Kürtaj tartışması, kadının gerçek yerini gösterdi!

Birbirimize çok yalan söyleriz, ancak bir konu var ki, yalan da söylenemeyecek bir duruma girdik. Kürtaj tartışmaları toplum olarak maskemizi düşürdü.

Haberin Devamı

Hani " ...Analarımızın ayağının altını öperiz..." diyoruz ya...
 
Hani "...Kadının başımızın üstünde yeri var..." deriz ya...
 
Ben artık hiç birine inanmıyorum.
 
Bu toplum, kadınını "Kuluçka Makinesi" olarak gördüğünü açıkça gösterdi.
 
Tartışmalara şöyle bir bakın, eminim bana hak vereceksiniz...

 - Kadın çocuğu öldüreceğine, kendini öldürsün...
 - Tecavüze uğrayan da cezasına katlansın...
 - Kadının değil, o çocukta babanın da hakkı var...
 - Kadın kürtaja karar verme hakkına sahip olamaz...
 
Birden bire gerçek yüzümüz ortaya çıkıverdi. Lafın ötesinde kadına hiç saygı duymayan yanımız hemen tepişti. Ne yazık ki, dindar kesimde bu yaklaşım çok daha yaygın. "Allah’ın verdiğine kul müdahale edemez" deyip işin içinden çıkıveriyorlar. Kuran'ı gösterip, insanı korkutmaya çalışıyorlar.
 
Sadece bizde değil, dünya da da kürtaj denilince aynı yaklaşımla karşılaşılıyor, ancak kadına bizdeki kadar hor gözle bakılmıyor. Hakkını koruyanlar bizdeki kadar sert şekilde hırpalanmıyor. Tartışmalarda kadının yeri yok sayılmıyor.
 
Biz de ise olmadı. Gerçek yüzümüzü saklayamadık.
 
Yalanımızı ortaya döküverdik.

Haberin Devamı

ASIL ŞİMDİ CİNAYET BAŞLAYACAK...
 
Büyük olasılıkla kürtaj kısıtlanacak. Ardından da, özellikle önümüzdeki yıllarda gizli kürtaj artacak, dolayısiyle “Gizli cinayetler” devreye girecek.
 
Kadınlarımız, geçmiş yıllarda olduğu gibi, gizlice ve hayatlarını yok etme pahasına çocuklarını düşürmeye çalışacaklar. Ardından istatistikler yayınlanacak ve çoğumuz isyan edeceğiz.
 
Yıllar boyunca bu cinayetleri tartışacağız ve sonunda tekrar bugünkü noktaya geri döneceğiz.
 
Ancak o arada, binlerce kadınımızı kaybetmiş olacağız.
 
Lütfen artık yalanları bırakalım.
 
Kendimizi kandırmayalım.
 
"...Biz kadınımızı kuluçka makinası olarak görürüz..." diyelim.

CHP’SİZ KÜRT SORUNUNU ÇÖZMEK ÇOK GÜÇTÜR…
 
Ak Parti çok güçlü olabilir.
 
Gerçekten de çok güçlü. Güneydoğu’da şimdiye kadar hiçbir partinin elde edemediği kadar oy elde etti. Kürt kökenli vatandaşlarımızın önemli bir bölümünü temsil etme hakkına kavuştu. Hiç değilse, BDP-PKK ikilisinin Kürt kartı üzerindeki egemenliğini kırdı.
 
AKP’nin başında çok güçlü ve cesur bir lider var.
 
En güç çözümü de kabul ettirebilecek bir gücü var.
 
Ankara’da ilk defa ortak görüş üretebilecek bir dörtlü oluştu: Çankaya-TSK-MİT-İktidar.
 
Türkiye’yi çok uzun yıllardır -ister sevin, ister sevmeyin- böylesine istikrarlı bir başka hükümet yönetmemişti.
 
Bütün bunlar kolay kolay elde edilemeyecek koşullar.
 
Ancak ne olursa olsun, bütün bu kaliteler Kürt sorununu çözmeye yetmez.
 
Çözüm için o kadar geç kaldık ki.

Haberin Devamı

Bölge değişti. Dünya değişti. Türkiye değişti. Oyuncular değişti.

30 yıllık mücadelede o kadar derin yaralar açıldı ki, bundan sonra çok daha büyük özveriler, siyasi açıdan çok daha ince hesaplar yapmak, vizyon sahibi olmak ve riskler almak gerekiyor.
 
2014 Cumhurbaşkanlığı seçimine katılmaya hazırlanan Başbakan’ın tek başına böylesine büyük bir riski sırtlanabileceğini sanmıyorum. Risk, tahminlerin de ötesindedir.
 
2014 sonrasında Ak Parti’nin eski gücünü sürdürebileceğinden de çok kuşkuluyum. Büyük olasılıkla, yavaş yavaş eski dengelere dönülecek ve ileride koalisyonlu yıllara geçilecek.
 
İşte bu açıdan bakınca, çözüm için kolları sıvamanın tam zamanı olduğuna inanıyorum.
 
Yine bu açıdan bakınca, çözümün CHP’siz çok daha güç olacağına inanıyorum.
 
Bunun TBMM’deki parmak sayısıyla ilgisi yoktur.
 
CHP’yi ne kadar eleştirir, ne kadar yerden yere vurursanız dahi, bu partinin CHP’li olmayan muhalifler üzerindeki etkisini görmezden gelemezsiniz. Ne kadar seçim kazanamasa da, ne kadar beceriksizlikle suçlansa da, CHP’nin toplumu harekete geçirme gücü hala büyüktür.

Haberin Devamı

CHP’nin reddettiği bir “Kürt çözümünü” bu toplumun içine sindirmesi çok zordur.
Tam aksine, CHP ile birlikte bulunacak bir çözüm formülüne PKK’nın direnmesi dahi güçtür.

Başbakan bugün Kılıçdaroğlu ile görüşmeye, acaba gerçekten bir ortak çözüm bulmak için mi,  yoksa sırf bu randevuyu reddeden lider olmamak için mi girecek?

Bu fırsatı kaçırmamak gerekiyor…

Yazarın Tüm Yazıları