadro vermedi, sınavlar düzensiz yapıldı. Kadrolar yenilenmedi. Şimdi ise 65 yaşında birçok yetişmiş insan emekliliğe yollanıyor ve büyük bir boşluk doğuyor. Örnek mi? Pek çok var.

Arkeoloji müzesi : Binlerce çivi yazısı, tableti hala okunmayı bekliyor. Yıllarını vermiş 2 uzmandan biri gitmişti, tek kalan uzman da gidiyor.

Topkapı Sarayı : 35-40 yıldır buraya hayatını vermiş dünya çapında minyatür ve eski yazı uzmanı Filiz Çağman gidiyor, yardımcısı da beraber.

Türk İslam Eserleri müzesi: Seramik uzmanı, maden eser uzmanı gitmekle kalmıyor, bütün dünya müzelerinin tanıdığı müdür Nazan Ölçer’de gidiyor. (zaten 6 kişiler)

Bodrum Sualtı müzesi: Müdür ve iki elemanı gidiyor.

Anıtlar ve Müzeler müdürlüğünde teşkilatı ayakta tutan yetenekli, hevesli, korkunç sorumluluk altındaki elemanlar 61 yaşını geçti diye ayrılırsa yerine kim geçecek? Üniversite öğretiminin bu alanda yetersiz olduğunu sağır sultan bile biliyor. Binlerce parçayı tanımak, öğrenmek, bunlarla haşır neşir yaşamak ancak yıllara dayanan tecrübeyle oluyor.

Bunlar sadece birkaç örnek. Aynı şekilde Devlet Opera ve Bale Orkestrasından da elemanlar ayrılmaya mecbur. 61 yaşını doldurmuş kemancı sıradan bürokrat gibi yollanıyor.

Bütün bunlara birde bu insanların kendi özel ilişkileri ile dünyada kurdukları kültür ağının parçalanmasını da katarsak elimize ne kalıyor?

Kültürün sadece hastanede kan testlerinde yapılan bir yöntem olmadığını ne zaman anlayacağız?

WASHİNGTON’DA TÜRKİYE TARTIŞMASI

Yasemin Çongar anlattı.

Washington’da Türkiye ile ilişkilerde kimin ne hata yaptığının tartışmaları başladı ve giderek yaygınlaşarak sürecek gibi görünüyor.

Türkiye üzerinden Kuzey Cephesinin açılmaması ABD’yi çok kızdırdı, ancak şimdi Washington’da bir de işin muhasebesi yapılıyor: Kimin ne hata ettiği sorgulanıyor.

Pentagon, dışişleri bakanlığını suçluyor. Dışişleri bakanlığı, kendini savunuyor. Üstünde en sık durulan unsurlar da şöyle sıralanıyor:

- ABD dışişleri bakanlığı, Türkiye’deki havayı yeterince izleyemedi. Saptamaları yanlış oldu.
- Bakanlık, özellikle de Powell Türkiye’yi cepte keklik gibi gördü. Ankara’ya dahi gitmedi. Bunun yerine medya aracılğı ile Türk hükümetini etkilemeye çalıştı. Bu defa da çok ileri gidildi ve Türk kamuoyunda tepki yaratıldı. Yukardan bakan bir tutum sergilendi.
- Pentagon, Türk Silahlı Kuveetlerini yeterince harekete geçiremedi. Oysa Genelkurmay Başkanlığı devreye sokulmalıydı.

İşte Washington’daki hesaplaşmanın ipuçları.

Bu tartışmalar daha çok uzun sürecek.

Bakalım biz ne zaman tartışmaya başlayacağız?

KİTAP KÖŞESİ

HELSİNKİ’DEN KOPENHAG’A KIBRIS


40 yılı aşan mazisiyle:Kıbrıs Sorunu

Uzun yıllardır tartışılan ancak çözümlenemeyen bir sorun Kıbrıs... Yıl 2003 Kıbrıs hala Türkiye'nin bir numaralı dış politika sorunu ve hala çözümsüzlüğünü koruyor..İşte Kıbrıs sorununu ve Türkiye'nin Avrupa Birliği yolundaki önemi üzerine bir kitapta böylesine önemli bir zamanda gazeteci Erdal Güven'den geldi.

