Paylaş
Bu akşam, uzun süredir görülmemiş bir final yaşanacak.
Şimdiye kadar, lig süresince kazanılan puanlar şampiyonu saptardı. Kimin birinci olacağı önceden anlaşılır ve taraftar da bu sonucu zaman içinde benimser, yavaş yavaş hazmederdi. Şampiyonun kim olacağı, çok nadiren son maçlara kalırdı.
Bu defa tam aksi durumla karşı karşıyayız.
Bu akşam ya GS, ya FB kazanacak ve kupayı alacak. İspanya' daki Barcelona-Real Madrid finaline benzeyecek. Ancak ne yazık ki, bizler İspanyol değiliz.
Biz olayı bambaşka görüyoruz. Gerilim büyük ölçüde arttı. Tam anlamıyla, kulüpler arası bir savaşa dönüştü. Futbol ile “Şike” olayı birbirine karıştı. Sanki bir ölüm-kalım mücadelesi yaşanacakmış gibi bir hava var.
Düşündükçe tüylerim diken diken oluyor.
FB'nin yenildiği ve Kadiköy' de GS' nin kupayı kaldırdığı anda tribünlerden gelecek tepkiler herkesi korkutuyor.
GS' nin yenilip, FB' nin kazanması durumunda da sokakların nasıl karışacağı gözlerimin önüne geliyor ve herkes gibi korkuyorum.
Bunun aksi olamaz mı?
GS ve FB' li taraftarların hepsi olmasa dahi, önemli bir bölümü matıklı davranamaz mı? "Canım, eninde sonunda bu bir futbol maçıdır" diyemez mi?
Gerçekten de, bu bir maçtır.
Çanakkale Savaşı değildir.
Üstelik unutmayalım, sonuç ne olursa olsun, gün sonunda unutulup gidecek. Gelecek sezonu konuşmaya başlayacağız.
Gelin bir defalığına dahi olsa uygar bir tutum sergileyelim.
GELİN, ŞAMPİYONU ALKIŞLAYALIM...
Neden olmasın?
FB maçı alırsa, neden GS takımı kupa merasimi sırasında Fenerbahçeli arkadaşlarının emeğini alkışlarla karşılamasın?
GS'nin kazanması durumunda, Fener tribünlerinin bu başarıyı alkışlamasının inceliğini, efendiliğini tahmin edebiliyor musunuz? Tribünlerden yağacak şişe veya kesici aletler yerine, çiçek atılmasının Fener seyircisine kazandıracağı prestiji düşünebiliyor musunuz?
Çok mu abartıyorum?
Eğer böyle düşünüyorsanız, kendi kendimize ayıp ediyoruz demektir. Demek ki biz barbar, başkasının başarısını hiçe sayan, uygarlık dışı bir toplumuz. Oysa neyimiz eksik? Hiç bir eksiğimiz yok; yeter ki biraz mantıklı davranalım.
FB’ NİN ANİDEN MOTİVASYONU YÜKSELDİ ...
Tamamen dışarıdan bakıyorum ve FB' deki motivasyonun son haftalarda inanılmaz derece yükseldiğini hissediyorum. Takım, hırslanmış durumda. Şimdiye kadar görülmemiş bir kazanma arzusu var. Hele Trabzonspor maçı Fener' de çok şeyi değiştirdi.
Kendine güveni geldi. Maç sırasındaki olaylara rağmen soğukkanlılığını koruyabilmiş olması, bu güven duygusunu daha da arttırmış gibi görülüyor.
Şike davasındaki gelişmeler ve Disiplin Kurulu’ nun kararları da, genelde kulüp yönetimini ve dolaylı olarak takımı rahatlamış durumda. Üstelik, hakkını arayan bir psikoloji içindeler. Bu da onlara önemli bir avantaj sağlayacaktır.
Neresinden bakarsanız bakın, FB açısından gelinilen nokta son derece başarılı.
Kolay değil, çok zor ve başlarda pek başarılı olmayan bir sezon geçirdikten sonra, kendilerini birden bire şampiyonluğa bir adım kala buldular. Takım, Süper Final' de kendine geldi. Hatta, Türkiye Kupası’ nı da alması işten değil. Sonuçta, bu sezonu iki kupa ile kapatma şansına sahip. Tabii bunu da elinden kaçırmak istemez. Hele maçın Kadiköy' de yapılması, FB' ye hem moral hem de stadın tılsımınının avantajını getirecek.
Bu açılardan bakıldığında, Fener' in bu akşama avantajlı çıktığı söylenebilir. Kendilerini favori görmekte hakları var.
GS, ŞAMPİYONLUĞU KAÇIRMAK İSTEMİYOR ...
