Süt projesini, bu olaya kurban etmeyin

Son yılların en önemli projelerinden biriydi ve başarıyla da uygulamaya sokulmuştu. 7 milyon çocuğa süt içirmeye başlandı. Ancak ne olduysa oldu ve 2 bine yakını hastalandı. Olur ya... Kiminin alerjisi tuttu, kimi bozuk sütten zehirlendi. Şimdi ayaklanıp, bu harika projeyi askıya almayalım.

Haberin Devamı

Yıllar boyunca çocuklarımızı buğdayla, unlu yiyeceklerle büyüttük. Süt içiremedik.

          

Kavruk bir nesil yarattık. Zengin ülkelerin gençlerinin yüzüne bakın farkı görürsünüz. Nedenlerinin en başında da süt gelir.

          

Okullardaki süt içirme kampanyasını, bu nedenle alkışlarla karşılayanlar arasındayım.

          

Son derece doğru, son derece yerinde bir hareketti.

          

Bir yol kazasına uğradık.

          

7 milyon çocuk süt içti ve aralarından 2 bine yakını hastalandı. Kimi alerjiden, kimi bozuk sütten, kimi alışmamış vücutların tepkisinden rahatsızlandı.

Haberin Devamı

          

Olabilir. Bunda telaşa düşülecek bir durum da yok. Siz medyadaki yayına bakmayın. Bizler de şok yaşadığımız için, gerekenden geniş yer verdik.

          

Şimdi Tarım ve Milli Eğitim Bakanlığı’ na son derece önemli bir görev düşüyor.

          

Olumsuz yayından korkmamalılar. Tam aksine, denetimi arttırıp, bu projeyi ayakta tutmaları gerekiyor. Kim ne dersin desin, cesaretle devam etmeli ve çocukların sütünü kesmemeliler...

BAŞBAKAN, HERŞEYİN EN DOĞRUSUNU BİLMEYEBİLİR...

          

Devlet Tiyatroları' nın özelliştirilmesi tartışması yavaş yavaş çığrından çıkıyor.

          

Başbakan' ın kızgın bir anına rastladı ve "Sizi bir özelleştiririm, görürsünüz..." deyiverince kıyametler koptu.

          

Erdoğan' ın bu tepkisi hemen alkışlandı.

          

Ne kadar doğru yaptığını, nasıl isabetli bir karar verdiğini söyleyenler ardı ardına açıklamalar yapar oldular. Oysa bu aşamada Başbakan’ı kışkırtmak değil, tam aksine yatıştırmak gerekiyor.

Haberin Devamı

          

Kabinede bir tek, Kültür Bakanı Ertuğrul Günay mesafeli duruyor.

          

Doğrusunu yapıyor.

          

Başbakanlar herşeyin en doğrusunu bilen insanlar değillerdir.

          

Onlar da yanılabilir ...

          

Onlar da abartılı ve gereksiz adımlar atabilirler...

          

Önemli olan, başbakanların etrafında olan kişilerin sıkı durmalarıdır. Her söyleneni alkışlamak yerine, doğrusunu göstermeleridir.

          

Bizde ne yazık ki, böyle olmuyor.

          

"Bana mı düştü? Başkası söylesin. Şimdi başıma iş açmayayım..." deyip alkış tutuluyor.

          

Ertuğrul Günay, cesur ve farklı bir Bakan. Merakla bekliyorum. Bu defa da Başbakan'ı ikna edecek veya olayın daha da kontrolden çıkmasını engelleyebilecek mi?

MEB'deki İLETİŞİM SORUNU ÇÖZÜLEMİYOR...

Haberin Devamı

          

Milli Eğitim Bakanlığı’ nda bir süredir önemli bir iletişim sorunu yaşanıyor. Bir türlü de çözümlenemiyor.

          

3 X 4 ile başladı.

          

Başbakan'ın konuşmasıyla gündeme geldi. Kimse neyin ne olduğunu bir türlü anlayamadı. Neden sonra Dinçer duruma el koydu ve hazırlıkları açıklamaya başladı. Sanki kesinleşmiş gibi konuşulan birçok maddenin henüz netleşmediği de böylece ortaya çıktı. Bakan'ın 32. Gün'deki söyleşisi, birçok yanlış anlamayı da ortadan kaldırdı. Aslında yapılması gereken, çok daha önceden kamuoyunun hazırlanmasıydı. Böyle olsa, tartışmalar büyük oranda azalırdı.

          

Şimdi aynı durum okullardaki yeni düzenlemede ortaya çıktı.

Haberin Devamı

          

Neden dersler kısalıyor?

          

Sınıf geçme neden kolaylaştırılıyor?

          

Lisede evliliğin serbest bırakılması ne anlama geliyor?

          

Koskoca Milli Eğitim Bakanlığı aklına göre değişiklik yapmaz. Mutlaka hepsinin yanıtı vardır, ancak bizler bilmiyoruz. Kamuoyunu yeterince aydınlatmadığınız zaman da gereksiz tartışmalar oluyor. Nitekim, ortada dolaşan metinlerin birer taslak olduğu ve görüş alınması için ilgili kurum ve sivil toplum örgütlerine dağıtıldığı ortaya çıktı.

          

İletişim sorunu çözülmedikçe, aynı karmaşayı yaşayacağız demektir.

UEFA: ŞİKE'nin SAHAYA YANSIMAMA İDDİASI KOMİKTİR...

          

Dün, Şike davasının başlamasıyla birlikte sık sık UEFA ile konuşmuş ve en üst düzeyde görüş alış verişinde bulunmuş bir isimle konuştum. Federasyon Başkanı Demirören' in, şike olayının "Sahaya yansımamış olmasından memnuniyet duyduğu" şeklindeki açıklamasının UEFA' yı ne oranda etkileyeceğini sordum.

Haberin Devamı

          

Güldü.

          

"Bundan önceki fedrasyon da aynı şeyi söyledi ve UEFA yetkililerinin gülücükleriyle karşılaştılar... “Nasıl ölçtüler acaba?” diye sordular" dedi.

          

Federasyonun kararlarından herkes şikayetçi.

          

FB hariç. Çarşamba günkü basın toplantısında ben daha gerekçeli açıklamalar bekliyordum, ancak, yönetim içini dökmekle yetindi. Haklılıklarına inandıklarını çok net şekilde ortaya koydular. Ancak ne yazık ki, federasyon ortalığı öylesine dağıttı ve bu konuyu öylesine beceriksizce ele aldı ki, Fenerbahçe' ye de kötülük yaptıklarının farkına varabilmiş değiller.

Yazarın Tüm Yazıları