TSK’dan kim, neyin hesabını soruyor

Türk Silahlı Kuvvetleri yakın tarihinin en büyük ve en hayati savaşını veriyor. Hem de hiç beklemediği ve fazla da alışık olmadığı bir alanda savaşıyor. Bir delik açılıyor, kapatırken diğeri patlıyor. Besbelli ki, daha önceden biriktirilmiş belgeler şimdi ortaya çıkarılıyor. Peki nedir bu mücadele? Kimler, neyin hesabını soruyor ve neyin intikamını almaya çalışıyorlar. Hesaplar çok karışık. Sakin bir şekilde analiz edildiğinde ortaya oldukça net bir manzara çıkıyor.

Haberin Devamı

Öyle şeyler yaşanıyor, öyle gelişmelerle karşı karşıya kalınıyor ki, insan resmin tamamını göremiyor.

 

Türkiye Cumhuriyetinin, kısa bir süre öncesine kadar omuzlarda taşınan, her dediği yasa gibi algılanan, en prestijli, üstüne toz kondurulmayan bir kurumu sürekli didikleniyor.

 

Ortada tam bir hesaplaşma yaşanıyor.

 

Bir zamanların dev’i, birden bire etrafının yüzbinlerce insanla kuşatıldığını görüyor. Uzun değil, birkaç yıl öncesine kadar, karşılaştıklarından önlerini ilikleyen, şirin gözükmeye çalışan veya yolunun üstüne çıkmamaya gayret gösterenler şimdi, ellerinde küçük iplerle o dev’in elini kolunu bağlıyor.

 

Haberin Devamı

Türk Silahlı Kuvvetlerine sürekli faturalar çıkarılıyor. Bunların bir bölümü gerçek, diğer bir bölümü de sahte, ancak neyin gerçek, neyin sahte olduğu da anlaşılamıyor.

 

Herşey birbirine girmiş durumda... Doğru ile yanlış ayırdedilemiyor.

 

Kan gövdeyi götürüyor.

HESAPLAŞMA 2007’DE BAŞLADI...

 

Eski faturaların ortaya dökülmesinin başlıca nedeni, Ak Parti’nin iktidarı alması ve laikliğefarklı bakan tutumudur. TSK, ilk andan itibaren AKP’yi başta kalmaması gereken bir tehlike, laik sisteme bir tehdit olarak gördü.

 

Ancak, işin bu noktalara gelmesinin temel nedeni, 2006-2007 döneminde yaşananlardır.

 

Eğer, Cumhuriyet mitingleri, darbe senaryoları, 367 olayı, Cumhurbaşkanlığına Gül’ün gidişinin engellenmesi girişimi, 27 nisan muhtırası ve nihayet AKP’ye yüzde 47 oy almasına rağmenkapanma davası açılması girişimi gelmeseydi, büyük olasılıkla bugünkü hesaplaşma olmayacak veya çok düşük düzeyde bir “demokrasiye balans ayarı” süreci ile yetinilecekti.

Haberin Devamı

Başlangıçta, AKP’nin asker ile kavga etme niyeti yoktu. Aksine, belirli oranlarda TSK ile uyumlu kalmak ağır basıyordu.

 

2006-2007’de yaşananlar, AKP yönetimine “bunlar bizim kellemizi götürecekler” korkusu verdi.

 

Birbiriyle ilgisi olmayan, hatta birbirine ters bakan kesimler bile ayaklandılar.

 

DİNCİLER:

 

AKP’nin tüm politikalarını paylaşmasalar dahi, dünya görüşünü paylaşan kimi dinci, kimi gerçek şeriat yanlısı, kimi basit muhafazakar kesim ön aldı.Özellikle Fethullah grubu, yıllar boyunca TSK’nın korkulu baskısında yaşamanın birikimini net şekilde ortaya koydu.İçlerinde biriktirdikleri hislerini saklamadan kamuoyu ile paylaştı. Mükemmel organizasyonuyla da TSK’yaen acıtıcı darbeyi vuran kesim oldu.

 

Haberin Devamı

Diğer tarikatlar, dernekler veya gruplarla da  hemen her yönden, TSK’nın yıpratılmasına büyük katkıda bulundular.

 

KÜRTLER:

 

Milliyetçi Kürtler ve PKK’ya gönül vermiş kesim de bu toplu taaruzda, Fethullah grubu gibi, belge ve tanıklarla önemli rol oynadılar. Bir süre sonra neyin doğru, neyin yanlış olduğu anlaşılamayınca, açtıkları yara daha da büyüdü.

 

Anayasa mahkemesinin AKP’yi öldürmeyip, kapatmayarak yaralı bırakması, dengelerin değişmesine yol açtı.

 

Karşı taaruz başladı.

 

AK Parti’nin, fiilen olmasa dahi, duruşu, söylemi ve tutumu, TSK’ya hesap sormayı yıllardan beri düşleyen kesimleri cesaretlendirdi. Partinin yüzde 47 oy almasının da verdiği güçle, düğmeye Ergenekon ile basıldı, harekete geçildi.

KİM, NEYİN FATURASINI UZATTI...

 

Haberin Devamı

Yaşananları, “hukukun gecikmiş bir hesap soruşu, demokrasinin gereklerinin yerine getirilmesi” gibi nitelemek, bu toplumun zekasını küçümsemek anlamına gelir.

 

Hayır, ortada büyük bir hesaplaşma, intikam ve bundan sonra bu ülkedeki güç dengelerinin nasıl olacağının mücadelesi var.

 

TSK’nın en büyük hendikapı, geçmiş yıllarda yaşanan ve rejimi kesintiye sokan darbe sicili ve toplumun geniş kesimlerinin uğradığı mağduriyetler oldu.

 

DEMOKRAT- LİBERALLER:

 

TSK ile alıp veremediği olmayan, ancak askerin eski tutumuna demorkasi ve liberal düşünce açısından karşı çıkan kesimin muhalefeti de bu kampanyada çok etkili oldu. Eski darbelerin açtığı yaralar, askerin, dolaylı dahi olsa müdahelelerinden zarar görmüş aydınlar, TSK’yı diğerleri gibi vurmasalar dahi, destek olmayarak rol oynadılar.

 

Haberin Devamı

DIŞ GÜÇLER:

 

Bütün bu kampanyada mutlaka dış güçlerinde etkisi olmuştur. Temel unsur sayılmasalar dahi, TSK’nın Türk siyasetindeki etkisinin azalmasından, caydırıcılığını kaybetmesinden yararlanacak olanlar da, mutlaka bu kampanyayı besleyendeğirmene su taşımışlardır.

SONUÇ: YENİ BİR BAŞLANGIÇ GEREKİR

 

Bütün bu yaşananlarda TSK’nın hiçbir suçu olmadığını kimse iddia edemez. Uzun bir geçmişe dayanan tutumlar, baskılar, yasa dışı girişimler, tepedenbakmaların bir birikimi ile karşı karşıyayız.

 

Ancak bu işin içinden, TSK’yı yıkarak veya yerlerde sürükleyerek çıkamayız. Sadece kendimize zarar veririz.

 

En doğru çözüm, geçmişin yaralarını sarmak, sorumlularını göstermek ve ardından yeni bir anlayışla yola devam edebilmektir.

 

Acaba Türkiye bu olgunluğu gösterebilecek mi? Bu sınavdan kan kaybedip mi çıkacağız, yoksa bir süre içinde karşılıklı bir uzlaşı bulabilecek miyiz?

 

İşte benim büyük bir merakla yanıtını beklediğim soru bu...

Yazarın Tüm Yazıları