Paylaş
Filistin’de yayınlanan El Kudüs gazetesine göre İsrail Dışişleri Bakanı Leiberman, Gazze’ye uygulanan ambargonun hafifletilmesi için formülü verdi. Eğer Hamas, 2006 yılından beri elinde esir tuttuğu İsrail’li asker Gilad Şalit’i Kızılhaç’ın ziyaret etmesine izin verirse; İsrail Gazze’nin boynundaki kementi gevşetecek.
Düşünün; bir de serbest bırakırsa neler olur?
Ancak bu çok kolay olacak gibi görünmüyor
Zira Hamas Şalit’e karşı bin kadar Filistinli tutuklunun serbest bırakılmasını ve ambargonun kaldırılmasını istiyor.
İsrail ise Yahudi devletinin varlığını reddeden Hamas ile görüşmeyi bile kabul etmiyor.
Dahası Hamas ile İsrail arasında “kan davası” var.
İsrail Gazze’deki operasyonunda 1.300 kişiyi öldürdü.
Peki bu “kan davası” nasıl bitecek? Ambargo nasıl kalkacak? Acaba Şalit’in salıverilmesi bu konuda ilk adım olabilir mi?
Tam bu noktada, ve özellikle son iki haftadır yaşananlar düşünüldüğünde, çok şaşırtıcı gelişmeler oluyor. Jarusalem Post’un haberine göre Başbakan Erdoğan Şalit’in serbest bırakılmasına ön ayak olmak istiyor. Türk kaynakları henüz bunu doğrulamadı ancak Türkiye’nin daha önce de bu yönde girişimleri olduğu biliniyor. İHH konvoyu ve İran yüzünden ilişkilerin geldiği nokta düşünülürse bu zor görünebilir ama bana göre İsrail’de bu fırsatın üzerine atlamayacak siyasetçi yok. Zira Şalit İsrail’de bir sembol. Salıverilmesini gerçekleştirmekse seçimlerde oy bekleyen her siyasetçinin rüyası.
Gelelim Hamas’a.
Hamas, El Fetih ile görüşmelerinde Mısır dışında bir arabulucu alternatifi olmadığını söylese de 9 Türk vatandaşının ölümü ve hükümetin açıklamaları düşünüldüğünde Türkiye’ye son dönemde oldukça borçlanmış görünüyor. İşte bu noktada bence hükümet Hamas üzerindeki etkisini kullanmalı. Gerekirse, borcunu öde demeli. Hamas’a Şalit’in salıverilmesi yönünde baskı yapmalı.
Bu fırsatı ne olursa olsun değerlendirmeli. Ortadoğu’da figüran değil güçlü bir aktör olduğunu kanıtlamalı.
Unutmamalıyız. Gazze’ye gerçekten yardımın yolu öfkeli konuşmalardan değil, barışa katkı sağlayacak; ambargoyu delecek değil kaldırtacak akıllı hamlelerden geçiyor. Zira Başbakan’ın hamiliğine soyunduğu Hamas, Gazze’de Şalit ile birlikte kendi halkını da ambargo altında esir tutuyor. Haydi Erdoğan, haydi Gül kan davasını bitirecek ilk adımı atmaya…
HABERDE ZİRVEYİ KANAL D VE STAR PAYLAŞTI...
Kanal D, Star, Show ve ATV haber bültenleri arasındaki mücadeleyi Mayıs ayında Kanal D ve Star Ana Haber bültenleri paylaştı.
Mayıs ayında 4 büyük kanalın ana haber yarışı sonuçlandı. Anchor’ların (sunucularının) birlikte ekranda göründükleri saat bölümündeki rakamları çıkarınca sonuçlar daha iyi anlaşılıyor.
Bakın bu yarışın Mayıs ayı sonucu nasıl?
TOPLAM SEYİRCİ*
KANAL REYTİNG PAY
18:45 - 19:45 KAND 3,10% 14,40%
STAR 2,90% 13,30%
ATV 2,80% 12,80%
SHOW 2,30% 10,60%
AB GRUBU*
KANAL REYTİNG PAY
18:45 - 19:45 STAR 4,00% 19,00%
KAND 3,30% 15,70%
SHOW 2,40% 11,20%
ATV 2,20% 10,50%
* Her kanal farklı zamanda jenerik döndürdüğü için, Haber reytingleri AGB listelerine yanlış yansıyordu. Bu nedenle yukarıdaki liste, 4 Anchor’ın aynı anda ekranda bulundukları süre dikkate alınarak (jeneriklerin dönüş dakikası dikkate alınmadan) hazırlanmıştır.
REİNA'YA DÜĞÜN SALONU MUAMELESİ YAPAMAZSINIZ...