1999 Helsinki Zirvesi'ne aday adaylığı ile başlayan Avrupa Birliği yolunda 2003'e gelinen bu dönemde Türkiye ile Avrupa Birliği ilişkileri nasıl şekillendi, ne kadar yol kat edildi. Tüm bu soruların cevabını bulmak ve de bu konuda uzman bir gazetecinin deneyimlerini öğrenmek için kaçırılmaması gereken bir kitap:Helsinki'den Kopenhag'a Kıbrıs...(Om yayınevi 0212 280 95 85- 280 95 38)


YENİ DÜNYA DÜZENİ

21. yüzyılın Roma İmparatorluğu:ABD

Amerika Birleşik Devletleri Roma imparatorluğunun varisi mi? Bu sorunun cevabı hala tartışılıyor. 11 Eylül saldırıları ile sarsılan ABD acaba gerçekten 21. yüzyılın Roma İmparatorluğu mu? 11 Eylül saldırıları sonrasında ABD'nin "Yeni ulusal güvenlik stratejisi" kongrede büyük oy çoğunluğuyla kabul edilmişti. M. Ali İzmir ; Yeni Dünya Dizaynı isimli kitabında 11 Eylül saldırıları ile başlayan Afganistan ve Irak ile devam eden ABD İmparatorluğu'nun dünyaya yeni baştan nasıl bir şekil verdiğini adım adım takip etmeye çalışmış. Kitabın öne çıkan özelliklerinden biriside şimdiye kadar kitapta işlenen bölümlerin teker teker kitaplaştırılmasına rağmen hepsini birarada toparlayan ve ortaya bir yol haritası çıkarmaya çalışan ender örnekleri içermesi... (Gündem yayınları 0212 528 51 13)

PSİKOLOJİK SAVAŞ TERS TEPTİ...

Savaş öncesini hatırlayın...

Amerikan medyası ve onlardan yansıyan görüntü, savaşın ço kısa süreceği, dehşet ve büprizlerle dolu olacağı, Irak halkının “kurtarıcı” gibi gelen Amerikan ve ingiliz askerlerini çiçeklerle karşılayacağı şeklindeydi.

Bütün bu senaryolar ve basına verilen planlar, Amerikan yönetiminin “psikolojik savaş” politikasının bir parçasıydı. Böylece Saddam’ın etrafındaki halka kırılacak, yönetim psikolojik açıdan zorlanacak ve savaşın kazanılması sağlanacaktı.

Ancak bu taktik tam tersine işyedi.

Dünya kamuoyu, savaşın kısa süreceğine ve ABD’nin kolaylıkla kazanacağına öylesine inandırılmıştı ki, bugün karşılaşılan güçlükler, bir savaşta doğal görülecek direnişler “felaket” olarak nitelendiriliyor.

Kısacası ABD, kendi kazdığı psikolojik savaş tuzağına düştü...

Kulaklara küpe olsun...

KORKTUĞUMUZ BAŞIMIZA GELİYOR

Irak’ta savaş başlamadan önce bu köşe’de sık sık dikkatleri çekmiş ve “inşallah savaş kısa sürer ve fazla can kaybı olmaz” demiştik.

Savaşın uzaması herkese olduğu gibi, Türkiye’ye de olumsuz yansıyacaktı. Herşeyden önce, uzun ve kanlı savaş bazı gözlerin bize dönmesine “işte gördünüz mü, Türkiye Kuzey Cephesini açmamıza izin verseydi, şimdi Bağdat kapılarına dayanmış ve savaşı bitirmiştik. Bu kadar çok insan da ölmemiş olurdu” demelerine yol açacaktı.

Üstelik, ülke ekonomisi uzayan bir savaştan dolayı daha da güç duruma girecek ve kırılganlık artacaktı.

Galiba korktuğumuz başımıza geliyor .

Saddam Hüseyin’e sadık kuvvetler, Amerikalıların beklemedikleri kadar önemli bir direniş gösteriyorlar. Bu direnişin giderek artacağı, özelilkle Bağdat’ta daha da yoğunlaşacağı tahmin ediliyor.

Ölü ve yaralı sayısı da artıyor ve ileriki günlerde (hem sivil Iraklı, hem de Amerikan ve İngiliz askerlerinden) daha büyüyecek gibi görünüyor.

Bush-Blair kendi ayaklarıyla düştükleri bu tuzaktan mutlaka kurtulmak isteyeceklerdir.

Benim korkum da bu...

Mağlup olmamak için daha fazla kuvvet ve daha fazla ateş gücü kullanma yoluna gidecekler. Irak sivillerinin ölmemesi için ilk günlerde gösterilen titizlikten vazgeçecekler. Sonunda da Irak, kan gölüne dönecek...

İşte bir dehşet senaryosu da bu...

* * *

(Bu yazı, Posta Gazetesinde ve aynı gün Hürriyet Gazetesinin tüm dış yayınlarında, Hürriyet internet sitesinde (www.hurriyetim.com.tr) Milliyet internet sitesinde (www.milliyet.com.tr) ve Daily News ekibi tarafından tercüme edildikten sonra hem ana gazetede, hem de Daily News internet sitesinde (www.turkishdailynews.com.) yayınlanmaktadır.)
Yazarın Tüm Yazıları