Kuzey Irak’ta, Türkmen ve PKK pazarlığı...

Washington son olayla bölgede kimseyi takmadığını, tek ve en büyük patronun da kendi olduğunu gösterdi. Büyük hata yaptı. Türkiye’ye de iki mesaj verdi: 1.) Kuzey Irak’tan artık çıkma zamanınız geldi. 2.) Tükmenleri örgütlemenize müsaade etmeyeceğiz. Türkiye ise, PKK’nın varlığı sürdükçe Kuzey Irak’tan ayrılmak istemiyor. Türkmenleri de savunmasız bırakma niyetinde değil. Ancak elinde fazla bir yaptırım gücü yok.

Kuzey Irak’taki gelişmeleri iyi okumak gerekiyor.

Uzun süredir böyle bir olay bekleniyordu. Hem Washington’da, hem de bölgedeki resmi Amerikalı yetkililer, açıkça ve aylardır aynı sözleri söylüyorlardı:

“... Türk askeri varlığının Kuzey Irak’ta kalmasına artık gerek yoktur. Zira ne göç tehlikesi kalmış, ne PKK etkinliği, ne de Türkmenlerin varlığına karşı bir tehdit...”

Yani, ufukta bu gelişme görülmüştü.

ABD’nin Türk askeri varlığını Kuzey Irak’tan çıkartmak istemesini sadece tezkere’ye bağlamamak gerekir. Pentagon’un TSK’yı cezalandırması diye yorumlamakta, gerçekleri tam olarak yansıtmaz.

Tezkere kabul edilmiş ve TSK, Amerikalılar ile birlikte Kuzey Irak’a girmiş olsalardı, Pentagon belki bu kadar kısa sürede “işiniz bitti, çıkın artık” demeyecek, ANCAK eninde sonunda TSK’yı Kuzey Irak’tan çıkaracak ve Türkmenlerin örgütlenmesini engelleyecekti. Washington’un temel politikası, Kuzey Irak’ın Kürtlere bırakılmasıydı. Hele şu sırada Irak’ın Güney’inde direnişle karşılaşılırken, Kuzey’de Kürtlerle çok başarılı bir işbirliğini oluşturmaları, ABD’lilerin Kürt isteklerine daha duyarlı olmasıyla sonuçlandığı gözleniyor.

Kürtler, TSK’nın biran önce bölgeden çekilmesini istiyorlar. En büyük şikayetleri de, Ankara’nın kendine yakın gördüğü Türkmen cephesini örgütlemesi, el altından silahlandırması ve eğitmesi. Kürtler, Türkmenlerin güçlenmesinden korkuyorlar. Bunu engellemek için de, Pentagon’u ikna ettikleri anlaşılıyor.

BİRDE PKK-KADEK PAZARLIĞI VAR

Ankara’nın Kuzey Irak’ta iki Kırmızı Çizgisi vardı. Biri, Türkmen Cephesini güçlendirip bölgede siyasi bir varlık durumuna sokmak, böylece ilerde Kuzey Irak’ta etkinlik kurabilmekti. Diğeri de, PKK-KADEK varlığını kontrol altında tutabilmek ve örgüt’ün hem kaynağını, hem de gidiş-geliş yolunu kesebilmekti.

Geçtiğimiz haftalarda, Türk-ABD yetkilileri (Güvenlik ve Askeri) arasında gizli bir pazarlık yapılıyordu. Buna göre Türk tarafı, Kuzey Irak’taki Amerikan askerlerinin bölgedeki tüm örgütlere karşı harekete geçmelerine rağmen, PKK’ya dokunmamasını ısrarla eleştirmekteydi.

Amerikan tarafı da, Türkiye’nin Türkmen’leri silahlandırmaktan vazgeçmesini ve PKK militanlarına af getirerek örgüt’ü zayıflatmasını istemekteydi. Nitekim “eve dönüş” yasasının, Amerikalılarla yakın işbirliği sonucu çıkarıldıgı belirtiliyor.

Ankara’nın, PKK bitmeden veya ABD’nin PKK’ya karşı ciddi önlem aldığını görmeden; Türkmen’lere Kuzey Irak’taki siyasi yapıda yer verilmeden Kuzey Irak’tan çekilme niyeti olmadığı biliniyor. Ancak, elinde yeterince yaptırım gücü bulunup bulunmadığı da en önemli sorunlardan biri...

TÜRKİYE’NİN YAPTIRIM GÜCÜ NE KADAR?

Olay, Türk Silahlı Kuvvetlerinin prestijine indirilmiş bir darbedir. Hala, Özel Kuvvetlere mensup askerlerin hangi nedenle tutuklanıp hapsedildikleri bilinmiyor. Ancak, gerekçesi ne olursa olsun, TSK küçük düşürülmüştür.

Türkiye, karşılığında ne yapabilir?

Habur kapısını mı kapatır?

Bölgedeki Amerikan askeri varlığı ile silahlı çatışmaya girme noktasına kadar gider, İncirliğin kullanımını yasaklar ve Washington ile tüm iplerin atılmasına kadar gider mi?

Yoksa, olay sessiz sedasız kapatılıp bundan sonra farklı bir yaklaşım mı benimsenir?

Bu soruların yanıtlarını birkaç gün içinde anlarız. Tek tavsiye atılacak adımın Genelkurmay ile hükümetin arasında iyice düşünülüp, tartışılıp kararlaştırılmasıdır. Fevri tepkiler Türkiye’ye büyük zararlar verebilir. PKK’nın yeniden canlanmasından, Kürt sorununda ve ekonomik çalkantılara kadar uzayan bir istikrarsızlık içine düşülebilir.

MADALYONUN ÖBÜR YÜZÜ

Bu olay Amerika ile örneğin İngiltere, Almanya ve herhangi bir İskandinav ülkesi arasında geçseydi, belki etkileri böylesine derin olmazdı. Bu ülkeler durumu soğukkanlı şekilde tartar ve ABD’ye nasıl mat edeceğini düşünür, fazla bağırıp çağırmadan oyunu kendi lehine çevirmeye çalışırdı.

Bizim tepkimiz çok farklı olacak.

Hem kamuoyu, hem de TSK olayı kolay kolay içimize sindiremeyeceğiz?

Washington, Irak’ı Asker’e (Pentagon’a) bırakmakla büyük hata ettiğini ve etrafındaki müttefiklerini teker teker kaybetmeye başladığını bakalım ne zaman farkedebilecek.

* * *

(Bu yazı, Posta Gazetesinde ve aynı gün Hürriyet Gazetesinin tüm dış yayınlarında, Hürriyet internet sitesinde (www.hurriyetim.com.tr) Milliyet internet sitesinde (www.milliyet.com.tr) ve Daily News ekibi tarafından tercüme edildikten sonra hem ana gazetede, hem de Daily News internet sitesinde (www.turkishdailynews.com.) yayınlanmaktadır.)
Yazarın Tüm Yazıları