PaylaÅŸ
TBMM'de muhalefetin, iktidar tarafından yapılmak istenen tüzük deÄŸiÅŸikliÄŸine karşı verdiÄŸi mücadele küçümseniyor.          Â
Özellikle Meclis oturumları sırasında yaşanan direniş görüntüleri ekranlara yansıtılıyor ve alay eden veya küçümseyen bir şekilde yorumlar başlıyor :
- Şunlara bakın, çocuklar gibi itişiyorlar.
- Bunun adına demokrasi mi deniyor?
- Åžu CHP'liler de amma kavga ediyor...
Sanki, baÅŸta CHP'liler olmak üzere, muhalefet partileri sırf kavga çıkartmak için hareket ediyorlarmış gibi eleÅŸtiriliyorlar.         Â
Haksızlık ediliyor.          Â
CHP hakkını arıyor ve haklı bir mücadele sergiliyor.          Â
Ä°ktidarın itirazı, muhalefetin her yasayı engellemek için ellerindeki hakları abartılı ÅŸekilde kullanmalarından kaynaklanıyor. Konuyla hiç ilgisi olmayan önergeler verdiklerine dikkat çekiyor, ardından da 10'ar dakikadan 4 kiÅŸi (40 dk) konuÅŸturulduÄŸu için, zamanın boÅŸa gittiÄŸi, bu nedenle de yasa çıkarmanın çok zorlaÅŸtığını ileri sürüyor. Bu durumu düzenlemek için, muhalefetin haftada 4 gün olan önerge verme hakkını 1'e, konuÅŸma sürelerini de 10 dakikadan dan 5 dakikaya indirmek istiyor.          Â
Ä°ÅŸte kavganın nedeni bu.          Â
Gerçekten de, önemli bir kısıtlama.          Â
Zaten muhalefetin sesini duyuramadığı ve etkili bir çalışma sergileyemediÄŸinden ÅŸikayet ediyoruz. Åžimdi bu yeni kısıtlama devreye girdiÄŸi taktirde, muhalefetin çalışma alanı çok daha sınırlanacak.          Â
Muhalefetin haklarını abartılı kullandığı ileri sürülebilir, ancak böylesine sert bir indirime gidilmemelidir. 4 günlük önerge verilme süresi belki 2 veya 3'güne , 10 dakikalık konuÅŸma süresi 5 yerine, 6-7 dakikaya indirilse, yani bir orta yol aransa, bu adım belki daha anlayışla karşılanacak. Ancak iktidar öylesine sert ve maksimalist hareket ediyor ki, kabul edilecek yanı kalmıyor.          Â
Hele medyanın, bu olayı adeta alay eder gibi izlemesi, küçümseyen bir dil kullanması, hiçbir demokratik teamüle uymuyor. Tam tersine, özellikle CHP'yi desteklemek ve Ä°ktidar partisine de "muhalefeti boÄŸmayın" mesajı vermemiz gerekiyor.          Â
Bu arada Ak Parti'nin unutmaması gereken bir diğer nokta da, bugün iktidardalar ancak yarın (herhalde sonsuza kadar bu ülkeyi yöneteceklerini sanmıyorlardır) muhalefete geçtiklerinde kendi tuzaklarına düşecekleridir.
YUNANÄ°STAN TEHLÄ°KELÄ° BÄ°R KAOS'A Ä°TÄ°LÄ°YOR ...          Â
Yunanistan yakın tarihinin en istikrarsız dönemine giriyor.          Â
Avrupa BirliÄŸi, iflastan korumak için Yunanistan'a 130 milyar euro'luk ikinci yardım paketine yeÅŸil ışık yaktı, ancak bırakın rahatlamayı, adeta Yunanistanı zorla fakirleÅŸmeye itti.          Â
Korkunç bir reçete...          Â
BaÅŸta Almanya ve Fransa olmak üzere AB Konseyi , Yunanlı politikacılara öylesine bir güvensizlik duyuyor ve öylesine bir aldatılmışlık hissi içinde ki , ÅŸimdiye kadar hiçbir ülkeye uygulamadığı ve gaddarlığa varacak ölçüde bir kemer sıkma rejimini zorla kabul ettirdi.          Â
Ä°ki yıl içinde 150 bin devlet memuru iÅŸten atılacak , asgari ücretler indirilecek, ücretlere zam yapılmayacak, harcamalar (Savunma dahil) büyük ölçüde kısılacak..vs...vs          Â
Avrupa, Yunanistanın verdiği hiçbir sözü tutmayacağına öylesine inanmış durumdaki , verilen sözlere değil, siyasi liderlerinin imzalı taahütlerini alma noktasına kadar gitti. Avrupa belki kızgınlığında haklı olabilir, ancak öylesine bir tepeden bakan, öylesine çirkin bir zenginlik kompleksi içinde hareket etmiştir ki, Atina'yı iflastan kurtarmadığını, sırf kendini kurtarmak için bu adımı attığını çok belirgin şekilde ortaya koymuştur. Bu tutum, başka hiçbir ülkeye layık görülmemiş çok çirkin bir yaklaşımdır.
