Uludere ile Kocatepe aynı hata sonucu...

Başbakan Erdoğan’ın dünkü grup konuşması merakla bekleniyordu. Önemli açıklamalar yapacağı belirtilmişti. Oysa, aynı konuda  daha önce söylediklerinin biraz daha genişletilmiş şekliyle karşılaştık. Bu arada  zaman zaman, “... İçişleri Bakanı Şahin, liderinden konuşma dersi alsa ne iyi olurdu”  diye düşünmekten kendimi alamadım.

Başbakan’ın konuşmasını şöyle özetleyebilirim.
1. Sadece bizde değil, dünyanın her yerinde güvenlik güçlerinin hata yapabileceğini belirtti... Kıbrıs Harekatı’nda Kocatepe adlı gemimizin, kendi hava  kuvvetlerimiz tarafından batırılmasından, 1. Dünya Savaşı’nda savaşında kendi tümenlerimizin çatışmasına kadar örnekler verdi ve “Evet, bir hata olmuştur”;  “Yargı sorumlusunu saptayacaktır” dedi.
2. Güvenlik güçlerinin bu tip olaylarda büyük baskı altında olduğunu ve iktidarın onları koruyacağını vurguladı.
3. Uludere üzerinden, asıl hedefin Ak Parti olduğunu, muhalefet ve medyanın iktidarı hırpalamak için bu olayı istismar ettiğini belirttikten sonra, “PKK, insanlarımızı öldürürken neden aynı tepkiyi göstermiyorsunuz?” dedi.

Başbakan’ın konuşması yeni bir unsur taşımıyordu, ancak olaya nereden baktığını göstermesi açısından önemliydi. Buna göre, Ak Parti iktidarının, PKK silah bırakmadıkça siyasi görüşme sürecini başlatmayacağını açıkça ortaya koydu.

ERMENİSTAN İLE SINIR NEDEN AÇILMAZ, AZERBAYCAN NEDEN VİZEYİ KALDIRMAZ ?
 
Aydın Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Kamil Veli Nerimanoğlu'nun Yeni Şafak gazetesinde Murat Arvas ile yaptığı söyleşide çok ilginç iki saptama var. Sizlerle paylaşmak istedim.
 
Nerimanoğlu son derece önemli bir noktaya temas ediyor ve bakın özetle ne diyor :
 
"...Ermenistan’daki marketler ağzına kadar Türk mallarıyla dolu. Sınır kapalı olduğundan dolayı, mafya Gürcistan-İran -Rusya yollarını kullanıyor... Türkiye'de 100 bine yakın Ermeni vatandaşı kaçak şekilde yaşıyor ve çalışıyor... Bu durumda sınırın
kapalı tutulmasının hiçbir anlamı kalmıyor. Açın sınırı, hem daha fazla mal satın hem de giriş çıkışı kolaylaştırın... Zaten yapılmakta olan birşeyi yasallaştırın. Çok iyi düşünülmüş bir hamle olur. Bu adım, Ermenilerin bakışını da etkiler..."
 
Ne kadar doğru bir saptama değil mi?
 
Ancak gelin görün ki, Ankara'daki politika yapıcılardan hemen şu sözü duyacaksınız:

"...Azeriler çok alınırlar. Biz de onların kırılmasını istemiyoruz..."
 
Peki, Azeri kardeşlerimiz bizi neden kırıyorlar?
 
Örneğin, defalarca görüşülmesine rağmen, hala vize uygulaması kaldırılmadı.
 
Nerimanoğlu'na göre, Bakü vizeyi İran istemediği için, Tahran'ı kırmamak için kaldırmıyormuş.
 
Doğru mu? Var mı böyle birşey?
 
Azerbaycan'ın, Türkiye'den Avrupa’ya gidecek olan Nabucco boru hattını vetolamasının nedeni de Rusya'yı kırmamakmış.
 
Galiba ortada en kolayca kırılması göze alınan ülke biziz... 

BİR GAZETECİLİK BAŞARISI...

ZAMAN Gazetesi’nde  Org. ERDELHUN’un anılarıyla ilgili yayınlanan dizi, gazetecilik  adına, benim için örnek gösterilecek bir medya olayıydı.

Mustafa Gürlek-Fatih Uğur ikilisinin imzalarını taşıyan dizide, 27 Mayıs ayaklanması döneminde Genelkurmay Başkanı olup, emekliye sevkedilen ve Yassıada’da yargılanan Erdelhun paşanın anıları  hikaye ediliyordu. İçeriği çok hoş olmakla birlikte, gazetecilik açısından beni asıl ilgilendiren, bu ikilinin yıllar  önce vefat eden merhumun anılarını bulabilmek için ortaya koydukları çalışma disiplini ve takipçilik ısrarlarıydı. Bizim meslekte azalan unsurlardan biriyle karşılaştım. İkisini de tebrik ederim.

KİTAP KÖŞESİ

KÜRT SORUNUNUN ANATOMİSİ �

Hekimoğlu Süleyman Özcan’ın son kitabı; “Kürt Sorununun Anatomisi – Türkiye, Kürdistan ve İsrail Üçgeni”  Paradoks Kitap’tan çıktı. (www.bsryayingrubu.com.tr)

Özcan, Kürt sorununa çok farklı açılardan bakmış. Sadece PKK ekseninden değil, Kürt tarihinden başlatıp Cumhuriyet dönemine, Atatürk’ün görüşlerine ve tabii son dönem de ölü doğan Kürt veya “Demokratik Açılım”a kadar olan süreci toplamış.  Kitapta bulabileceğiniz enteresan konulardan bazıları şöyle;
• İnönü’nün gizli Kürt raporu
• Şeyh Said İsyanı, Dersim ve PKK
• Başbakan Kürt sorunu konusunda samimi mi?

*

‘ses’ SİZ�

Deneyimli haberci Fatih Portakal, “Sıradan” insanların hikayelerini anlatmış son kitabında. Kitabın ismi ‘ses’ SİZ. Fatih, Postiga Yayınları’ndan çıkan kitabında 8 hikaye anlatmış. Sadece ajanslara düşen veya kendisine gönderilen yazılardan değil. Bizzat insanların yanına giderek göz göze, el ele dinlemiş, paylaşmış ve yazmış. Fatih Portakal kadar gazeteci olup da, ister ekran, ister yazılı olsun, sanki karşınızdaymış ve sadece size hitap ediyormuş gibi anlatan bir başka hikayeci ile karşılaşmadım. Ellerine, ağzına sağlık... (www.postigayayinlari.com)