Paylaş
Türban konusuyla oynayanlar artık mutlu olabilirler (!) Kendini bilmez bir kişinin bu eylemi, tehlike çanlarının çalmasına yol açtı.
Bu noktaya gelmemizin bir nedeni, Türban’ı bir sembol haline sokanların çabaları ise, diğer sorumlular da Türban üzerinden politika yapanlardır.
Açıkça söylemeliyiz...
Aşırı dinci gruplar ile aşırı laik çevreler, ülkeyi rahatsız etmek ve Türban konusunda cephelere bölünmeyi hızlandırmak için ellerinden geleni yapıyorlar.
Şimdi, AK Parti ile CHP’ye önemli görevler düşüyor.
AK Parti, bu olayı kınadığını çok net şekilde göstermelidir. En ufak bir “anlayış”belirtisi dahi kabul edilemez. Parti, böylesine bir cinayete sahip çıkmaz, ancak yine de çok sert tepki göstermelidir. İlk belirtiler, AK Parti’nin üst düzeyindeki tepkileri yansıtıyor. Ancak bizim asıl görmek istediğimiz, AK Parti teşkilatının tümüyle tepki vermesi, bu olayın failini dışlamasıdır.
CHP’ye de görev düşmektedir.
CHP bu olayı bir seçim yatırımı olarak görmemeli, olayın üstünde tepinmemelidir.
Türkiyemizde bir din kavgası yoktur. Böyle bir kavganın hepimize nasıl pahalıya mal olacağını bilerek hareket edilmelidir. Eğer birileri Türkiye’yi din kavgasına sürüklemekistiyorsa, hep beraber karşı çıkmalıyız.
Dimdik durmalı, laik-demokratik rejimimizi korumalıyız.
* * *
FRANSA, BUGÜN TARİH YAZACAK (!)
Frasız Parlamentosu bugün tarihi bir karar alacak. Ermenilerin Soykırıma uğradıkları “gerçeğine” itiraz edecek olanları, 1 yıl hapis ve 45 bin Euro cezaya çarptıracak bir yasayı oylayacak.
Sosyalist Parti’nin önerdiği tasarıya diğerleri 300 bin Ermeni oyunu kaybetmemek için itiraz edemediklerinden dolayı, bu saçmalık parlamentonun önüne kadar gelebildi.
Son gelen haberler, bu tasarının kabul edilmesi halinde Fransa’nın kendi kendini yaralayacağı gerçeğinin giderek yaygınlaştığı şeklinde. Akıllı, mantıklı çevrelerden gelen tepkiler giderek yoğunlaşmış.
Ancak ne olursa olsun, kesin birşey söylemeye imkan yok. Yarını beklemekte yarar var.
Türkiye, bu olayı abartmadı.
Yorgan altından sopa gösterip, tehditler de savurmadı.
Düzgün davrandı.
Türkiye ile ilişkilere önem veren Fransızlar kolları sıvadılar. Daha da önemlisi, böyle biryasanın yargıyı ve entellektüel yaklaşımı yaralayacağını gören Fransızlar harekete geçtiler. Engellenmesi için ellerinden geleni yapıyorlar.
Fransız Parlamenterler bugün kullanacakları oylarıyla, bırakın Türkiye ile ilişkileri zedelemeyi, asıl hem kendilerini, hem de ülkelerini komik duruma düşürecekler. Yasayla, tarih yazmaya kalkacaklar (!)
* * *
TEK BAŞINA LOBİ YAPAN FRANSIZ
Türk-Fransız ilişkilerinin resmi kesimin değil, özel kesimin en tanınmış ismi Yves Marie Laouenan’dır. Türk-Fransız Ticaret Derneğinin Başkanıdır. Bu dernek çok etkili bir çalışma yapıyor. 430 üyesi var. 250’si de, 45 bin Türk işçiçalıştıran Fransız şirketlerinin yöneticileri.
Yves Marie Laouenan , 19 yıldır Türkiye’de yaşıyor. Buna rağmen, Fransız politikalasından kopmamış bir isim. De Gaulle’cü muhafazakar ve en büyük tutkusu, Fransa ile Türkiye arasındaki ilişkileri en üst düzeye çıkarabilmek.
Hem Laouenan, hem de bu Dernek şu sıralarda kolları sıvamış, Paris’te çalmadık kapı bırakmıyorlar. Alarm sinyallerini veriyorlar. “Yapmayın, etmeyin” diye haykırıyorlar. Böylece, Ermeni Soykırımının olmadığını söyleyenlere hapis cezası öngören bir tasarıyı engellemeye çalışıyorlar.
Durum, bugün anlaşılacak.
Ancak Laouenan, şu sıralarda tek başına müthiş bir lobi gücü olduğunu da hepimize gösterdi. Chirac’a mektup, Parlamento ve Senato’da toplantılar, gazetelere makaleler...
Laouenan’ın etkinliği bakalım sonuç verecek mi?
* * *
ZORLA KRİZİ DAVET ETTİK...
Birkaç gündür piyasaları sarsan mali depremin dış nedenleri biliniyor. Ancak, olayın bu kadar derinleşmesinde hepimizinsuçu yok mu? Politikacısı, uzmanı, gazetecisiyle, bol bol konuştuk ve sonunda rahatımızı bozmayı bildik. Bravo doğrusu...
Hükümet üyeleri şimdi, tüm suçu Amerikan Merkez Bankasının faiz attırımına bağladılar ve kendilerini temize çıkardılar.
AK Parti hükümetinin bazı üyeleri, hala kasaba politikacısı gibi davranıyorlar. En olmadık lafları, sırfilginç olduğunu düşündükleri, medya’da yer bulacağını hesapladıkları için sarfediyorlar. Gerisini düşünmüyorlar. Ancak birileri, bütün bu saçmalıkları bir kenara yazıyor ve bakıyorsunuz birgün düğmeye basıveriyorlar.
Eskiye oranla daha disiplinliyiz ve ağzımızı biraz daha tutmasını öğrendik, ancak hala yeterli değil.
Bir kriz yaşamadık. Buna kriz denmez. Ancak, tutumumuzu değiştirmezsek, artçı depremler devam eder ve binbir zorlukla kurduğumuz tavan başımıza çöker.
Paylaş