Dünyada bir çok yer gezdim gördüm ama Reina gibi bir mekan görmedim. Boğazın kenarında, İstanbul'un gerdanlığı Boğaziçi Köprüsü'nün yanında ve muhteşem İstanbul silüetine sahip bir mekan. Acayip farklı ve etkileyici bir manzaraya sahip ve çok kaliteli bir yer. Hep magazin programlarında, ünlülerin, kovalama başlanmadan önce çıktıkları mekan olarak bildik. Sonraları ise yüksek ses nedeniyle ard arda kesilen cezalar ile. Reina bunları haketmeyecek dünyaya ismini duyurmuş bir mekan. Ülkemize gelen yabancı iş adamlarını ağırlamak için çok özel bir yer. Bu özel mekana bir düğün salonu gibi muamele yapıp ikide birde ceza kesip kapatılması yakışmıyor. Reina'yı turistik bir yer gibi algılayıp ona göre davranmak gerekli. Böylesine özel bir yere fazla ses kirliliğine neden oluyor diye jandarma sokmak, baskın düzenleyip kimlik incelemesi yapmak ayıptır, hoyratlıktır.
YOUTUBE LOGOSU İLE HALA BİR ÇÖZÜM YOK...
Youtube ve binlerce internet sitesinin ardından şimdi de Google'un bazı servislerine erişim yasağı ve arama motoruna ulaşımda yavaşlama yaşanıyor. Nedeni ise Youtube yasağı ile bağlantılı. Bu sitelere erişimin yasaklanması veya diğer yollardan yavaşlatılması bana çok komik geliyor. Kendi kendimizi cezalandırıyoruz. Youtube aylar boyunca kapalı kaldı. Peki ne oldu? Gerek DNS ayarlarının değiştirerek gerekse internetteki tünelleri kullanarak aylar boyunca Youtube'a ulaştık. Sadece kendimizi cezalandırmış olduk. Şimdi ise Google'un bazı servilerine ulaşımda engellemeler var. Adalet Bakanı Sadullah Ergin, yasakçı zihniyetle siber suç arasında kaldı. Daha önce Google, Çin hükümeti tarafından engellendiği gerekçesi ile servislerini Hong Kong üzerine yönlendirmişti. Yani ülkemizin adı Çin gibi İran gibi internet sitelerini yasaklayan ülkeler ile anılmaması gerekiyor. 2010 Dünyasında küreselleşmeyi hala anlayamamışız, yasaklarla bir yere varılamayacağını hala göremiyoruz.
TÜRK DENİZCİLERİNİN PİRİ DİRVANA
Prof. Dr. Süleyman Dirvana, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde hayata gözlerine açan, Cumhuriyetin ilk yıllarını gören, Seddülbahir teknesinin sahibi ve büyük Türk denizcisi 95 yaşında hayata gözlerini yumdu. Dirvana, 1915 yılında İstanbul Kandilli'de doğdu. Doğumu Çanakkale muharebesinin en ateşli dönemine denk geldi. Liseyi Alman Lisesi'nde okudu üniversiteyi ise Münih'de . Ülkeye döndükten, 12 Eylül Darbesi'ne kadar Çapa Tıp Fakültesi'nde çalıştı. Tıp alanında büyük başarılar sergiledi. Başarılı olduğu bir diğer dal ise denizcilikti. İlk Türk yelkencilerinden olan Dirvana askerliğini yaptığı yer olan Seddülbahir ismini o muhteşem teknesine verdi. Seddülbahir ile uzun yıllar birçok denize yelken açtı ve geçtiğimiz salı askerliğini yaptığı Seddülbahir'de toprağa verildi. Rahat uyu denizcilerin piri...
ANLAŞILAMAYAN BİR TUTUKLULUK HALİ..
İkinci Ergenekon davasında tutuklu olarak cezaevinde tutulan gazetecilerden Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan'ın tutuklulukları 1-1,5 yılı aştı. Hala da içerde tutuluyorlar. Geçen hafta yapılan 70. duruşmada, mahkeme başkanı Köksal Şengün, aralarında gazeteciler Balbay ve Özkan’ın da bulunduğu 23 sanığın “tahliyesi” yönünde oy kullandı. Ama nedense mahkeme heyeti reddetti. Köksal Şengun, iki gazetecinin 12. kez tahliyesini istemiş oldu.
Bu bir muamma, neden hala cezaevinde tutuluyorlar anlamıyorum.
Acaba mahkeme heyeti Özkan ve Balbay'ın dışarı çıktıktan sonra kendilerini topa tutacakları için mi tahliyeleri engelliyor? Zira başka birşey aklıma gelmiyor. Bu zamana kadar deliller toplanamadı da, bu iki gazeteci bundan sonra mı delilleri karatacaklar, veya kaçacaklar?
İSMET İNÖNÜ
Prof. Dr. Pars Tuğlacı'nın, İsmet İnönü'nün hayatını anlattığı kitabı “İsmet İnönü” Etik yayınlarından çıktı. Son günlerde ismi gündemde yer alan İsmet İnönü'nün Osmanlı'dan Cumhuriyet'in çok partili rejimine kadar ki olan hayatı kitapta anlatılmış. Asker, komutan, siyaset ve devlet adamı 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, bir ülkenin monarşiden demokratik hayata geçişinin tanığı ve mimarlarından biri olarak her yönüyle Tuğlacı'nın çalışmasında. (Etik Yayınları 0212 511 63 91)
Paylaş