Paylaş
Türkiye’nin tatil yörelerine karşı girişilen terör eylemleri, yepyenive son derece tehlikeli bir tırmanmayı beraberinde getiriyor. Türkiye’nin canı acıdıkça, turizm sektörü darbe yedikçe, hem toplum hem de devlet ister istemez sinirlenecek, ardından hırçınlaşacak ve Kürt-Türk çatışmasını yaygınlaştırabilecek.
İşte korku senaryosu bu...
Zaten TAK (Kürdistan Özgürlük Şahinleri) diye adlandırılan küçük terör örgütünün amacı da bu... Irak’taki gibi bir iç savaş başlatabilmek. Türkiye’yi ateş yumağına dönüştürmek.
Gerçek kimliği tam anlamıyla bilinmiyor.
Bazılarına göre, PKK’yı yeterince aktif bulmayıp, örgütten ayrılanlar tarafından kurulmuş. Sayıları az, imkanları kısıtlı, ancak seslerini duyurabilmek için ölüm yağdırabilen bir grup. PKK gibi, uluslararası baskılardan etkilenmiyorlar. Destekçileri kim ise, sadece onları dinliyorlar.
Bazılarına göre ise, bu bir nevi takiyye... PKK’nın perde arkasından yönlendirdiği, kendilerinin yapmak istemedikleri kanlı eylemleri ihale ettikleri bir grup. “Bakın, biz daha ehveni-şer’iz. Bizden daha kötüleri, daha fazla kan dökecekler var” diyerek göz dağı verdikleri bir örgüt.
TAK ne olursa olsun, kimlerin emrinde bulunursa bulunsun, hiç birimizin umurunda değil. Önemli olan, önümüzdeki büyük tehlikeyi durdurabilmek.
Bizlere düşen görev, terörle mücadele ederken, toplumu ve medyasıyla birlikte, soğukkanlılığı bırakmamak ve sabırlı olmaktır.
Ancak, dün Ertuğrul Özkök’ün de değindiği gibi, Kürt kökenli vatandaşlarımıza da düşen son derece önemli görevler bulunmaktadır.
Terörün tırmanmasına seyirci mi kalacaklar, yoksa işin rayından çıkmasını engelleyecek adımlar atabilecekler mi?
Son derece önemli bir yol kavşağındayız.
Bugün sorumluluk yüklenmeyenler, yarın çok acı çekeceklerdir. Zira unutmayın, Kürt sorunu bir Kürt-Türk çatışmasına dönüşürse, bundan herkes zarar görecektir.
* * *
DTP’Yİ SEÇİM DIŞINA İTMEYİN...
Dünkü yazımda, terör örgütleriyle mücadelenin, büyük oranda istihbarata bağlı olduğuna dikkat çekmiştim.
Bugünkü yazımda, Türk toplumunun soğukkanlı ve sabırlı tutumu, Kürt kökenli vatandaşlarımızın da sesleriniyükseltmeleri gereğine değindim.
Bütün bu çerçevede bir başka nokta daha var ki, önümüzdeki dönem açısından çok önemli.
DTP’nin, bağımsız adaylarla seçimlere katılması engellenmemeli..
CHP ve AKP’nin bazı kesimlerinde böyle bir eğilimin bulunduğunu okuyoruz. Seçim yasasında bazı değişiklikler yapılması ve bağımsızadayların seçiminin güçleştirilmesi hazırlığından söz ediliyor. DTP’nin, 20’nin üstünde milletvekiliyle yeni meclise girmesi, bazılarını rahatsız ediyor.
Tarihi bir hata yapılmış olur.
Tam aksine, ister DTP ister başka bir siyasi parti olsun, bütün vatandaşlarımızın TBMM’de temsil edilmelerigerekmektedir.
PKK’nin kökü kurutulacaksa, Bu sadece güvenlik güçleriyle değil, Kürt kökenli vatandaşlarımızıdaha fazla siyasete sokarak, günlük yaşama daha fazlakatılımlarını sağlayarak gerçekleştirebilir.
Terör örgütleriyle etkin şekilde mücadele de yine siyasi gruplarageniş bir yaşam hakkı, sesini duyurma hakkı vermekten geçecektir.
Eğer siyasi partileri veya grupları yasaklar, seçime girmelerini engellersek, PKK gibi terör örgütlerine yol açmış oluruz. Bu da onların “Sizin sesinizi duyurmamızın tek yolu benim silahlı eylemlerimdir”demelerine yol açar.
Sadece kısıtlama, sadece yasak, sadece ceza ile bir yerlere varamayız, aksine, yeni patlamalara yol açarız. Gelin, teröre karşı amansız bir mücadele verelim, ancak siyasi alanda da bir çıkış yolu arayalım.
Patlama, iç çatışma, hatta bölünmetehlikesinden uzaklaşmak istiyorsak, deneyimlerden yararlanalım. Sağduyumuzu kaybetmeyelim...
Paylaş