Bu sezon asıl GS açısından çok başarılı geçti.
Yepyeni bir takım kuruldu ve iyi bir futbol oynadılar. Kulüp sağlıklı bir yönetime kavuştu.
Bunun en büyük göstergesi, ligi ezeli rakibi FB karşısında 9 puan farkla kapatmış olmasıdır. Başka bir deyişle, GS aslında “Şampiyon” oldu. Şimdi bir defa daha şampiyonluğunu ispatlamak zorunda kalıyor. Eğer Süper Final icad edilmemiş olsaydı, Sarı kırmızılılar şimdi kutlamalar yapıyor ve gelecek sezonun hesaplarıyla uğraşıyor olacaklardı.
Süper Final hesapları altüst etti, ancak hayat devam ediyor.
Takım, ligi düşünüp "Biz zaten şampiyonuz" rahatlığında değil. Tam tersine, Kadıköy’de şeytanın bacağını kırmak konusunda çok hırslı görülüyorlar. İşlerinin zor olduğunun farkındalar, ancak bu defa bu maça farklı bakıyorlar.
Yine dışarıdan bakıldığında, GS cephesindeki genel hava soğukkanlı esiyor.
Benim en çok dikkatimi çeken, her iki takımın futbolcularını motive eden unsurun “Prim” olmadığıdır. Yönetimler cömert davranma konusunda birbiriyle yarışsalar dahi, takım düzeyinde başka bir ortam yaşanıyor.
Takımın moralini düzelten son haber, Fatih Terim' in cezasının ertelenmesi oldu. Terim olmadan sahaya çıkmak tüm GS' lilerin morallerini bozuyordu. O’ nun kulübede duruşu ve vücut dili, takım için çok önemliydi. Bu dezavantajın ortadan kalkması sarı kırmızılıları çok memnun etti.
İstediğimiz kadar hesap yapalım, olasılıkları tartışalım, yine de bu maçın tahmini olamaz.
Kimseler de tahmin yapmasın.
Sizler de hiçbir tahmine inanmayın.
BU KUPA, BU AKŞAM KALDIRILMALI ...
Her kafadan bir ses çıkıyordu.
Ne yapılmalı da Kadıköy' de olaylar çıkmamalıydı . İlk akla gelen de, “GS kazanır da, o kupayı kaldırırsa büyük olaylar çıkar. FB seyircisi bunu kaldıramaz. Stadı birbirine katar, GS'lileri oradan çıkarmaz." idi. Ancak kurallara göre, maçın sonunda kazananın kupayı kaldırması gerekiyordu. Perşembe öğlene kadar durum durum belirsizdi.
Ünal Aysal çıktı ve Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’ nde düzenlenen “Futbol ve yönetimi” konulu söyleşide, bir öğrencinin sorusu üzerine "Korkmayalım. Kuralları bozmayalım. Kim kazanırsa kupayı o kaldırsın" dedi. Hatta öğrencilerden birinin "Peki, FB kazanırsa alkışlayacak mısınız?" sorusuna da hiç tereddüt etmeden yanıt verdi :
- Tabii tebrik edeceğiz.
Doğrusu da bu... Neden kendimizden korkuyoruz?
Kazanan ödüllendirilsin. Kazanan alkışlansın. Hırsız gibi kaçıp, ertesi gün sadece kendi taraftarı önünde kutlamaya ne gerek var?
Ünal Aysal havayı yumuşatmak için bir adım daha attı. Bu akşamki maça gitme kararı aldı. Daha önceki maçlarda "Aziz Yıldırım tutukluyken, Kadıköy' e gelmesi engellenmişken benim orada bulunmam doğru olmaz." gerekçesiyle stada gitmemişti. Fikrini değiştirdi.
O’ nun orada bulunması, hem takım açısından önemli, hem de tutumuyla herkese önemli mesajlar vermesi açısından alkışlanmalı.
BEN DE MAÇA GİDECEĞİM!
Gitmeyecektim.
Nedeni de, şimdiye kadar ne zaman gitsem, en uygar, en yakın FB' li arkadaşlarımın dahi birden bire nasıl fanatikleşiverdiklerini görmüşümdü. Hele her maçın sonunda, galip gelsinler veya mağlup olsunlar, FB taraftarından küfür işitmekten bıkmıştım.
Ancak bu defa kendimi tutamadım. Fenerbahçeli dostlarımın davetini reddedemedim. "Sen gel, merak etme" dediler.
Sonuç ne olursa olsun tarihi bir final yaşanacak.
Şimdiye kadar böyle bir maç görülmedi.
Bakalım çıkışta neler yaşayacağız...
Paylaş