TÃœRKÄ°YE, YUNANÄ°STAN'A ELÄ°NÄ° UZATMALI...Â
Yunan basının en önde gelen, (Kathamerini gazetesi) Genel Yayın Yönetmenilerinden biri olan Alexis Papahelas'ın çok haklı ÅŸekilde "Halkın onurunu kırıyorsunuz. Bu yaklaşımınız reform taraflısı olanların da önünü kesecektir..." demesine yol açmıştır .          Â
Avrupa, belki bilerek ancak umursamadıklarından dolayı veya bilmeden Yunanistanı bir kaos'a itiyor. Ege'nin öbür kıyısındaki istikrarsızlık, özellikle Türkiye açısından son derece tehlikeli bir süreci de beraberinde getirir.         Â
EÄŸer içimizde "Oh olsun , derslerini alsınlar ... "diyenler varsa, onlar da Avrupalı'lar gibi çok yanılıyorlar. Tam aksine, Türkiye bu dönemde Yunanistan'a destek olması, elini uzatması gerekir.          Â
ÖrneÄŸin, Enerji Bakanı Yıldız'ın DoÄŸal Gaz jesti bu açıdan son derece yerinde bir yaklaşımdır.          Â
Türkiye'nin çıkarı, istikrarlı bir Yunanistan'dır.          Â
İyi komşuluk, kötü günlerde belli olur.
4+4+4'ü BÄ°ZE DOÄžRU DÃœRÃœST ANLATIN ...          Â
Meclis'e yeni bir tasarı verildi. Ä°lk öğretimin 8'den 12 yıla çıkarılmasını öngörüyor. Ancak kesintisiz eÄŸitim ÅŸeklinde deÄŸil. Ä°lk 4 yıldan sonra çocuk tercihini yapacak. Ä°sterse meslek okuluna gidecek, isterse yoluna devam edebilecek .          Â
Tasarının sahibi Sn. Canikli'yi dikkatlice dinledim , ancak tam anlayamadım . Sanki birÅŸeyler söylemek istiyormuÅŸ da, ÅŸu aÅŸamada çok da bilgi vermek istemiyormuÅŸ gibi bir hali vardı . Gerçek niyet nedir, neyi düzeltmek istiyorlar anlaşılamıyor .          Â
Ben anlayamadım. Aklım bu iÅŸe yatmadı.          Â
Ãœstelik, gerekçeleri anlatmada çekilinecek birÅŸey de göremiyorum.          Â
Niyet neyse söyleyin.          Â
ÖrneÄŸin, açıkça deyin ki "28 Åžubat'ın 15 inci yıldönümünde, o dönem yapılan tek deÄŸiÅŸikliÄŸi düzeltmek ve İmam Hatip Okullarının orta bölümünü yeniden canlandırmak istiyoruz..."          Â
Böyle bir ihtiyaç duyabilirsiniz. Olabilir, kamuoyu da bunun yarar veya zararlarını tartışır.          Â
Veya "Çocuklarına Kuran öğretmek isteyenler, tercihlerini kullansınlar diye, bunu yapıyoruz..." da diyebilirsiniz. O da tartışılır.          Â
Ne derseniz deyin, ancak açık olun . Bu topluma gizli kapaklı birÅŸeyler hazırlanıyormuÅŸ izlenimi vermeyin. Bu tip yaklaşımlardan yıllar boyunca çok çektik. Ä°letiÅŸimsizlikten dolayı yanlış anlamalar yaÅŸadık ve boÅŸu boÅŸuna enerji tükettik.          Â
Bu defa kamuoyunu net şekilde aydınlatın lütfen...
PaylaÅŸ