KKTC’de yaptığımız canlı yayın sonunda işler çığrından çıkınca “İşte Kıbrıs bu” diyerek programı kapatmama neden kızıyorsunuz? Sorumlusu ben miyim, sizler misiniz?
Geçen haftadan beri binlerce mail aldım.
Konu, KKTC’deki canlı yayını, kargaşa içinden ve tahrikçi tiplerin bağırıp çağırmalarına dönüşünce, “İşte Kıbrıs bu...” diye kapatmam.
Kıbrıslı Türkler tepkililer...
Herşeyden önce salona Türkiyeli öğrencilerin alınmasının bir komplo olduğunu, bu grubun sürekli baskı uyguladığını, konuşmaya hakları olmamasına rağmen, sırf kendilerini susturmak için oraya getirildiklerini ileri sürüyorlar. Beni, Kıbrıs Türkünü susturma komplosunun uygulayıcısı olmakla suçluyorlar.
Pes doğrusu... Kıbrıs Türk’ünün sesini duyurabilmesi için acaba benden daha çok çaba harcayan bir başka gazeteci var mı?
Türkiyelilerden oluşan diğer grup (öğrenci ve Türkiye’den göçüp KKTC vatandaşı olmuş bazı kişiler) daha da tepkili...
Onlarda “solcu” diye niteledikleri Kıbrıs’lı Türkleri “kendini bilmez-nankör ve zibidi” diye niteliyorlar ve konuşturulmalarını “Benim, Kıbrıs’a nifak sokma ve toplumu bölme” çabam olarak görüyorlar.
Şimdi, burada bir dakika duralım...
Salona girenlerin kimler olduğunu ve ne amaçla geldiklerini bilmeme imkan yoktu. Doğu Akdeniz Üniversitesi, büyük bir iyi niyetle, kavga çıkmasın diye davetiye ile insan almayı denemiş, ancak dışarda fazla insan kalınca, benim de ricam ile salonu herkese açmıştı.
Ancak, önemli olan bunlar değil.
Önemli olan o salondaki manzara idi.
Bir yanda “Bizim sayemizde buradasınız. Türkiye’ye nankörlük yapamazsınız” diyen sert baskıcı bir Türkiyeli grup... Öte yanda “Artık bıktık. Kurtardınız da ne oldu, çözüm bulunamazsa bizde göçmek zorunda kalacağız” diyen Kıbrıslı Türkler.
Birbirlerine hakaret eden, birbirlerini küçük gören, kabadayılığın ötesine geçemeyen ve birbirlerini dinlemesini bile bilmeyen bir gençlik.
Beyefendiler, Kıbrıs’ı bu duruma kim getirdi, lütfen söyler misiniz?
Kıbrıs’lı yöneticiler, siyasetçiler, öğretim üyeleri, Türkiye’den atanan bürokratlar, Ada’da görevli askerler, hatta birkaç günlüğüne giden Türk turistler KKTC’yi bu duruma kim soktu?
Birbirimizi aldatmayalım.
Türkiye Ada’yı yönlendiremedi. Kendi kokuşmuş sistemini uyguladı. Yolsuzlukları yaygınlaştırdı. İnsanları maaşa bağladı. Gençlerin ümitlerini söndürdü ve insanları fakirleştirdi.
Beyler, bu şekilde biz Ada’yı çoktan kaybettikte haberimiz yok. 30 bin asker ile bir toprak parçasını elde tutmak başka, topluma heyecan vermek başka şeydir.
Kıbrıs’ı bir televizyon programı bu noktaya getirmemiştir. Bu program Kıbrıs’ın ve sizlerin bir aynası olmuştur. O manzaranın sorumlusunu başka yerde aramayın, sorumlu hepimiziz...
FİTRE VE ZEKATLARINIZI , LÜTFEN ÖZÜRLÜ ÇOCUKLARA VERİN
Geçen yılda yazmıştım ve sizlerin dikkatinizi çekmeyi başarmıştım.
Mesajım çok açıktı:
Ramazan ayındayız. Hepimiz fitre ve zekatlarımızı vermeya hazırlanıyoruz. Bu bayramda hepimiz birilerine yardım edeceğiz kurban keseceğiz, Kararınızı vermeden önce, lütfen bu yazıyı okuyun.
Sizlere önerim, fitre ve zekatlarınızı özürlü çocuklar için çırpınan derneklere ve onların arasında benim çok yakından tanıdığım için, kefil olabileceğim ERAM’a vermeniz olacaktır. İster direkt para yollayabilirsiniz, ister adınıza kurban kesebilirler.
