Bir yandan Irak’taki direnişin yaygınlaşması, öte yandan 30 Haziran’da yönetimin Irak’lılara devredilmesi, Washington’un PKK konusunda verdiği sözleri şimdilik askıya almasına yol açtı. Özel kuvvetlerimizin geleceği de belli değil.
Hatırlayacaksınız, Ankara ile Washington arasındaki en önem verilen tartışmalardan biri, Kuzey Irak’ın Kandil dağındaki PKK kampının dağıtılmasıydı.
Genelkurmay Başkanlığı, Amerikalılar ile ne zaman masaya oturulsa mutlaka bu dosyayı gündeme getirirdi. Basında yazılanlar ne oranda doğru bilemiyorum ancak, kampın dağıtılması ve liderlerinin yakalanıp Türkiye’ye teslim edilmeleri, Ankara’nın öncelikli istekleri arasındaydı.
Amerikalılar da defalarca, Kuzey Irak’ta Türkiye’yi tehdit edecek hiçbir terör kampının kalmayacağı sözü verdiler. Hatta “Sizde, af yasası çıkararak yardımcı olun. Dağdaki militan hapse girmeyeceğini anlarsa silah bırakır. Sayıları azalınca bizde baskıyı arttırırız” diye tavsiyelerde bulundular.
Ancak ne Amerikalılar sözlerini tutabildiler, ne de Türkiye bir af yasası çıkartma cesareti gösterebildi.
PKK militanları da dağ’da, kendilerini neyin beklediğini bilmeden, ancak silahlı hareketin giderek eridiğini, HADEP’in karıştığını, zemin kaybettiğini görerek, zaman öldürüyor.
Özetle, Kuzey Irak’taki PKK dosyası askıya alınmış durumda...
Ne oldu da, Washington kolları sıvamıyor?
Konuyu yakından izleyen ABD’li yetkililerin verdikleri bilgiye göre, en önemli etken, kendi sorunlarının başlarından aşması:
- Irak içindeki sivil direnmenin yaygınlaşması ve silahlı kuvvetlerinin büyük bölümünün bu direnmeye karşı mücadele etmek zorunda kalması.
“Elimiz kolumuz başka yerlerde bağlı. Yeterince kuvvetimiz yok. İşimiz başımızdan aşkın” diyen bir yetkili, PKK konusunun öncelikler listesinde alt sıralara kaydığını belirtti.
Kandil dağındaki PKK militan sayısı 4-6 bin arasında tahmin ediliyor ve kampın dağıtılması için de 10-15 bin kişilik bir kuvvetin gerektiği vurgulanıyor. “Şu anda Irak’taki karmaşa bu oranda bir gücü ayırmamızı engelliyor” yanıtı veriliyor.
- Diğer bir gerekçe de, 30 Haziran’da Irak’ın yönetimi Irak’lılara geçecek. Günlük uygulamada yine Amerikan askeri gücünden yararlanılacak tabii. Yani son söz, bir yerde yine Amerikan kuvvetlerinin olacak. Yine de yönetim şekli değişecek. Bu unsur da, Kuzey Irak’ta bir girişimde bulunulmasını engelliyor.
“Bakalım yeni yönetim ne diyecek? Önce bir önümüzü görelim” deniyor.
TÜRK ÖZEL KUVVETLERİ NE YAPIYORLAR?
30 Haziran’da, Irak’ta yönetimin yeni bir Irak hükümetine geçmesinin Türkiye açısından en önemli sonucu, Kuzey Irak’taki Türk Özel Kuvvetlerinin konumunu gündeme getirmesi olacak.
Artık eskisi gibi ABD’nin her dediği bir kanun olmayacak. Yine çok etkili ve yetkili konumda bulunsalar dahi, Amerikalılar yeni yönetimi görmezden gelemeyecekler.
Yeni yönetim, Türkiye’ye dönüp “Artık ihtiyaç kalmadı, lütfen özel kuvvetlerinizi çekin” dediği taktirde de, Ankara’nın önünde iki seçenek kalacak:
• PKK Kandil dağında oturdukça, askerimi çekmem. PKK’yı dağıtın, o zaman çekerim, diyecek
• Bu yaklaşım karşısında ABD’den destek görmediği ve Kürtlerin baskısına silahlı karşılık vermek istemediği taktirde, Kuzey Irak’tan çekilecek.
Amerikalılara göre, Türk Özel Kuvvetleri şu sıralarda sadece istihbarat yapmakla yetiniyorlar. Kürt ve ABD’li birliklerle hiçbir sürtüşmeleri olmadığı vurgulanıyor.
Son durum böyle...
* * *
(Bu yazı, Posta Gazetesinde ve aynı gün Hürriyet Gazetesinin tüm dış yayınlarında, Hürriyet internet sitesinde (www.hurriyetim.com.tr) Milliyet internet sitesinde (www.milliyet.com.tr) ve Daily News ekibi tarafından tercüme edildikten sonra hem ana gazetede, hem de Daily News internet sitesinde (www.turkishdailynews.com.) yayınlanmaktadır.)