Paylaş
Bu satırları Almanya maçından hemen sonra yazıyorum. Sabah erkenden İstanbul’a hareket edeceğim. Oysa tüm uçuşlarımı ayarlamıştım. Buradan Viyana’ya gidecektim. Ana haberi de oradan yapacaktım. Hislerimin beni bu kadar yanılttığına hiç rastlamadım. Kazanacağımıza ve kupayı alacağımıza inanmıştım.
Evet mehtabı ele geçirmek için yola çıktık ancak, birkaç yıldızla yetinmek zorunda kaldık.
Şu anda kendimi adeta attan düşmüş gibi hissediyorum.
Belki yarın biraz daha düzelirim. Yaralarım daha taze olduğundan dolayı, belki heyecana kapılıp kantarın topuzunu biraz kaçırabilirim.
Ancak emin olun, kimseleri suçlamaya niyetim yok. Hemen idam sehpaları kurup başta Fatih Terim olmak üzere bazılarını asmaya da niyetim yok. Takımın oyunu başından itibaren çok iyiydi. Son derece kontrollüydü. Hele ilk golü atınca bende sizler gibi ayaklandım.
Bizim oturduğumuz tribünde Almanlar da vardı. Biz öne geçince takımlarını ıslıklamaya dahi başladılar.
Ancak beraberlik golü gecikmedi. Hele Rüştü’nün Almanlara hediye ettiği ikinci gol hepimizi çökertti.
Yine bundan önce olduğu gibi, yüzümüzü kararttık, suratımızı astık ve homurdanarak yerimize oturduk.Mustafa Aşçıoğlu ve Erhan Karadağ ile maçı seyrediyorduk. Semih 2-2 yapınca bir ara mucizenin tekrar geri geldiğine hükmettik.Bundan önceki maçlar gibi Türk takımı yine destan yazmak üzereydi.
Ne olduysa ondan sonra oldu.
Mucize kuşu, herhalde bundan önce üç defa bizleri destekledikten sonra, artık ya sıkıldı veya Almanları daha sevdi ki, bizim başımızdan kalktı ve Almanların kafalarına kondu.
Sizler de gördünüz...
Bu defa mucizeyi yaratanlar Almanlar oldu. Oysa sapır sapır dökülmüşler, sahada yürüyemez hale gelmişlerdi. Arda’lı, Nihat’lı, Emre’li Volkan’lı bir milli takım bugün rahatlıkla Viyana’da finali oynuyor olacaktı.
Tabii tüm verdiğim sözlere rağmen,bu arada Volkan ve Arda’ya gereksiz şekilde aldıkları kartlardan dolayı ateş püskürmüyor değilim.
Hele Volkan...
Neyse kendimi yine kendimi kontrol etmek istiyorum... Olan oldu...
Şimdi İsviçrelilerin, Çeklerin ve özellikle de Hırvatların neler hissettiklerini çok iyi anlıyorum. Böylesine bir maç oynayıp kaybetmek insana fena dokunuyormuş. Tabii bu arada kendi kendime keşke bütün maçlarımızı “böyle kaybetsek” demekten de kendimi alamadım.
* * *
2008’İN SÜPRİZ TAKIMI YİNE DE BİZ OLDUK
Dünkü gazeteleri görseniz sizde hayıflanırdınız.Arslan Türklerin elinden kupayı kapan Almanlar alkışlanıyordu.
Emin olun, 2008 Avrupa kupasının tartışmasız sürpriz takımı bizdik.
Keşke Almanya’ya yenilmeyip finalde örneğin, Rusları da devirseydik, havamız bambaşka olurdu mutlaka.
Ancak yine de memnun olmalıyız.
Eğer Almanlar bu maçın sonunda bu kadar sevindilerse, sanki kupayı kazanmış gibi saha etrafında defalarca tur attılarsa, bu tamamen Türk takımının performansından kaynaklanmıştır. Tüm uluslararası uzmanlar ve hatta bizim bazı yazarlarımız, 5-6 golle mağlup olmamızdan korkuyordu. Hiç de yersiz bir korku değildi. Zira bizim takımın sağı solu belli olmuyor. Bir bakıyorsunuz fırtınalar estiriyor, bir bakıyorsunuz, lime lime dökülüyor.
Allahı var, Türk milli takımı hepimize güzel maçlar yaşattı. Tam üç defa bizleri sokaklara döktü. Keyiflendirdi, heyecanlandırdı ve gururlandırdı.
Önce Fatih Terim’den başlamak istiyorum. Seversiniz sevmezsiniz, hoca karizmasıyla, çıkışlarıyla farklı bir insan. Değerli bir insan ve bu kupaya da damgasını vurdu. Yine zamanlamasını dramatik şekilde iyi kullandı ve ayrıldı. Helal olsun, teşekkürler.
Sonra bütün futbolculara teşekkürler... Görevlerini yaptılar. Türk milletinin kalbine girdiler.
Şimdi Avrupa Kupası bitti dünya kupası başlıyor. Geçeni unutalım geleceğe bakalım.
Son bir not: şu kupa sayesinde kaç gündür içimizi karartan siyaseti bir kenara attık ve bambaşka bir dünyaya girdik.Ne yazık ki, önümüzdeki haftadan itibaren kaşlarımız çatılacak ve yine birbirimize düşman olmaya başlayacağız.
Yani gerçeklere döneceğiz.
Paylaş