Ancak karar vermeden önce mutlaka gidip görün. Yerlerine bakın ve güvenirseniz desteğinizi verin.
1989 yılında özürlü,zihin engelli çocuk aileleri tarafından kurulan ERAM, özel eğitime muhtaç çocuklara yardım topluyor. Hem kendi merkezleri var, hem de çeşitli okullardaki zihin engelli-özürlü çocuklarımızın eğitimi için yardım yapıyor. Yüzlerce çocuğu topluma kazandırıyorlar.
Tek ümitleri sizlersiniz.
Sizlerin yardımı olursa, çocuklarımız daha fazla sayıda bakılacaklar, daha iyi eğitim alacaklar.
YURT DIŞINDAKİ VATANDAŞLARA...
Özellikle yurt dışında yaşayan vatandaşlarımıza seslenmek sitiyorum. Fitre ve zekatlarınızı nereye yollayacaklarını bilemiyor olanlar veya Kurban bayramında yabancı ülkelerde kurban kestirmek istemeyenler için ERAM biçilmiş kaftandır. Bir arayın istediğiniz miktar bağışınızı yapın veya kurbanınızı kessinler.
Unutmayın, hayatta en büyük sevap, özürlü insana destek olmak, özellikle de zihin engelli çocuklarımızı topluma kazandırmaktır.
Bu sevabı esirgemeyin.
Geçen yıl bağış yapanlar, memnun kaldığınızdan emin oldukları için ERAM özellikle sizleri bekliyor...
Bugün İngilizce'nin yeryüzünde en çok konuşulan ve her alanda en çok yararlanılan lisan olduğu tartışılmaz bir gerçek. İşte yabancı dil eğitimini fransızca ağırlıklı olarak veren Galatasaray Lisesi ingilizce eğitiminin gerekliliğini vurgulamak amacıyla 1997 yılında, "Galatasaray Lisesi İngilizce Kulübü" 130. Devre öğrencileri tarafından kurulmuştu.
Ardından, Boston kentinde dünyaca ünlü Harvard Üniversitesi tarafından düzenlenen HMUN'a (Harvard Model United Nations) katılmak için bir başvuru yaptılarHMUN'un düzenlediği ve çoğunluğu Amerikalı olmak üzere dünyanın dört bir yanından her sene yaklaşık iki bin delegenin katıldığı bu büyük toplantı, uluslararası platformda Galatasaray Liselilere büyük tecrübe kazandırdı ve konferansa bu senede Türkiye'den davet edilen tek lise oldu. Galatasaray Liselileri bu başarılarından dolayı tebrik etmemek mümkün değil. Aferin çocuklar....
MURAT YETKİN’İN AVRUPA KİTABI
Gazeteci yazar Murat Yetkin Türk medyasınınTürkiye'nin Helsinki Zirvesi'yle başlayan Avrupa Birliği macerasını kitaplaştırdı. Bu zorlu dönemi yakından izleyen Yetkin kitabında bu sürecin tüm siyasi çevrelerde nasıl yaşandığını anlatıyor. AB'ye giriş bileti olarak görünen Kıbrıs sorununun AB üyeliğine etkilerini de çok güzel işlenmiş. Başbakanlık'taki gizli toplantılardan, Dışişleri ve Genelkurmay'ın koridorlarına ve meclis kulislerine inerek okuyucuya perde arkası akratılıyor. Bu kitap, Türkiye'nin AB bekleme odasında geçirmekte olduğu sürecin seyir defteri olarak görülebilir. Avrupa Birliği aday adaylığıyla başlayıp günümüze kadar gelinen bu süreçte neler yaşandığını bilmek isteyenler için "Avrupa Birliği Bekleme Odasında Türkiye" mutlaka okunması gereken bir kitap. Murat Yetkin hem yazıları, hem televizyon deneyimi ile okurlarını hiç sıkmadan dev bir kavganın, daha doğrusu, ülkenin değişminin panaromasını çiziyor.
* * *
(Bu yazı, Posta Gazetesinde ve aynı gün Hürriyet Gazetesinin tüm dış yayınlarında, Hürriyet internet sitesinde (www.hurriyetim.com.tr) Milliyet internet sitesinde (www.milliyet.com.tr) ve Daily News ekibi tarafından tercüme edildikten sonra hem ana gazetede, hem de Daily News internet sitesinde (www.turkishdailynews.com.tr) yayınlanmaktadır. )