Kılıçdaroğlu’nu derin CHP devirmek istedi, başaramadı

Acaba bir başka parti, CHP’nin kendine yaptığı kötülüğü yapar mıydı? Bir lider seçtikten 5 ay sonra, kalkıp komplo kuran bir Genel Sekreter olabilir mi? Gel de Baykal’ı arama. Demek ki, CHP’ye Deniz bey gibi sert ve otoriter bir Genel Başkan gerekirmiş. Genel seçime 7 ay kala koskoca Ana Muhalefet Partisi'nin düştüğü duruma bakın. Kılıçdaroğlu ile birlikte, tam ümitler yeşermişti ki, birbirlerine girip, seçim şanslarını da yok ettiler. Şimdi herhalde, AKP ile MHP çok keyiflilerdir. Zira bu kavga bu iki partiye yarayacak.

Haberin Devamı

CHP, bugün tam anlamıyla üçe bölünmüş durumda.
 
Kılıçdaroğlu ekibi...
 
Sav ekibi...
 
Baykal ekibi...
 
Genel Başkanlığa, alkışlarla, delegelerin neredeyse tümünün oylarıyla oturtulan Kılıçdaroğlu, 5 aylık bir sürede alaşağı edilmek istendi.
 
Bu bir darbe girişimidir.
 
Başkaldıran, Genel Sekreter Sav’dır.
 
Baykalcılar da kenarda durumu seyrediyor ve harekete geçecekleri zamanın gelmesini bekliyorlar.
 
Aslında bu kavganın temelinde iki neden var: Hem ideoloji, hem de güç kavgası...

1) İDEOLOJİ KAVGASI...
 
İlki ve en önemlisi, Kılıçdaroğlu’nun partinin temel politikalarına ince ayar yapmak istemesidir.
 
Türban konusuna Baykal’a oranla daha esnek yaklaşması...
 
Asker konusuna Baykal kadar sıcak davranmaması ve demokratik yönetim açısından mesafeli durması...
 
Köşk’e davet ile ilgili olarak, daha uzlaşıcı bir yaklaşım sergilemesi...
 
Bunlar eskiden CHP’nin kırmızı çizgileriydi. Partinin Sosyal Demokratlık etiketini dahi tehlikeye sokan bu kırmızı çizgiler önemli oranda değişecekti.
İşte bu yaklaşım, derin CHP’ yi harekete geçirdi.

Haberin Devamı

2) SOPALI LİDER OLAMADI

Bugüne gelinmesinde ve işin darbe teşebbüsüne kadar gitmesinin bir diğer nedeni ise, Kılıçdaroğlu’nun yoğurt yiyiş şekliydi.
 
Baykal’ın yoğurt yiyişine, yani otoriter yönetim altında yaşamaya alışmış olan bu parti karşısında çok farklı bir lider buldu.
 
Başından itibaren, otoriter olmadı. Eline sopa almadı. Yumruğunu vurmak yerine, uzlaşı aradı. Sürtüşmelerden kaçtı, gerektiğinde geri adım attı, gerektiğinde esnek tutum takındı.
 
Hepsinden de önemlisi, gelir gelmez inandığı ve birlikte çalışacağı kendi ekibini oluşturmadı veya oluşturamadı. Kararlı davranmadı. Damgasını vuramadı. Çok inişli çıkışlı davranınca, etrafındakiler de “Kılıçdaroğlu ile bu iş yürümüyor” der oldular. Karşılarında nazik, kibar bir lider buldular.

Kılıçdaroğlu, baş kaldırabilecekleri korkutamadı.

BUGÜN KAZANDI, ANCAK YARIN YENİ BRÜTÜS’LERLE KARŞILAŞABİLİR...
 
Bugünkü duruma bakacak olursak, Kılıçdaroğlu kazandı.
 
Önder Sav ve arkadaşlarını safdışı etti. Onlar da, fiili bir direnmeye girmeyecekler. Partinin daha da yıpranmasını istemediler. Yara zaten açıldı, daha da genişlemesine gerek yok. Şimdi davalar açacaklar ve hukuki açıdan mücadele edecekler. Ancak, atı alan artık Üsküdar’ı geçti.
 
Geçmesine geçti de, Kılıçdaroğlu’nun bu Parti Meclisi ile yoluna devam edebilmesi çok güç. 82 kişilik meclisin 60’ı liderden memnun olmadığını göstermiş durumda. Bu şekilde  seçime  gidip başarılı olabilmek imkansız denecek kadar güç. Ancak, yeni bir kurultay ile PM’yi değiştirip yeniden yola çıkmak da zor. Zaman yok. Seçime yedi ay var.
 
Kılıçdaroğlu, şimdilik durumunu sağlama almış gibi görünüyor. Ancak CHP'de hiçbir şey belli olmaz. Yarın başka Brütüs’ler çıkabilir.
 
Partinin tam yıldızının parladığı, anketlerin yükselmeye başladığı bir sırada ortaya çıkan bu kavga, tek kelimeyle bir talihsizliktir.
 
Galiba doğru; CHP’ nin gerçek düşmanı yine CHP’lilerdir.
*   *   *

Haberin Devamı

AKP VE MHP ÇOK MEMNUNLAR

CHP’deki kavga en çok AKP’yi memnun etmiştir.
 
Nasıl memnun olmasınlar ki...
 
Seçimlerdeki tek ciddi rakibi olan CHP’nin durumuna baksanıza. Üç ayrı parçaya bölünmüş, birbirlerinin boğazını kesen bir parti konumundalar. Bu halde etkili bir kampanya yapmalarına imkan var mı?
 
Erdoğan’ın keyfi yerinde olmalı.
 
Eğer CHP bir mucize gerçekleştirip birden bire dirilmezse, AKP’yi kimse durduramaz. Haziran seçimlerini yüzde 40 oranı civarında alabildikleri taktirde de, Anayasa değişikliğinden başlayıp, Başkanlık Sistemine kadar yepyeni bir Türkiye kurabilecekler, Başbakanı da  Köşk’te görebileceğiz demektir.
 
MHP’de memnun olmalı.
 
CHP’nin yükselmesi, daima MHP’ nin oy kaybına mal olmuştur.
 
Bu defa da böyle olur mu, bilinmez.
 
Bilinen bir şey varsa, o da CHP'siz bir muhalefetin hiçbir etkinliğinin olmayacağıdır.
 
Bu olayı sadece CHP içi güç mücadelesi olarak görmemeliyiz.
 
Bu olayın, Türkiye’nin geleceğini de etkileyecek kadar önemli ve derine inen yansımaları olacaktır.

Yazarın Tüm Yazıları